Urfa'ya ayak basıncaya kadar zevzirleri andıran Asligiller külfetinin birlikteliğini Urfa ve Urfalı'nın gönülden misafirperverliği Küncülü Akıt haline getirdi demem vallahi de billahi de abartı olmaz...
Urfalı kıymetli dostlarımdan Burhan Akar, Doç. Ömer Faruk Demirkol, Ahmet Kapaklı ile eşi Aysun Kapaklı Hanımefendi ve Ankara'dan dost elini esirgemeyen Sayın Milletvekilimiz Cevahir Asuman Yazmacı kardeşime Urfa rayihalı misafirperlikleri için kendim ve arkadaşlarım adına yürek dolusu teşekkür ediyor ve şükranlarımı sunuyorum...
Urfa'daki 19-20-21 Nisan 2024 günlerimiz hayatımıza anlam katan, her dakikasında tarih ve kültür pınarından nasiplendiğimiz süreç oldu bizler için...
21 kişilik grubumuzun Ilk gün için rotasını Göbeklitepe, Karahantepe, Soğmatar Antik Kenti, Şuayb Antik Kenti, Bazda Mağaraları ve Harran olarak planlamıştık...
Saat 09.00 indiğimiz Urfa GAP Havalimanı'nda, Birsen Turizm Hacı Birsen arkadaşımızdan tahsis ettiğimiz aracımız ve rehberimiz bekliyordu bizi...
60 yıldır görmediğim çocukluk arkadaşım sevgili Ahmet Kapaklı'nın organizasyonuyla Karaköprü'de ciğer kebabına vurup, Urfa deyimi önce şorlağımızı kırdık... Hemen akabinde ise gelinbacemız Aysun Kapaklı Hanımın bizler icin hanelerinden getirmiş oldukları ikramlarıyla da damağımızı çatlattık hoş sohbetle özlem gidererek...
Göbeklitepe'ye doğru yola revan olduğumuzda çocukluk günlerime doğru koşuyordum sanki...
Pazar günleri teyzemin kocasının kamyonuna akrabalar, konu komşu doluşup, ailece Soğmatar'a, Şuayb şehrine, Bazda mağaralarına gittiğimiz dağ gezilerimiz geldi gözlerimin önüne...
O dağ gezilerimizde muhabbet vardı, neşe vardı, sevgi vardı. Kimse kimseye saygıda kusur etmezdi asla...
Her yaş grubunun kendi arasında oynadığı oyunlar da vardı, topluca oynanan oyunlar da...
Pişirilen kebaplar, yapılan çiğköfteler sevgiyle paylaşılırdı...
Lakin o zamanlar bereketli Urfa topraklarının Göbeklitepe'nin anası,
Göbeklitepe'nin ise tapınakların atası olduğu bilinmiyordu henüz...
Ama malumdu dünya'nın ilk üniversitesi "Harran Okulu"nun çağlar önce kurulduğu; tıp, astronomi, fizik felsefe, tercüme ve matematiğin burada değer bulduğu...
Bu ilim, bilim, irfan, fikir ve sanat merkezinin yadigarı, gökyüzünün en net izlenmiş rasat kulesini güneş gün biterken bile hürmetle parlatıyorken biz ise Harran kümbet evlerinde biraz soluklanmış Urfa merkeze doğru yol almaya hazırlanıyorduk...
Akşam yemeği Burhan Akar kardeşimin önerdiği Gülhan restaurantta adeta bir lezzet şöleni gibiydi...
Ve gecenin ilerleyen saatlerine doğru Doç. Ömer Faruk Demirkol dostumuzun lütfedip rezerve ettirdiği Harran Üniversitesi Urfa Evi Butik Oteli'ne varış....
Balıklıgöĺ'ün tam karşısında 5 Urfa evinin birleşmesiyle oluşmuş heyatlı, teraslı Urfa kalesini gören otantik otelde dinlenme vakti...
Ama ben ve Murat Çomu yatmadan önce Balıklıgöl’ü ziyaret etmeden duramadık...
Dilimizde sözleri Yahya Kemal'e ait o şarkıyla:
"Ömrün şu biten neşvesi tâm olsun erenler
Son meclîsi câm üstüne câm olsun erenler"
Devam Edecek...
Yorumlar
Kalan Karakter: