DÜŞÜNEN ADAM!
Yayınlanma :
28.03.2020 16:58
Güncelleme
: 28.03.2020 16:58
Fransız Heykeltıraş Auguste Rodin'in, 1900'lü yıllarda yaptığı ve şu an Rodin Müzesinde bulunan "Düşünen Adam Heykeli" tüm dünyada felsefi düşünmenin simgesi haline gelmiştir.
Elbette Rodin bu heykeli yaparken vir virüsün gelecekte bütün dünyayı evine hapsedeceğini ve normalde halkın düşünmesinden, fikir üretmesinden rahatsız olan yöneticilerin kendi elleri ile insanları evlerine hapsedip "Düşünen Adam!" durumuna getireceğini tahmin etmemişti.
Dünyayı büsbütün rehin alan Corona virüsünün dünyaya ne kadar zarar vereceğini herkes gibi bende kestiremiyorum...
Ne zaman durdurulacak, durdurulabilecek mi açıkçası kimse bilmiyor.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın hazırlıksız yakalandığı ve çaresiz kaldığı bu ölümcül salgının dünyanın ekonomisine, insanlığa nasıl büyüklükte zarar vereceğini kestirmek zor ama kesin olan bir şey var ki insanlar DÜŞÜNECEK ve hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!
Yaşadıklarının, etrafında olup bitenlerin farkında, düşünen ve düşündüklerini ifade etmenin zor hatta imkânsız hale geldiği günümüzde: Yalakalık, yaranma, çıkar beklentisi ile olup biten her şeye alkış çalmanın basitliğine düşmeyeceğim…
Bırakın gazeteciliği, ülkesini, milletini, devletini en önemlisi de ailesini, evlatlarını ve yaşamayı seven duyarlı, sorumluluk sahibi bir adam olarak doğru bildiklerimi kaleme alacağım.
Zaten bu yüzden değil midir yaşadığım tüm sıkıntılar! Bu yüzden değil midir uğruna bedel ödediklerimin çoğu ‘’Vefa, dürüstlük, temiz ahlak’’ vurgusu yaparken düzenin yarattığı kirliliği daha önemsediler!
Resmi rakamlara göre Türkiye de 70 binin üzerinde evsiz insan yaşıyor! Birer potansiyel Corona virüsü taşıyıcısı olma ihtimalleri hepimizden çok daha fazla olan bu insanlara bir çözüm bulmadan bölüm başı 100-150 bin lira alan ünlülerin oynadığı reklamlar ile ‘’Evde kal’’ kolaylığına kaçmak ağırıma gidiyor!
Ve ben okurlarımı, memleketimi, ailemi, evlatlarımı, memleketimi böyle kandırmayacağım!
Ülkedeki herkes gibi ben de dün gece saat 22: 00 ekran başında Cumhurbaşkanımızın konuşmasına kitlendim… 81 Milyonun yüreğine bir umut tomurcuğu düşürecek tek bir kelime, cümle bekledim Erdoğan’dan.
Dünya lideri olarak addedilen Cumhurbaşkanımızdan diğer ülkelerin liderlerinin başaramadığı bir çözüm bekledim.
Çünkü kendi halinde zavallı ben bile ‘’Evde kal’’ çağrılarının ve bu çağrılara kulak vermek sureti ile evde kalmanın bu kadar korkunç bir belaya çözüm olmayacağını biliyordum…
Sosyal izolasyonun virüsün yayılması karşısında belki etkili ama kesin çözüm olmayacağını da biliyordum. En önemlisi de bu belanın öyle birkaç ay içerisinde sona ermeyeceğini…
Bakınız; bütün dünyada ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel yaşamı kökten değiştirecek ve dengeleri allak bullak edecek bir bela ile karşı karşıyayız. Açıkçası insanoğlu bu savaştan bir şekilde başarı ile çıkacak mı? Ondan bile emin değilim ama emin olduğum bir şey var:
Bu süreçte üretimden ödün yani işçisinin çalışma şartlarını maksimum güvence altına alarak başta tarım olmak üzere tüm iş kollarının durmasına izin vermeyen ülkeler sürecin sonunda ayakta kalacaktır.
Böyle bir süreçte vatandaşının barınma, korunma, beslenme ihtiyaçlarını karşılayan devletler süreçten çok daha güçlü çıkacaklardır. Örnek:
*Maaş desteği
*Esnafa kredi, personel maaşı, sgk primi ve teşvik kredisi desteği
*Yoksul ailelere en az asgari maaş limitlerinde maddi destek
*Hasta ve engellilere yönelik tedavi kolaylığı
İşverenleri üretime teşvik edecek ekonomik destek paketleri
*Esnaf ve dar gelirli ailelere kira, vergi kredi erteleme veya kalkma desteği
*Çiftçilere, hayvancılık ile uğraşan yani köyde yaşayanlara yönelik teşvik kredisi desteği
*Başta DEDAŞ olmak üzere elektrik, doğalgaz, su faturalarının süreç boyunca askıya alınması
*150 olduğu söylenen imam kadrosu başta olmak üzere Diyanet Başkanlığının bütçesinin azaltılarak bilime ve sağlık sektörüne aktarılması. Mesela ‘’Efendim, biz sözleşmeli öğretmeler ile ders başına anlaşmıştık!’’ söylemi ile 100 bine yakın öğretmeni açlığa mahkûm etmek hukuk ve sosyal devlete yakışmaz. Alın bu süreçte evlerinde yattıkları yerden maaş alan diyanet işleri kadrolarının maaşlarını yoksul ve dar gelirli aileler ile bu öğretmenlere bölün.
*Bu süreçte zamansız yatırımlardan uzak duracak ülkeler süreç sonunda önemli kazanımlar elde edeceklerdir. Örnek:
Milyonların can derdine düştüğü bir süreçte kanal İstanbul projesine ait hem de 8 milyarlık bir ihale yapılması kabul edilemez ve hayati bir hatadır. O 8 milyar 80 milyonun kendini koruma amaçlarına veya çaresiz kalan vatandaşa dağıtılabilirdi.
ALLAH’A SIĞINALIM EVET AMA ALLAH TEMBELLİĞİ SEVMEZ!
Dedim ya; dünyayı çaresiz bırakan Corona ile mücadele kararlılık, pratik ve tıbbi, ilmi çözümler ister. Öyle oturduğumuz yerden dua etmekle bu baş belası salgın ile mücadele edemeyeceğiz.
Dünkü makalemde ifade ettiğim gibi ‘’Yok kıldı, yok tüydü, sumaktı’’ söylem ve iddialarında bulunan din istismarcılarının ayak oyunları ile kendimizi koruyamayacağız bilin artık.
Bunu ifade ettiğimde beni din düşmanlığı ile suçlayanlara sesleniyorum: Sadece felaketler karşısında değil her şartta Allah’a sığınmak en büyük ibadettir elbette ve şüphesiz. Ama Allah kullarına aklı kendi hayatını idame etmesi, rızkını kazanması için vermiştir. Dua edip çaresiz korkak gibi beklemeyi değil.
Allah, kulları dışındaki canlılara dâhil kendi hayatlarını idame etmeleri için iç güdüler bahşetmiştir. Dünyanın en kudretli canlılarından birisi olan Aslan karnını doyurmak için koşmak zorunda. Terlemek, enerji harcamak zorundadır.
Bunun bile farkında olmayan ve tıbbı, bilimi, felsefeyi, emeği, alın terini reddetmek din istismarcılarının işine gelmiştir her dönem. Çünkü onlar bunun üzerinden nemalanır ve insanları sömürürler.
PİKNİK YAPMAMAK MIDIR ÇÖZÜM?
Bu salgına çözüm bulmak konusunda en öncelikli görevi olan bilim kurulunun 81 milyona piknik yapmamayı önermesi acıdır, trajikomiktir ve kabul edilemez. Sosyal izolasyon ve evde kalma sürecinin uzamasının ülkeyi felakete sürükleyeceğinden dahi haberleri yok birilerinin.
Hepinize soruyorum: Aylarca sürmesi muhtemel evde kalma hali sırasında üretim ne olacak. Korkarım ki ülkenin en zenginleri bile bir süre sonra satın alacak temel gıda bulamayacak!
Öyle ya; kilosuna bin lira vermeye razı olsanız bile evde otururken domatesi, patatesi ve diğer tarım ürünlerini kim yetiştirecek?
81 milyon evde otururken ekmeği kim yapacak? Kim, kimler hangi şartlarda devam edecek üretmeye?
Zaten yıllardır DEDAŞ’ın uygulamaları karşısında belleri bükülmüş çiftçiler sokağa çıkmadan nasıl ürün ekip biçecek?
Ayrıca, ülkemdeki 81 milyon vatandaşın şöhretlerini koruma telaşında her yanlışı alkışlayan ünlülerin imkânlarına sahip midir? Hangi garibanın evi aylarca yaşamını idame edeceği kadar onlarca özel oda, yatak odası, havuzdan ve teknolojinin her türlü nimetlerinden meydana geliyor
VALİ ERİN NE YAPSIN!
Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü açıklamalarında bu lanet sürecin bütün ağır yükünü valilerin sırtlarına yükledi!
Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin’den zaten razıyız ve Allah’ta razı olsun lakin Erin ve diğer valilerden ne bekliyoruz?
Ne yani; Erin bir yandan 2 milyonluk bir şehri yönetirken diğer yandan
1-Tarlaya gidip ekin mi biçecek?
2-Her garibanın evine temel gıda mı taşıyacak?
3-Fabrikalarda mı çalışacak?
4-2 milyona test mi yapacak?
4-Hastaları bizzat kendi mi tedavi edecek?
İflas etmesinler diye binlerce Urfalı esnafın dükkânlarında kendisi mi çalışacak? Veya on binerce esnafın kira, personel, SGP primleri ile kredilerini maaşından mı ödeyecek?
5-Sokağa salınması beklenen tacizci tecavüzcü, katil, mafyacı, uyuşturucu satıcısı, katil sürüsünü terbiye mi edecek?
6-Bütün şehri iki kolu ile karantina altına mı alacak?
7-Kendi maaşını 2 milyona mı bölecek?
8-Fırında ekmek mi yapacak?
9-Yufka mı açacak?
10-Hayvanları otlatıp beriye mi gidecek yoksa hepsini o mu sağacak?
11-Eksik sağlık personeli yerine doktor, hemşire, laborant, cerrah, hasta bakıcı, anestezi uzmanı dâhil eksik sağlık personeli görevlerini tek başına mı yapacak?
12- Sınırda nöbet mi tutacak?
13- Olabildiğince kitleri mi getirecek?
14- Evden çıkamayan öğrencilere ders mi verecek?
15- Yaşlılara bakıcılık mı yapacak?
16- Baba mı olacak yoksa anne, kardeş, dayı, amca mı?
Sahi yahu! Erin tek başına bunca yükün altından nasıl kalkacak? Allah’ı var ve kocaman yüreğini iyi bilirim. Şahin Aslan, Metin Esen gibi yardımcılarının iyi niyetlerini bildiğim gibi. Muhtemelen günlerdir uykusuz, yarı aç şekilde çırpınıyordur Erin ve ekibi...
Tek bir vatandaşın yarasını sarmak, sorununa çare bulmak ve şehri olabildiğince beladan uzak tutmak için eşini, evlatlarını, ailesini ihmal ederek insanüstü bir çaba ile çalışıyordur bilirim.
İyi de bir vali tek başına ne yapacak Allah aşkına.
Kıyasa girmek gibi bir gayem yok emin olun ama ‘’Milletvekilleri ne yapıyor bu durumda?’’ dediğinizi duyar gibiyim.
Merak etmeyin. Süreç bitip ülkede sağ kalanların toplu taziyelerine geleceklerdir sevgili milletvekillerim. Zira an itibari ile kendilerine yetmeyen maaşları ile küçücük evlerinde Coronaya bulaşmamak için çırpınıyorlar. Onlara laf etmeye hakkımız yok. Çünkü onları biz seçtik!
Sahi, hangi bir felakette, sorunda, çaresizlikte yanımızda oldular ki bugün olmalarını bekliyoruz?
DEDAŞ zulmü Corona’dan çok önce vardı bu şehirde. Kaç vekil bu sorunu çözebildi. Bırakın çözmeyi çözmeye kalktı?
İşsizlik, fuhuş, tefecilik, ihale de usulsüzlük, nepotizm, tarım ve hayvancılık, berbat eğitim ve sağlık, yol, su gibi Urfalının nefeslerini Corona’dan beter sıkan sorunlar Corona öncesi de vardı. Hangisini çözdüler ki bugün çözüm bekleyelim.
Viranşehir’i yakınlarının makam cennetti haline getirdiği iddia edilen vekilden nasıl bir çözüm bekliyoruz?
TİGEM’in Ceylanpınarlı gariban işçileri intihara sürüklemesi karşısında korkudan suspus olan vekillerden ne bekliyoruz?
Zavallı bir maaşla ülkenin dört bit yanına gönderilen, ailelerinden kopmak zorunda kalan 700 taşeron işçisine sahip çıkamayan vekillerden ne bekliyoruz?
Biri birleri ile didişmenin, biri birlerinin kuyusunu kazmanın hünerlisi bazı vekillerden ne bekliyoruz?
Bu güne kadar kaç fabrikanın açılmasına vesile oldular Allah aşkına? Kaç çiftçinin sorununu çözdüler? Kaç okul, kampüs, kültür evi açılmasını sağladılar?
Yurt içi ve yurt dışı kaç yatırımcı getirdiler bu şehre?
Belediye başkanları meselesine gelince Ceylanpınar da Abdullah Aksak sayesinde meclis üyesi olup sonrasında Aksak’a oynanan zavallı oyunun parçası olarak başkanlık koltuğuna oturan belediye başkanı zaten kendine yakışanı yapıyor!
Ceylanpınar Belediyesinin ve başkanının yeni misyonu Aksak öncesi dönemin politikasını sürdürmek, vekilin yakınları başta olmak üzere belediyeyi olabildiğince Arap kökenli çalışanlarla doldurmak!
Ceylanpınar halkına müstahaktır diyor ve belediye başkanları meselesini kapatıyorum.
DÜŞÜNEN ADAM!
Evet, tarih milletleri yöneten sistem ve siyasilerin her zaman milletin aydınlanmaması için çırpındığına tanıklık etmiştir. Zira cahil, düşünemeyen ve koyun sürüsü psikoloji empoze edilmiş milletleri yönetmek kolaydır.
İslami coğrafyada bu çok daha belirgindir… Fakat Corona tarihi sil baştan yazacak gibi görünüyor zira eve hapsolan insanlar birer düşüne adama dönüşecek…
Belki de hayatlarında ilk kez hayatla, kendileri ile yüzleşecek insanlar. Kendini, ideolojisini, yaşam biçimini, sistemi, ülkesini, komşusunu, ailesini, dostluklarını, işini, eğitimini, partisini ve hayata dair her şeyi sil baştan sorgulayacak zamanı bulacak…
Düşünen adam tehlikelidir istemler için! Çünkü düşünen adam farkına varan adamdır. Farkına varan adam görecek ki Corona anamızı ağlatıyor ve pikniğe gitmemek dışında tek bir çözüm yok elimizde!
Düşünen adam fark edecek ki bildiğin ayvayı yemiş bir halde Allah’ın sevmediği, rızkını aramaktan aciz zavallı birer korkak gibi sadece dua ederek beklemenin kendisini kurtarmayacağını anlayacak.
Düşünen adam bu süreç bittiğinde kimin, kimlerin ne yapıp yapmadığını doğru analiz edebilecek.
Evet, insanoğlunu düşünmeye mahkûm etti Corona. Emin olun hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Keşke birilerinin benden beklediği gibi sorun yok, evde kalın ve hayatın keyfini çıkarın diyebilecek kadar güzel olsaydı her şey. Ama değil ve inanın tehlike tahminlerimizin üzerinde…
Ülke olarak aklımızı başımıza alıp çok daha gerçekçi, radikal kararlarla derhal bir şeyler yapmalıyız.
Bunların ilki de her şeyi devletten beklemeden ama devletin yapması gerektiğini de bilerek harekete geçmek ve ayağa kalkmak olmalı…
Günlerdir düşündüm ve karar verdim. Bir sonraki seçimde bu vekillerin en az %90’nı bir daha siyasi hayatımızda olmamalı mesela.
Düşündüm ve karar verdim: Yeni bir zamana hatta çağa uyanacağız ve bu hurafeler dualarla olmayacak. Bilakis Allah’ın kullarına emrettiğini yapacak ve mücadele edeceğiz.
Siz yine de siz olun ve evde kalın, pikniğe çıkmayın! Hiçbir şey yapamıyorsanız bile düşünün, düşünün, düşünün! Belki bir çözüm bulursunuz ama lütfen şarlatanlara kulak asmayın artık…
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: