Bir tarafta her gün kaybedilen yüzlerce can, diğer tarafta halen dünya malı için hırs yapanlar.
Ölüm herkese ensesi kadar yakın.
Bütün dünya son bir yıldır görülmeyen ancak, güçlü silahı olan düşmanla savaşıyor ama çaresi halen bulunamadı.
Bu acı tablodan bile insanlar pay çıkarmayı bilmiyor, hiç kimse kimseyi anlamıyor,
Evlatlar para için onları dünyaya getiren analarını öldürüyor,
Dünya malı için kardeş kardeşi dolandırıyor,
Kimi parayı bulunca “ne oldum delisi” oluyor,
Para hırsı yüzünden insanlar Allah korkusunu da unutmuş.
Bunları eğitimlisi de yapıyor kör cahili de…
Dünya malı hırsı insanların gözünü karartmış.
İnsanlar en azından pandemi çemberin iyice daraldığı şu günlerde dünya malının dünyada kalacağını bir bilse.
Bir gidip mezarlıkları ziyaret etseler, sonra da oturup bir düşünseler.
Kim neyi götürmüş öteki tarafa.
Kimin ne kadar yaşayacağını Allah’tan başka bilen var mı?
Neden bu hırs?
Bu türden insanların “Emr-i Hak Vaki” olduğunda kaç "Keşke" geçecek hafızasından...
Bu hırsın sebebi nedir biliyor musunuz? Empati yoksunluğu.
Peki “Empati” nedir?
Sözlük anlamı; bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum veya davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek anlamına gelir.
Daha kısa bir ifade ile kişinin bir hareket, eylem ya da söylemde bulunurken, karşısındaki insanın yerine kendisini koymasıdır.
Bana göre empati; insan kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamasıdır.
İşyerinde makam ve mevki için mesai arkadaşının ayağını kaydırmaya çalışan, “bana aynı hareket yapılsa ne yaparım?” diye düşünse…
Kendisine iyilik yapmış bir insana kötülük yapan insanlar, “Acaba benim iyilik yaptıklarım da bana kötülük yapsa ne yaparım” diye düşünse.
Annesine, babasına saygısızlık eden evlatlar; “Acaba benim de evlatlarım bana saygısızlık yapsa ne yaparım?” diye düşünse.
Trafikte başkalarının geçiş hakkına saygısızlık yapanlar “Karşımdaki bana bunu yapsaydı ne yapardım?” diye kendine sorsa.
Dünya malı için her yolu mübah sayanlar, kul ve yetim hakkı yiyenler, gözleri helal kazanç yerine haramda olanlar, kendi evlatlarının rızkı yense ne yapacaklarını düşünseler…. vs… vs…
Kissadan hisse;
Fakir bir adamla zengin bir adam birlikte yolculuğa çıkar ve bir yerde mola verirler.
Fakir olan oradaki bir ağacın altına uzanıp uyur. Bir müddet sonra zengin arkadaşı uyandırır onu.
- Kalk karanlık basmadan biraz daha yol alalım.
Fakir gözünü açıp;
- Niye uyandırdın? der ne güzel rüya görüyordum.
- Hayrola ne görüyordun?
-Sorma çok zengin olmuşum. Köşklerim, saraylarım
Zengin alaylı bir tavırla sorar:
- Yaa peki şimdi ne oldu o malların?
- Ne olacak gözlerimi açınca kayboldu hepsi.
Zengin güler:
- Ne yapayım ben öyle malı.Gözlerin açılınca hepsi kayboldu.
Bu defa fakir sorar ona:
- İyi de sen ölünce malların kaybolmayacak mı sanki?
- Eee kaybolacak tabii.
Fakir taşı gediğine koyar ve der ki;
- O zaman farkımız ne? Benim mallarım gözlerimi açınca kayboldu, seninkiler de gözünü kapayınca kaybolacak.
Özetle; herkeste empati yeteneği olsa ne güzel bir dünya olurdu değil mi?
Keşke herkes “Ben kim için ne düşünüyorsam Allah’ım bin katını bana yaşatsa” diyebilse ve bunu bir yaşam felsefesi haline getirse…
Dilek AKIN
Yorumlar
Kalan Karakter: