Başta Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır olmak üzere çiftçilerimiz kısa süre önce şiddetli rüzgar ve yağış nedeni ciddi anlamda zarar gördüler!

Zarar tespiti için TARSİM'e baş vuran çiftçilere verilen cevap "Rüzgarın 67 km hızda olması gerekiyor!"

Allahıma kitabıma şaka yapmıyorum! TARSİM çiftçilere kibarca diyor ki, rüzgar sizin ürünleri yerle bir ederken hızzını artırma duasına çıkaydınız veya bana hızzını kanıtlayın!

İşin özü TARSİM çiftçiyi ayan beyan TERS-liyor ve zararını ödememek için en kibar şekilde yan çiziyor.

Mahsulü zarar gören çiftçim yine çaresiz ve DEDAŞ'tan sonra bir tokat da TARSİM' den yiyip yine  TEFECİLERİN kucağına itiliyor. 

TARSİM'in en büyük paydaşı DEVLET ve 29 sigorta şirketi ile birlikte yönetiliyor. Çiftçileri temsilen ziraat odaları var ama bu saçma rüzgar kotasına karşı çıt yok!

Görünen o ki, bu gidişler bölge de TARSİM ile sigorta anlaşması yapacak çiftçi kalmayacak...

Bu ne demek, en büyük paydaş olan devlet zarar edecek...

Soru şu: Bölge siyasileri neden TARSİM'in adeta "O fırtına da mahsülleriniz ile beraber ölseydiniz olurdu!" babında ortaya koydukları saçma sapan rüzgar hızı bahanesine karşı çiftçilerini  koruyacak tek bir açıklama yapmıyor?

Yahu bir kere olsun halktan, çiftçiden yana doğru bir adım atın Allah AŞKINA!

TARSİM poliçesi yapan bir çiftçimiz diyor ki," ben poliçeye imza attığımda FIRTINA zararlarıda poliçeye dahildi." 

İşte o çiftçimizin 9 ve 10 Mayıs günleri esen fırtına nedeniyle 300 dekar arazisi zarar görüyor. Doğal olaral Tarsim'e başvuruda bulunuyor çiftçimiz.

Eksper araziye geldiğinde "burada fırtına olmussa ağaç kırılması lazım! Niye ağaç kırılmamış?" diye soruyor.

(Hay o ağaç kafanızı kıraydı be! Çiftçi ile dalga mı geçiyorsun eksper efendi?)

Bunun üzerine çiftçimiz, buğdayın ağaç dallarına göre daha hassas oldugunu beyan ediyor. Fakat eksper efendi  bölgede 60 km’nin altında rüzgar estiği için zararımın karşılanmayacağını belirtiyor.

Dahası, rüzgarın hızını ise Mardin hava alanında alınan rüzgar hızını emsal alarak karar veriyor eksper efendi. İyi ama çiftçimizin arazisi ile Mardin havaalanı arasında 70 km fark var...

Çiftçimiz daha sonra Şanlıurfa meteoroloji dairesine başvuruyor ve  9 ve 10 Mayıs'ta bölgedeki hava durumları için rapor talep ediyor. Meterolojinin raporunda bölge fırtına estiği ve zirai ürünlere zarar verildiği açıkça belirtilmesine rağmen TARSİM talebini redediyor!

Çiftçimiz mücadelesine devam ediyor. Şanlıurfa'ya giderek GAP Bölge Müdürü ile görüşüyor. Bölge müdürü yardımcı olmaya çalışsa da hasar oranını genel müdürlük belirlediği için yine sonuç alamamıyor. 

Ayrıca bölgeye gelen bir çok eksper zararın var oldugunu fakat zarar vermeleri durumda TARSİM tarafından sicillerne eksi puanlar işletileceğini işlerinden olacaklarını çiftilere bizzat beyan ediyorlar! (İddiaya göre)

Gelin TARSİM-in değindiği 60 km rüzgar hızı konusunu da açalım: 
Bilimsel olarak 60 km hıza kadar esen hava akımları "rüzgar" diye adlandırılır. 60 km hızın üstünde esen hava akımları ise "fırtına" diye adlandırılır. TARSİM poliçelerinda açıkça fırtınadan kaynaklı zararlar kapsam içine alındığı için esen havanın 60 km ve üzerinde esmesi gerekiyor. Fakat 60 km’nin tespiti kırılan ağaç dalına ve uçan ev çatısına göre yapılamaz. Bunun tespitini meteroloji yapar.

Meterolojide bölgede fırtına yani 60 km hızın üstünde bir hava akımının olduğunu tespit ediyor. Buna rağmen tarsim zararları karşılamayıp, çiftçinin hakkını gasp ediyor.

Ay akşamdam ışıktır
Yaylalar yaylalar
Bizim oğlan aşıktır
Dılo dılo yaylalar!

Ne alaka mı?

TARSİM-in çiftçilerin haklarını gasp etme gerekçesi ne kadar alakaysa o kadar zaçma bir ninni işte.

Nasıl olsa millet olarak uyutulma ninnilerine aşıltık artık.