Gördüğüm UFO'ya çok benziyordu.1991 yılı Eylül ayının 16'sı gecesi İzmir'den Çeşme'ye giderken özel aracımızdaki üç arkadaşıma "siz de görüyor musunuz" diye sorduğum o UFO'yu hatırlatmıştı bana Haleplibahçe Mozaik Müzesi'nin dış görünüşü...
Aslıgiller grubu olarak müzeye girdiğimizde bir anda öylece donakaldım...
Karşımda bulduğum şaşırtıcı güzelliği dakikalarca hareketsiz seyre daldım...
6.000 metrekare genişliğe sahip ve 82 metre çapı ile Türkiye’nin kolonsuz geçilen en büyük yapılarından birisiydi burası...
"Peygamberler şehri, kutsal şehir, kutsanmış şehir, medeniyetlerin beşiği, tarihin sıfır noktası" gibi tanımlamalarla anılan Urfa, şüphe yok ki, aynı zamanda bir "Mozaikler Şehri"dir...
Urfa’ya ait mozaiklerden kayıp ve meraklı kişilerin koleksiyonunda olanların olduğu da belirtiliyor...
Bugüne kadar yapılmış arkeolojik çalışmalar ışığında Urfa mozaik tarihi, Osrhoene Krallığı dönemine Süryani karakterli mozaikler ile Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi’ne ait Grek mitolojisinden esinlenmiş örnekler ile tanımlanmakta.
Haleplibahçe mevkiinde 2005 yılında
yapılan altyapı çalışmalarında taban mozaiklerine rastlanılıyor.
Bu rastlantı üzerine 2007-2009 yıllarında arkeolojik kazılar yapılıyor...
Kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkan M.S. 5-6. yüzyıllara ait “Haleplibahçe Mozaikleri” ile Urfa ve çevresinde bulunmuş diğer mozaikler; 24 Mayıs 2015 tarihinde açılmış olan, mükemmel bir mimari yapıya sahip Haleplibahçe Müzesi'nde harika bir sunumla sergileniyorlar..
***
Sabah ezanından sonra Hz.Eyüp Makamı'da sabrın suyunu içmiş, öğlen namazı sonrası Mevlid-i Halil'deİbrahim'in putları kırışındaki aklının ve
Balıklıgöl'de ateşin İbrahim'e "serin ve selamet" oluşundaki hikmet yolundan geçmiştik..
Gün ikindiydi ve biz Aslıgiller şimdi bir mozaikler deryasındaydık...
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde yapıldığı düşünülen Haleplibahçe mozaiklerinde Grek mitolojisi ve alfabesi yer alıyor...
Yapıldığı dönem için de ilgi çekici sıfatını hak eden ve Amazon betimlemeleri nedeniyle "Amazonlar Villası" olarak tanımlanan yapının tabanını süsleyen Haleplibahçe Mozaikleri'nin teknik detayları hayranlık uyandırdı hepimizde..
Uzmanlar, Haleplibahçe Mozaiklerinimozaik tekniği, sanatı, 4 milimetre kare ebadında Fırat Nehri’nin orijinal taşlarından yapılması ve benzeri özelliklerinden dolayı, dünyanın en kıymetli mozaiği olarak tanımlamakta...
Bunun yanı sıra, tarih boyu pek çok sanat eserine ilham kaynağı olmuş hikayelere de odaklanılmış "Amazon Villası" mozaiklerinde...
Bu vesile Troya Savaşının ünlü kahramanı Akhilleus’un(Aşil) hayatına ve savaşçı Amazon Kraliçeleriningizemine doğru bir yolculuğa çıkma fırsatını da bulduk...
Mozaik Müzesi’ne Troya Savaşıkahramanlarından olan Aşil'in hayat
hikayesini konu alan koridor taban mozaiği ile giriş yapılmakta...
Villanın girişinde yer alan dikdörtgen ana panoda, Aşil’in bebekliğinden Troya Savaşı'na gidinceye kadar geçen hayatından kesitler betimlenmiş...
Salon mozaiğinde Argos ve Oporafigürleri, avlanan soylu figürü, kuşlar ve bitkisel desenler bezeli...
Kentlerin ve yapıların kurucu ve koruyucusu olarak bilinen Kraliçe Ktisisbüstü betimlemesi çalışma odasının taban mozaiği...
Dinlenme odası taban mozaiğinde Zebra götüren zenci betimlemesi mevcut...
Amazonların av sahneleriyse girişin karşısındaki odanın taban mozaiğinde... Dikdörtgen pano, etrafı bordur dizilimi şeklinde...
Villanın diğer odalarına ait taban mozaikleri ise maalesef tahrip olmuş...
Haleplibahçe Mozaiklerinin en önemli özelliği “Savaşçı Amazon Kraliçelerinin isimleriyle beraber mozaiğe resmedilmiş dünyadaki tek örneği" olmasıdır.
Ana sahnede dört amazon kraliçesi Penthesileia (Pentesilya), Thermodosa, Hippolyte (Hipplüte) ve Melanipe (Melanipe) savaşçı amazon kadınlarına özgü giysileriyle, tek göğüslü olarak
yaya, ya da at üstündeki av sahneleri tasvir edilip Grekçe isimlerine yer verilmiş...
Savaşçı Amazon kadınlarının neden tek göğüslü oldukları ve tek göğüslü hale nasıl geldikleri farklı cevapları olan bir soru...
Farklı cevapları olan diğer bir soru ise Aşil ile Pentesilya arasındaki amansız mücadelenin kılıçla nasıl sona erdiği...
1963 ile1970 arası Urfa'yı anlatırken şöyle deginmişim Pentesilya'ya:
"Haleplibahçe’nin güzelleri
Nesime ile Feride için
"Kapıyı çalan kimdir" türküsünü
söylemiş Mukim Tahir;
görebilseydi eğer,
ona da türküler yakacağı
Amazon Kraliçesi Pentesilya
binlerce yıl sonra yeniden
buluşmamıştı daha
Haleplibahçe'de
Güneş'in ışığıyla..."
***
Haleplibahçe Mozaik Müzesi'nde Amazonlar Villası’na ait taban mozaiklerinin dışında Urfa il sınırları içinde bulunmuş olan mozaikler de sergilenmektedir:
Hazinedere Mozaiği, Yolbilen Mozaiği, Harran Kapı Mozaiği, Aşağı Başak Mozaiği, Yukarı Göklü Mozaiği, Aftuna Ailesi Mozaiği (Cenaze Töreni), Dört Kollu Yıldız Mozaiği, Mezar Mozaiği,
Alanyurt Mozaiği, Duyduk Köyü Mozaiği bunlardan bazılarıdır.
Mozaik Müzesi'nin ana salonundan çıkıldıktan sonra sırasıyla İsa Mozaiği ve 1998 yılında ABD’ye kaçırılmış, 2012 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı çalışmalarıyla önce Istanbul Arkeoloji Müzesi'ne sonra da ait olduğu şehir Urfa’ya getirilmiş olan Orpheus Mozaiğiile Haleplibahçe Mozaik Müzesi son bulmaktadır.
Bitmeyen ise güzel bakan gözlerdeki sonsuzluk misali Urfa'da tarihe ve medeniyete olan yolculuk..
Mozaik Müzesi'nden çıkıp Arkeoloji Müzesi'ne doğru yürüyoruz...
Devam edecek...
Yorumlar
Kalan Karakter: