DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Van'da kayyum atamaları ve İmralı sürecine ilişkin açıklama yaptı.
Bakırhan, "Fazla söze gerek yok. Alınan önlemlere bakılırsa bu ülkede demokrasi var der misiniz? Van bu ülkenin bir kenti der misiniz? Bu işgal değil de nedir? Bu sömürge hukuku değilse nedir?" dedi. Bakırhan şunları söyledi:
"Bu tekçi, faşizan uygulamarızdan vazgeçin"
"İnsanların bizle buluşmaısnın engellendiği, gençleri gözaltına alan, Van halkı ile aramıza barikat koyan bu aklı kınıyorum. Bu akıl 100 yıldır bu topraklarda hüküm sürüyor. Eğer yüzyıldır uyguladığınız inkarcı politikaları sonuç alsaydı Bekir Kaya, Nazmi Gür, Abdullah Zeydan olur muydu? Bu tekçi, faşizan uygulamalarınızdan vazgeçin. Van halkı 'belediyeyi gasp edersiniz ama ben de sandıkta size hesabı 14-0 sorarım' dedi. Sizler buradan ders çıkarmak yerine üç dönemdir Kürt halkının iradesine kayyum atayarak mücadelesinden vazgeçeceğini mi düşünüyorsunuz? Yanılırsınız.
"Kolluk kayyumunuz geçicidir ama Van halkı kalıcıdır"
Bu Van öyle bir Van'dır ki. Haksızlığa, adaletsizliğe, onursuzluğa asla izin vermez. Van yenilmez, pes etmez, gaspçı, hırsız kayyumlara asla izin vermez. Kolluk kayyumunuz geçicidir ama Van halkı kalıcıdır. Sizler gideceksiniz ama hırsızlık yapan, yolsuzluk yapan kayyumlarınız gidecek. Van halkının onurlu iradesi bir gün mutlaka ama mutlaka iktidar olacaktır.
Kürtler siyaset yapamaz mı, seçemez mi, belediyeyi alamaz mı diyorsunuz? Gecenin ikisinde üçünde sanki yabancı devletin bir kentini işgal ediyormuş gibi plastik mermilerle, coplarla, gazlarla onuruna sahip çıkan halkı yerlerde sürükleyerek, döverek gözaltına alarak vazgeçiremezsiniz. Eş başkanımızın gözünü morartabilirsiniz ama direncini, onurunu, bağlılığını asla geri çeveremezsiniz. Bu morarmış göz sizin için büyük bir kötülük, bizim için onurdur.
"Halkımız için dövülürüz de sürükleniriz de cezaevinde de yatarız, işkence de görürüz ama asla pes etmeyiz"
Halkımız için dövülürüz de sürükleniriz de cezaevinde de yatarız, işkence de görürüz ama asla pes etmeyiz. Eğilmeyiz, yorulmayız. Çünkü bu halkın davası onurlu davadır. Bu onurlu davanın demokratik bir barışla, eşit haklarla sonuçlanması için mücadele etmeye, kazanmaya, halkın iradesine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Abdullah Zeydan hırsızlık, onursuzluk yapmamış. Bir Savcı Beyefendi talimat üzerine bir suç icat etmiş. Bilirkişi ne demiş? Kardeşim böyle bir suç işlenmedi. Jandarma da 'bahsedilen şahıs suç mahaline gitmemiş.' Peki utanmaz herifler sizin kurumlarınız 'bir suç yok' demesine rağmen talimatla Abdullah Zeydan'a kayyum atayarak vazgeçirebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
"Öcalan ısrarla 26 yıldır çatışma ve şiddet zemininden siyasal zemine geçmek için didiniyor"
Öcalan ısrarla 26 yıldır çatışma ve şiddet zemininden siyasal zemine geçmek için didiniyor. Yakın zamanda da bir yol haritası açıklayacak. Ama siz ne yapıyorsunuz? Çözüm istiyor musunuz? Siz Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesinden yana mısınız? Siz bu irade gaspıyla nasıl çözeceksiniz? Siz bu Kürt düşmanlığı ile nasıl barışa ulaşacaksınız? Abdullah Öcalan çözüm için uğraşırken beyefendiler kayyum atıyor. Yok öyle yağma Van sizi kabul etmez, bu kötülüğü unutmaz. Aklınızı başınıza toplayın, mert olun. Barış mı istiyorsunuz, çözüm mü istiyorsunuz, Kürt düşmanlığı mı yapacaksınız açık söyleyin bilelim.
Bakın ben açık söylüyorum. Bu el barış istiyor, bu el çözüm istiyor. Bu el istiyor ki Kürt halkı kendi iradesini seçsin ve kendi iradesi ile yöneltilsin. Bu el diyor ki şiddet çatışma yerine demokratik zeminde sorunları müzakere ile diyalog ile çözelim diyoruz. Siz ne diyorsunuz? Kayyum atayarak, tutuklayarak, yargı sopasıyla Kürtleri, muhalifleri terbiye ederek mi çözeceksiniz?
Türkiye'nin kurtuluşu kayyumda, irade hırsızlığında değil demokratik zeminde birlikte bu ülkedeki bütün renklerin başta Kürtler olmak üzere kardeşçe eşit bir şekilde yaşamasıdır. O belediye hep bizim olacak, kayyumlar gidecek. Yargıya talimat verenler gidecek. Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu halkları bir gün bu ülkeyi yönetecek hem de adil şekilde. Son sözüm karar verin demokratik çözüm mü, diyalog mu, Kürt düşmanlığı mı? Bunun cevabını verin."
"Bu şahlıktır, padişahlıktır, faşizmdir, otoriterliktir ve biz halk olarak bunu asla kabul etmeyeceğiz"
Hatimoğulları ise şunları söyledi:
"Belediyeye giriş fotoğrafları, o videolar... İçişleri Bakanı da Adalet Bakanı da Saray'da oturan Erdoğan da iyi izlesin o videoları. İsrail Filistin'e nasıl davranıyorsa o belediyeye sabaha karşı girişleri aynı videodur, aynı fotoğraftır. Adeta başka bir ülkeyi işgale gider gibi Van'ı işgal etmiş durumdalar. Halkla buluşmamızı engellemek için çift bariyer kuruyorlar. Van halkı 14-0 yaparak size 'defolun gidin' demiştir. Biz bu faşizan uygulamaları 1980'de Fatsa'da Terzi Fikri'ye nasıl yapıldığını biliyoruz. 1980'de Kenan Paşa'nın askeri postallarla Türkiye'de darbe yaptığını hatırlayalım. Aynı darbeyi şimdi Saray polisle, kolluk kuvvetleriyle yapmıştır. Kayyumlar 15 Temmuz'dan sonra kalıcı bir rejim haline getirilmiştir. Bu şahlıktır, padişahlıktır, faşizmdir, otoriterliktir ve biz halk olarak bunu asla kabul etmeyeceğiz.
Bu faşist uygulamalar devam ettikçe bizler halkımızla birlikte çok daha büyük kent uzlaşıları kuracağız. Çok daha büyük bir demokrasi mücadelesi yürüteceğiz. Bir yandan diyalog süreci devam ederken iktidarın kayyum atamaları asla kabul edilebilir değildir. 15 Şubat Abdullah Öcalan'ın komplo ile Türkiye'ye getirildiği gündür. Böylesi tarihi bir günde bilerek ve isteyerek kayyumu Van'a aynı gün atadılar. Bundan dolayı sizi kınıyoruz. Onlar istedikleri kadar havadan, karadan tepemizde uçaklar da uçuşuyor. Türk halkına, demokrasi güçlerinin iradelerine ipotek koysalar da bizler barış demekten vazgeçmeyeceğiz. Barış için demorkasi için ne bedel ödememiz gerekiyorsa zaten ödüyoruz, ödemeye de devam edeceğiz. Bizim için belediyeler dört duvar değildir; sokaktır, halktır, Barış Anneleridir, gençlerdir, kadınlardır."
Kaynak: ANKA
Yorumlar
Kalan Karakter: