Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Özge Mimir, diş dolgularında kullanılan farklı malzemeler hakkında önemli bilgiler verdi. Mimir, amalgam, kompozit, seramik ve cam iyonomer dolguların avantajları ve dezavantajlarına dikkat çekerek, hastaların seçim yaparken bu faktörleri göz önünde bulundurması gerektiğine değindi.
Farklı Dolgu Türleri ve Özellikleri
Diş dolgularında farklı malzemeler kullanılabildiğini belirten Dr. Mimir, “Amalgam (gümüş), kompozit (beyaz), seramik (porselen) ve cam iyonomer dolgular tercih edilebiliyor” diye konuştu.
Amalgam dolguların en büyük avantajı dayanıklılığı ve uzun ömürlü olması. Özellikle arka dişlerde sıkça kullanılan bu dolgular, uygun maliyetli ve hızlı uygulanabilir yapısıyla öne çıkıyor. Ancak estetik açıdan hoş görünmemesi, dişten fazla madde kaldırılmasını gerektirmesi ve nadir de olsa alerjik reaksiyonlara yol açabilmesi dezavantajları arasında.
Kompozit dolgular ise doğal diş rengine uyum sağlamasıyla estetik bir görünüm sunuyor. Dişe daha az müdahale edilerek uygulanabilen bu dolgular, özellikle ön dişlerde tercih ediliyor. Ancak amalgam dolgulara göre daha az dayanıklı olması ve zamanla renk değişimi yaşaması dezavantaj olarak öne çıkıyor.
Seramik dolgular da estetik açıdan oldukça başarılı bir seçenek. Doğal diş rengiyle uyumlu olan bu dolgular, laboratuvar ortamında özel olarak hazırlanıyor ve uzun ömürlü bir kullanım sunuyor. Ancak yüksek maliyeti ve uygulama sürecinin uzun olması, bazı hastalar için dezavantaj olabiliyor.
Cam iyonomer dolgular ise dişi güçlendirme özelliğiyle dikkat çekiyor. Dişe mineral salınımı yaparak koruyucu bir etki sunan bu dolgular, genellikle küçük dolgular için kullanılıyor. Ancak dayanıklılığının düşük olması ve estetik açıdan kompozit veya porselen kadar başarılı olmaması, kullanım alanını kısıtlıyor.
Dolguların Ömrü ve Bakımı Önemli
Dolguların ömrü kullanılan malzemeye, dolgunun yerleşim yerine ve ağız bakım alışkanlıklarına göre değişiklik gösteriyor. Dr. Mimir, “Genellikle amalgam dolgular 10-15 yıl, kompozit ve seramik dolgular 5-10 yıl dayanır” diyerek, düzenli ağız bakımının dolguların ömrünü uzattığını belirtti. Diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve düzenli diş hekimi kontrollerinin dolguların dayanıklılığını artırdığının altını çizdi.
Ayrıca, diş gıcırdatma (bruksizm), sert yiyecekler tüketme ve diş sıkma gibi alışkanlıkların dolguların ömrünü kısaltabileceğine dikkat çekti. Asidik gıdaların ve içeceklerin de dolgularda aşınma ve renk değişikliğine neden olabileceğini söyledi.
Dolgunun Yenilenmesi Gerektiğini Gösteren Belirtiler
Diş dolgularında belirli durumlar, dolgunun yenilenmesi gerektiğini gösteriyor. Dr. Mimir, “Ağrı veya hassasiyet, dolguda çatlak veya kırık, diş etlerinde iltihap, dolgunun gevşemesi veya düşmesi gibi belirtiler gözlemlendiğinde mutlaka bir diş hekimine başvurulmalı” uyarısında bulundu.
Bu belirtilerin, dolgu altında yeni bir çürük oluştuğuna veya dişte çatlak meydana geldiğine işaret edebileceğini belirten Mimir, dolgunun hasar görmesi durumunda yiyecek artıklarının dolgu içine girebileceğini ve dişte daha büyük problemlere yol açabileceğini ifade etti.
Diş dolgularının sağlıklı ve uzun ömürlü olması için düzenli kontrollerin önemine vurgu yapan Dr. Mimir, hastaların ağız bakım alışkanlıklarına dikkat etmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
Mahreç :Haber Merkezi
Yorumlar
Kalan Karakter: