İBRAHİM'E KARŞI SERİN VE SELAMET OLAN ATEŞİN DİYARINDAN

Yayınlanma: 02.05.2021 20:22 Güncelleme: 02.05.2021 20:22

Binlerce yıllık kültürel değer, birçok uygarlığın yaratıldığı, inançların toplandığı, peygamberler şehri Urfa… Bugün dünyadaki rüştü ispatlanmış kayıp medeniyet… Sırrı hala çözülemeyen 12.000 yıllık serüven, üç büyük tek tanrılı dinin ilk peygamberi Hz. İbrahim’in dünyaya geldiği yer… Sabrın ve tevekkülün diyarı olan Hz. Eyyûb’ün sabır makamı… Dünya İslam tarihinin ilk üniversitesine ev sahipliği etmiş; hanları, camileri, mağaraları ile müze şehir… Kutlu direnişiyle emsal olmuş İstiklal şehri Şanlıurfa…   Böylesi bir girizgâhtan sonra ne acı değil mi halen hak ettiği yerde bulamayışımız. Şanlıurfalı bir hemşehriniz olarak memleketimi hepinizden çok seviyor, hepinizden çok biliyor değilim ancak bu tabloya rağmen hepimizin yerinde oturuşuna belki en çok içerleyeniniz olabilirim.  Tarihin, tarımın, inancın, sanatın ve gastronominin miladı olabilmiş bir şehir halen nasıl olur da bu kadar yerinde sayabilir? Üzülerek belirtmek isterim ki yaşadığımız, üretici kimliğe bürünmeyip sadece tüketici olan toplumların kaderidir. Eldeki mücevheratı duyurmadığınız, duyurduktan sonra tanıtmadığınız, tanıtırken pazarlayamadığınız müddetçe o mücevherin ne varlığı bilinir ne ekmeği yenilir. Göbeklitepe elimizdeki böylesi bir mücevher iken Türkiye’de en çok arkeolojik kazı yapılan il olma özelliğini taşırken, üstelik yine ülkenin en büyük arkeolojik müzesine sahipken bir oyuncak müzesi kadar ziyaretçi alamayışımız nedendir?  Antep fıstığı, Adıyaman çiğköftesi, bilmem nerenin sıra gecesi… Dahası taşınmaz değerlerimiz (Göbeklitepe, Halfeti) bile sahiplenilirken durup izlemenin dışında ne yapıyoruz? Yöneticilerimiz ne yapıyor, önde gelenlerimiz, memleket sevdalılarımız ne yapıyor? Yanı başımızdaki kentleri kendi zenginliklerimizle zenginleştirirken bizdeki fukaralılığa ne zaman dur diyeceğiz? Ne zaman bu memleketi yüceltecek, zenginleştirecek, buradaki gönül bağını yitirmeyecek vekiller, başkanlar seçilecek? Ne zaman önder bildiklerimiz kaos yaratmak dışında bu memlekete hizmet verecek? Sermaye sahiplerimiz yatırımını ne zaman memleketine hibe edecek? Eğitimcilerimiz, akil bireylerimiz ne zaman kendi toplumunu rehabilite edecek? Köylümüz, kentlimiz bu düzene ne zaman dur diyebilecek? Söz o ki İbrahim’e karşı serin ve selamet olan ateşi hatırlayalım, bu kent ne mucizelere gebe ne olmaz denileni oldurur. Farkına varalım, farkına vardıralım.  Selametle…

Devamını Okumak İçin Tıklayınız