Ayn-ı Zeliha Gölü'ne mısralarında tam da Urfa şivesiyle "Anzılha" diyen, "Ümmü'l-Muharrirat" yani "Kadın Yazarların Annesi" ünvanına sonradan layık görülmüş Halide Nusret Zorlutuna Urfa Ortaokulu'nun Türkçe, Urfa Lisesi'nin de ilk edebiyat öğretmenidir.
Urfa Lisesi, zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in Urfa'ya yaptığı ziyaretinin hemen akabinde verdiği talimatla 1946 yılında açılıyor.
Türkiye'nin tarihi 100 lisesinden birisi olan Urfa Lisesi'nin Asfalt Yol'daki taş binasında 1968 -1970 yılları arasında Merkez Ortaokulu'nda okumak bana da nasip oldu.
Romancı Emine Işınsu'nun annesi, yazar İsmet Kür'ün ablası ve yazar Pınar Kür'ün teyzesi olan Halide Nusret Zorlutuna 1948 yılına kadar dört yıl öğretmenlik yaptığı Urfa'da ortaokul ve lisenin yetenekli oğrencilerine şiir, edebiyat ve tiyatro konusunda yönlendirici ışık olmuş.
İleride Halide Nusret Ekolü olarak adlandırılacak ve içlerinde Yılmaz Kayral(Urfalı Babe), Naci Ipek, Mustafa Dişli, Rükneddin Akbaş, Halil Gülüm, Ükkeş Ülgen, Ayhan Abamor, Osman Bengisu, Salih Özcan gibi isimlerin de bulunduğu bu cumhuriyet kuşağının Urfa kültürüne hatırı sayılır katkıları olmuştur...
***
Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha göllerinin bizi bağrına bastığı yeşil sükunetinde ağır ağır ilerliyoruz daldaki kuşları, göldeki balıkları ürkütmemek, yüzyılların emati bu kadim şehre saygıda kusur etmemek için...
Aslıgiller grubumuzun biricik Zelihası yurt dışı vazifede değil de yanımızda olsaydı eğer; zalim Kral Nemrut'un kızı, Hz.İbrahim'in inanç yoldaşı ve kendisinin de adaşı olan Zeliha'yı soracaktım bir bilen olarak kendisine...
Ayn-ı Zeliha Gölü, Zeliha'nın gözyaşlarından mı doldu, yoksa Nemrut'un attığı ateşin suya dönüşmesinden mi oldu diye...
Nemrut'un evlatlığı olduğu söylenen Zeliha ile ilgili bir rivayet de odur ki, düştüğü ateşin su, odunların da balık olduğu yerde Zeliha ise beyaz bir balık olmuştur.
Ve her kim görürse o beyaz balığı dilekleri kabul olacaktır...
Adında Zeliha'nın (Z) harfi olan gruptaki tek kadın arkadaşımız BEYZA, Ayn-ı Zeliha Gölü'nü gözleriyle okşarken, ismiyle harf kardeşliği olan Balıklıgöl'ün BEYAZ balığının kendisine görünmesini de diliyordu haklı olarak...
Ben ise, Üstat Zorlutuna'nın mısralarında, "Anzılha sefası girince ele" derken, hangi sefayı işaret etmiş olabileceğini aklımdan geçiriyordum Anzılha'nın kıyısında...
Urfa'nın ikinci valisi Ahmet Fuat Bey'in 1927 yılında Balıklıgöl'un kıyısına "Cumhuriyet Parkları" isminde yaptırdığı iki parktaki sefaları mı?
Ya da, Mukim Tahir'in bir süre hem okuyuculuk yapıp, bağlama ve darbuka çaldığı Aynzeliha Parkı’nda bulunan Saz'daki (Gazino) sefaları mı, bilinmez...
Ama, babamn hafta sonlarında bizi götürdüğü Anzılha'daki sefalarımız vardı ki, asla unutmayacağim o güzel günleri şöyle süzmüşüm hafızama:
"İlahi bir sükunetle yüzerdi
Ayn-Zeliha ve Halil-ür Rahman'da balıklar...
Eşlik ederdi kırık leblebi'ye; buz gibi limonata, güĺ şurubu, Atom gazozu ve semaverden demli çay içerdik...
Bazen sutopu maçlarını, bazen yüzme yarışlarını Anzılha'da keyifle seyrederdik ..."
Yemeyi içmeyi anladık ama spor olarak yüzme ve sutopu neyin nesi diyebilirsiniz denizi ve havuzu olmayan Urfa için...
Aktarmaya çaĺışayım...
Yaz kış sıcaklığı 13 derece olan Halil-ür Rahman ve Aynzeliha göllerine sıcak aylarda serinlemek amacıyla giren gençler, yüzmeye olan ilgilerini zaman içinde spora dönüştürmüşler.
Anılarını dinlediğim dönemin kulaçlarından Süleyman Aşık abi süreci anlatırken aynı heyecanla yüzüyordu sanki..
"1942 yılında Aynzeliha Gölü'ne yarışlar için 5 kulvar yapılmış ve su topu müsabakaları için karşılıklı ağaçlara bağlanan tellerle kaleler kurulmuş.
1946 yılında yerel takımlardan Uyanışspor ile Halkspor arasında yapılan su topu maçını 3. Cumhurbaşkanımız Celal Bayar da izlemiş.
1953-1960 arasındaki dönemde çok iyi yüzücüler yetişiyor.
100 m. kelebek ve kurbağalamada Halil Doğan (İsotçu) Türkiye rekoru kırmış, 200 m. kelebek ve sırtta Osman Çiftbudak Türkiye üçüncüsü olmuştur.
1964 yılında Urfa Yüzme Ajanı Mustafa Dişli, Osman Çiftbudak ve bir grup Urfalı genç ile Beşiktaş ve Gençlikspor yüzme şubelerini birleştirerek Balık Yüzme İhtisas Kulübünü kurdular.
Çiftbudak'ın antrenörlüğünde bu kulübün çatısı altında yüzme ve su topu dallarında çok sayıda sporcu kazanıyor Urfa.
Bu kulüp İstanbul'da düzenlenen sutopu müsabakalarında Galatasaray'ı ve İstanbul Yüzme İhtisası yenerek Türkiye Üçüncüsü olduğunda, adeta yer yerinden oynuyor.
Aynzeliha gölünden, balıkların arasından gelen Urfalı gençler o müsabakalarda büyük alkış alıyorlar.
Türkiye rekorları kıran Urfalı yüzücülerin başarıları ulusal basının da ilgisiyle Türkiye çapına yayılmaya başlıyor.
1960-1965 yılları arasında Urfa'da 40 civarında olan yüzücü sayısı, 1965- 1972 yılları arasında 70 sporcuyu geçiyor.
1960-1972 yılları arasında Adana, Hatay, Bursa, Konya ve İstanbul da yapılan şampiyonalardaki tüm stillerde Urfa'dan gelen yüzücüler üst üste başarılı dereceler elde ediyor.
1967 yılında başlayan deplasmanlı sutopu şampiyonasında ilk maçını Adana Demirspor ile Urfa'da yapan Urfa takımı ikinci devrenin sonunda 4-0 galip durumdayken, rakip oyuncular suyun çok soğuk olmasından dolayı konyak içerek ısınmak istemişler, ancak bu da fayda etmeyince dayanamayıp maçı yarıda bırakmak zorunda kalıyorlar.
Bu maça olan ilgi o kadar fazla ki, yer olmadığı için maçı Aynzeliha adasını birbirine bağlayan köprüden de izliyen seyirciler maç sırasında ağırlığa dayanamayıp çatırtıyla yıkılan köprüden suya düşüyorlar.."
Urfa'da 30 yıllık parlak bir geçmişi bulunan yüzme ve sutopunda durum böyleyken, 1972 yılında Aynzeliha gölü Belediye tarafından kendilerince dini saiklerle yüzmeye ve sutopuna kapatılarak Urfa gençliğinin nice başarılar kazanabileceği sürece son veriliyor maalesef...
Oysa ki, Peygamberimiz Hz.Muhammed'in (sav) ümmetine teşviklerinden biri de çocukluğunda Medine'de öğrendiği yüzücülüktür.
Bu spor faaliyetini ferdî olarak veya toplu olarak yapmak, seyretmek, kazananları ödüllendirmek konusunda teşvik ve taktirlerinin bulunduğu sarih hadisler mevcuttur kaynaklarda.
***
Urfa'da bulunmayı, Urfa'yı gezmekten ziyade Urfa'yı ziyaret etmek olarak kabul eden Asligiller grubumuzun tek İbrahim'i en önde, Hz.İbrahim'in doğdu makama, Mevlid-i Halil Camii'ne yani Dergah'a doğru yol alıyoruz Urfa kalesinin ihtişamlı görüntüsünün altında.
"Misafirperverdir, gözü toktur.
Urfa'nın genci yaşlısı,
el açmış duadadır.
Urfa'nın iki sütunlu kalası...
Dalgalanan Ay-Yıldızlı bayrak
selamlar ordan,
şehitlerini, gazilerini,
kahraman On Bir Nisan'ı.."
Devam edecek...
Yorumlar
Kalan Karakter: