Urfa’da İyi Kötü Ve Çirkinler!
Bugün birbirinden farklı konulara değinecek, her zamanki gibi gerçekleri en yalın halleri ile ve herhangi bir çıkar veya yaranma kaygısı olmadan; kimselerden korkmadan ele alacağım…
Ancak müsaadeleriniz ile yazının başlığına uygun olması hasebi ile kendi emelleri uğruna memleketim Şanlıurfa’yı babalarının çiftliğine çevirenler yani Urfa’nın kötüleri ile başlamak istiyorum!
Tam 81 gün memleketimde kalarak yakından takip ettiğim yerel seçim sürecinde gördüm ki; bazı isimler adeta silah ve uşaklık aleti olarak kullandıkları makamları ve dillerini lağım çukuruna atmalılar!
Ha, makam ve koltuklarını atamıyor; akreple kardeş dillerine kıyamıyorlarsa bütünüyle kendilerini atsınlar ama biliyorum ki; bu tiplerin leş gibi kokuları da değişmeyecektir, makamı kaybetme korkuları da!
İşte bu yüzden Urfa siyasetine pislemeye devam edecekler!
İşte bu yüzden adam gibi değil; alçakça bir siyaset stratejisi ile durmaksızın şehrin huzuruna, iç barışına yönelik; geleceğine dair en az kendileri kadar alçakça manipülasyonlara devam edecekler!
Cücük kadar yürekleri, kuş kadar beyinleri olmayan bu alçakların siyaset anlayışı; ses kayıtları, montajlı iğrenç görseller, sözde görsel belgeler ile birilerini itham etmek; insanları birbirine düşürmek ve itibar suikastları ile hedefe varmaktır!
Kalleştirler yani!
Zavallıdırlar!
Korkaktırlar!
Zira politikadan önce tefecilik, rüşvet, ihale vurgunları, torpil ve her türlü yalan dolanı öğrenen bu tiplerin en iyi başardıkları şey, insanların sırtından para kazanmak olmuştur.
Sanırım yerel seçim sürecini atlatalı üç hafta oldu ama kaybetmeyi bir türlü içine sindiremeyen kimi yeniklerin sosyal medya üzerinden naylon iftiraları, çirkin bel altı eylem ve söylemleri bitmek bilmiyor!
Peki, kimdir bunlar?
1. DEDAŞ!
DEDAŞ Denen ve görevi enerji dağıtımı olan ama şişirilmiş faturalar, ek tüketim adı altında yapılan soygunlar ile adeta kan emici olduğu iddia edilen kurum!
DEDAŞ zulmü şehrim ve memleketimde öyle ağır, öyle çekilmez bir hale geldi ki; soygunun rakam verileri dehşet verici boyutlara ulaştı… Özellikle bazı siyasilerin ‘’Aman bu DEDAŞ’ın arkasında çok gizli ve çok kuvvetli güçler var!’’ yalanı ile adeta koruma altına aldığı ve aylık 2-3 bin liralık sus payı alan bazı yerel gazetecilerin yaptıklarına ses çıkarmadıkları DEDAŞ şehrimin en kötüleri sıralamasının 1 numarasında duruyor.
2. TEFECİLİK VE TEFECİLER!
Son yıllarda sadece memleketim de değil, bütün bölgede ciddi anlamda boy veren ve fakir fukaranın çaresizliğinden yararlanarak adeta kanlarını emen tefecilik evrensel hukukta da anayasaya aykırı yüz kızartıcı bir suçtur…
Ne yazık ki; son dönemlerde siyasi kimliklerini ve makamlarını kullanarak bu çöplük de Horoz kesildiği iddia edilen bir takım kişilerin varlıkları ile tefecilik şehrimin kötüleri listesinin 2 numarasında kendisine yer bulur.
3. FAKIBABA’NIN AKREP SİYASETİ VE YABANCI HAYRANLIĞI!
Bin bir entrika ile bakanlık makamına yürüdüğü iddia edilen ve sadece 11 aylık GTH Bakanlığı sürecinde tarihin en başarısız bakanı olan Fakıbaba’nın bitmeyen hırsı, egoları ve şehri kendisine göre dizayn etme çabası şehrimin diğer felaketidir!
Zira genel seçim sürecinde imza attığı iddia edilen milletvekili listesi, STK’lar üzerinde kurduğu baskılar, kendi bakanlığında bazı gazetecilere kurumlar üzerinden tanıdığı imtiyazlar, sözde feodaliteyi bitirme gayesi ama özde büyük ailelerin önde gelen milletvekili aday adaylarını ‘’Seni ben seçtim ama falanca vekil çıkardı!’’ söylemi ile ektiği nefret tohumları, yerel seçimde kendi başarısızlığının ancak Beyazgül’ün kaybetmesi ile örtüleceği inancı ile gösterdiği tavır ile Fakıbaba Urfa da kötüler sıralamasının 3. Basamağında paşa paşa oturuyor.
4. GİDERKEN BİLE DUMAN EDENLER!
Yerel seçimin bitmesi ile beraber özellikle ilçe belediye başkanlarının açıkladıkları borçlanma adeta dudak uçuklatacak rakamları buldu! Burada en dikkat çekici isim ise bazı sözde yiğit, sözde dürüst gazetecilerin dünyanın en iyi Müslümanı diyerek kaleme aldığı Siverek eski belediye başkanı Resul Yılmaz’ın 3/1’i son üç ayda olmak üzere bıraktığı iddia edilen 120 milyonluk borç oldu…
Dolayısı ile sadece kendi dönemlerinde değil; giderayak şehrimin fakir fukarasının alın terini sömüren bazı siyasiler kötüler listemin 4. Basamağında kendilerine yer buldular.
Ki şehrimin bir diğer kamburlarından birisi de; kendi ilçelerinde sömürdükleri paraları Metropollerde dev yatırımlara ve aşkın cazibesine harcayan çapkın, vurguncu bazı tiplerdir; tıpkı terörün sığamadığı tek şehir olan Urfa da teröre karşı savaşan kahraman çakması ile bazı mazlum ve masumlara zulmedenler gibi!
Bütün bunların Erdoğan düşmanlığından beslenen bir takım güçlere koz verdiğini sanırım bir kez daha anlatmaya gerek yok.
Misal şahsi önerimdir; gerek eski gerek yeni belediye başkanlarının mal varlıkları tablosu açıklanmalı ve gelir gider dengesi kamuyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır.
5.CELALETTİN GÜVENÇ AŞKI!
Özellikle BŞ Genel Sekreterliği yardımcılığına sayesinde gelmiş isim başta olmak üzere bazı bürokrat ve belediye çalışanları ile STK başkanlarının hala dört mevsim Celalettin Güvenç duasına çıkması bu şehrin bir diğer kötüsü ve ayıbıdır!
Kendi değerlerine düşman ve yabancılara âşık olma hali bu şehre ihanettir ve maalesef tarih boyunca bu ihanetin baş aktörleri maalesef şehrin siyaseti ile ekonomisine hükmetmişlerdir. Ancak artık bu artık bitmeli ve şehir kendi iç dinamikleri ve değerleri etrafında bütünleşmelidir.
Yabancı hayranlığı kendi şehrimizde yetişen ve liyakat sahibi bürokratlarımızın, siyasilerimizin ve dahi çok başarılı bilim, iş adamları ile gencecik evlatlarımızın ayaklarına vurulan paslı, zehirli prangalardır.
Kaldı ki; Celalettin Güvenç isminin bu şehre kattığı ne vardır da bu büyük aşk artarak büyümekte; hala şehrimin siyasetini olumsuz yönde etkilemektedir…
6. MASUM KHK’LI MAĞDURLAR MESELESİ!
Gerçi kriptocuFetöcülerinkamufle olmak adına sinsice işinden, aşından ettiği ve resmen sosyal ölüme, ağır bir zulme terk ettiği masum, mazlum KHK Mağdurları sadece Urfa’nın değil; bütün ülkemin kanayaran yarasıdır…
Bu nokta da yeni seçilen BŞ ve ilçe belediye başkanlarımın hepsinden Ceylanpınar Belediye Başkanımız Sayın Abdullah Aksak gibi hakkaniyetli, adil ve sözünün eri bir duruş sergileyerek bu mağdurların derhal iade edilmesi için gerekli girişimleri yapmalarını bekliyorum.
7. TRAFİK VE YOLSORUNU!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 yılını Göbeklitepe yılı ilan etmesi bu şehir için inanılmaz bir fırsattır.Adeta altın tepsi de sunulan bu fırsatın kaçmaması için şehrin kör düğüme dönüşen trafik ve yol sorunlarının derhal çözülmesi şarttır. Trafik ve yol sorunu bu şehrin diğer kötüleri arasında önemli bir yer kaplamaktadır.
8. CEMAATLER MESELESİ!
Bakınız; bedelini 252 masum sivil vatandaşımızın şehit olması ve ülke ekonomisinin ciddi yara almasıyla ödediğimiz Fetö terör örgütü ile süren mücadelenin yara izleri hala kanıyorken; Urfa da bazı cemaatlerin bazı kurumlara atama yapacak kadar güçlendikleri iddiaları tehlikeden de öte felaketin habercisi olup bu şehrin diğer kötü meselelerinden birisidir.
10. KOLTUK SEVDALILARI!
Ne yazık ki benim şehrimde siyaset yapmanın halka ve memlekete hizmetle pek bir alakası kalmamış! Hele de her dönem iktidar partilerini kendi arka bahçeleri görüp; bazı makamlara gelmek için her türlü yolu mubah gören bazı zavallı zihniyetliler bu şehrin zehirli örümcekleridirler!
Onların hayata bakış açısına ve zihniyetlerine göre her şeyin en iyisini onlar bilirler ve en iyisi onlardırlar.
11. TEKNOLOJİNİN KORKAK TROLLERİ!
Sadece şehrimizde değil; belki de bütün dünyada hızla büyüyen bir başka tehlike de insanların özel yaşamlarının peşine düşen ve montajlı ses kayıtları, foto şoplu görseller, videolar ile adeta itibar suikastı yapan korkakların mantar gibi türemesidir.
Bunlar normal yaşamda toplum ieçrisinde bir baltaya sap olamamış, yüzüne tükürsen yağmur şükrünü getirecek kadar zavallı ve aynı zamanda birer korkaktırlar!
Asla kendi gerçek kimlikleri ile sosyal medya da yer alamaz ancak kancıklık anlayışı ile hareket ederler. İşte bu noktada başta emniyet birimlerimiz olmak üzere bütün kolluk kuvvetlerinin fake sayfaları derhal kapatması ve bu tür algı operasyonları ile şehrin huzurunu kaçıranlara hak ettikleri cezaları vermeleri gerekmektedir.
Bütün bunlara ilaveten işsizlik, sayıları giderek artan ve şehrin ekonomisine, kültürel dokusuna ciddi anlamda zarar vermeye başlayan Suriyeliler, iyileşme gösteriyor olsa da eğitim sorunu; okul, derslik, branş öğretmeni, hastane, doktor, sağlık personeli, sağlık merkezleri, tanı ve tedavi merkezleri ile tıbbi araç eksiği bu şehrin diğer kötüleridir.
Allah esmer alınlı hemşerilerime güç, kuvvet ve sabır versin ne diyeyim…
GÜZEL ŞEYLER DE OLUYOR NİHAYET!
Sevgili dostlar; yukarıdaki satırlarımda karamsar bir tabloyu okuyabilirsiniz ve haklısınız elbette ama inanın memleketimde güzel şeyler de oluyor…
Ak Parti Şanlıurfa İl Başkanı Bahattin Yıldız’ın Şanlıurfa valisi Abdullah Erin’i ziyaret ederek birlik beraberlik mesajı vermesi şehrin iç huzur ve barışı adına çok önemli bir adım olarak hafızalara kaydedildi.Valisini çok seven Urfa halkı il başkanının bu sevgiye teveccühle cevap erdiğini gördü ve özgüvenlerini yeniden kazandığı gibi; Erin’in gideceği kaygısını üzerinden atarak geleceğe daha bir umutla bakmaya başladı.
BŞ Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül şu kısa sürede bile şehrin geleceğine dair güzel projelere imza atacağı sinyalleri vererek yeni bir umudun yeşermesini sağladı. Uzun yıllar sonra Şanlıurfa olarak kabineye bilgi birikimi, vizyonu, adaleti, duruşu ile liyakat sahibi bir isim olan ‘’M. Kasım Gülpınar’’ ile girileceği beklentisi dahi Urfa halkından büyük bir coşkuya ve sorunların hakkaniyet çerçevesinde çözüleceğine dair umuda sebep oldu. Sonuncusuna şahsen tanıklık ettiğim ve valimiz Abdullah Erin’in şahsi gayretleri ile Katarlı İş Adamlarından sözü alınan 4 okul ile beraber Abdullah Erin ve Şanlıurfa İl Milli Eğitim müdürü Şerafettin Turan’ın eğitim hamleleri tüm hızıyla devam ediyor…Ardı ardına gerçekleşen okul açılışları son bir yılda 400 sayısına ulaşırken üniversiteye yerleşim oranı %19’dan %32 bandına ulaştı.
İlaveten Milli Eğitim bünyesinde oluştuğu iddia edilen ihale vurgunları ve benzeri yolsuzlukların kökü kurutularak bütçenin Urfa eğitimine kanalize edilmesi sağlandı.
Yine valimiz Abdullah Erin ve bir takım Urfa sevdalılarının büyük azmi ile Cumhurbaşkanımızın 2019’u Göbeklitepe yılı ilan etmesi ile Urfa da otellerde doluluk %100’lük orana ulaştı ve Urfa nihayet bacasız sanayi denen turizmden pasta almaya başladı!*Var olan otellerimizin fiyat politikalarını gözden geçirerek, bu turist akınını kesmemesi,
*Yeni otel ve turistik tesislerin hızla inşası; şehir içi veya dışı ulaşımın uygun, hızlı ve kabul edilebilir seviyelere çekilmesi,
*Esnaflarımızın fiyat politikalarını turisti kazanmak üzere kurgulaması,
*Gelen turistlerin günlerce kalmalarını sağlayacak güzergâhların derhal belirlenerek bu yönde bir çalışma yapılması,
*Uçak seferlerinin arttırılarak Gaziantep ve Diyarbakır çilesinin sona erdirilmesi,
*Ve pek tabi ki reklamın arttırılarak şehrin hak ettiği gibi tanıtılması şarttır.
‘’ Yandık, bittik ve çiftçilik, hayvancılık tükendi’’ diye haykırdığımız bir süreçte vali Abdullah Erin döneminde Şanlıurfa’nın tarımsal değer anlamında Türkiye 3. olması gözden kaçmaması gereken ciddi bir başarı ve umuttur. Zira tarım ve hayvancılığa dair doğru politikalar şehrin iç dinamiklerini barıştıran Erin’in sağladığı güven ile değer bakımından önceki döneme oranla üç kat artış sağlıyorsa çok daha büyük başarılar kazanılması mümkündür.İŞTE O RAKAMLAR:
ŞANLIURFA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DEĞERİ 2018
Toplam: 12.335.460.000 TL
BİTKİSEL ÜRETİM : 7.959.576.000 TL
CANLI HAYVANLAR: 3.748.823.000 TL
HAYVANSAL ÜRÜNLER: 627.061.000 TL
2018 Tablosu böyle iken 2016 da toplam 7.024.091.00 TL 2017 de 8.949.006.00 TL olarak gerçekleşmiş. Yani Erin dönemi boyunca giderek yükseliş terendinde olan bir değer kazanımı söz konusu.
O halde karamsarlığı, her şeyi devletten bekleme alışkanlığını bir kenara bırakıp şehir olarak kenetlenmeli ve tarım hayvancılık anlamında şehri bu ülkenin başkenti yapacak projelere imza atılmalıdır.
VEYSEL TİPİOĞLU DİYE BİR ADAM VAR ORADA!Yakın bir dostumun anlatırken dahi büyük heyecan duyduğu tek bir olay üzerinden Şanlıurfa Emniyet Müdürü sayın Veysel Tipioğlu’nun ne denli önemli olduğunun belgesiydi…
Suriyeli göçmen bir gencin hiç yere iki Urfalı genci katlettiği şu malum ve hepimizi kahreden olayı hatırlarsınız. İşte olayın anından itibaren bütün şehrin sokaklarında ciddi bir infiale yol açan bu mesele de Vali Erin ve Veysel Tipioğlu’nun insanüstü çabası olmasa telafisi mümkün olmayan çok daha vahim olaylar yaşanacağı muhakkaktı!
İşte bu yüzden Tipioğlu sadece o olaya müdahalesi ile bile devletten aldığı her kuruşu anasının ak sütü gibi helal etmiştir ve Urfa halkı olarak kendisine teşekkür, vefa, minnet borcumuz vardır.
2. O KAYMAKAMLAR!
Yine kısa süre önce bazı ilçelerimizde belediye başkanlarının emir eri olmuş; ilçede yaşadıkları aşkla ve o aşkın uğruna çadır kentlerde yapılan vurgunlar,halkı sömürdüğü iddia edilen kaymakam iddiaları ortalığı sarsarken; başta Viranşehir’in mangal yürekli; devletinin, vatan millet, bayrak ve Hakk’ın, hakikatin aşığı Ömer Dereli olmak üzere; Siverek Kaymakamı Sayın Mustafa Çiftçiler ile Ceylanpınar Kaymakamı Sayın Mehmet Keklik gibi kaymakamların varlığı bu şehrin aydınlık yarınlarının adeta teminatlarıdırlar.
Özellikle Viranşehir Kaymakamı Sayın Dereci DEDAŞ ile girdiği hak hukuk mücadelesi; halkın kalbini kazanan sevgi dolu duruşu ile gerçek bir şans ve ayakta alkışlanacak bir adamdır.
3. MÜDÜRLERİMİZ!
Şanlıurfa’nın geçmiş bürokrasisi ve kurum tarihlerinde koltuklarını keselerinin musluğu haline getirenlerin rezil hikayeleri ile doludur! Ve fakat an itibari Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Şerafettin Turan, OSB Müdürü Sayın Yunus Emre Aksu, İŞKUR müdürümüz Sayın Lezgin Özmen, İl Gençlik ve Spor Müdürümüz, İl Nüfus Müdürümüz, Kültür Ve Turizm müdürümüz gibi işini laiki ile yapan ve çok başarılı kurum müdürlerinin yanı sıra; Mehmet Kaya gibi bu şehir için şans olan STK Başkanının varlığı ayrı bir artıdır…
4. SABRİ KİRİŞÇİ GERÇEĞİ!
Şanlıurfa İl Jandarma Alay Komutanı Sabri Kirişçi’nin şehrin bütün dinamiklerini kucaklayan güler yüzü, samimi duruşunun bu şehre getirdiği artıları kaleme almamak mümkün müdür. İl EMNİYET Müdürümüz Sayın VeyelTipioğlu ile birlikte şehrin huzur şehri olmasında döktükleri alın terlerini görmemek mümkün müdür?
5. Yine şehrimizde özellikle OSB de ardı ardına gerçekleşen devasa yatırımların şehrin sanayisine yönelik artıları göz ardı etmemek gerek. Şahsi fikrim odur ki; bu şehir kısa sürede sanayileşme anlamında dev adımlar atacak ve bunda OSB Müdürümüz Yunus Emre Aksu ile valimiz Erin’in çok büyük katkıları olacaktır.
Burada bizlere düşen bu artılara bir çentik daha katacak birlik beraberlik ile vizyonel projelerin çoğalmasına katkıda bulunmak; dedikodu ve belden aşağı algı operasyonlarını bir kenara kouarak ortak paydamız olan Urfa’nın gelişmesi için çalışmak olmalıdır.
UYANDI KARACADAĞ!
‘’O inkârcılar ki Kuran-ı duydukları zaman; seni devireceklermiş gibi bakar! Şüphe yok ki; o bir delidir’’ derler… Ayeti bana sizin mahallenizin size bakışını çağrıştırıyor Ekrem Bey!Buna rağmen KHK Mağdurlarının hukuksal haklarını dile getirmek…
(Bir okurum)
Zanımca okurum mahalle vurgusu ile Ak Partiye vurgu yapmakta! Ve sanırım bu yargısının temeli benim son zamanlarda üyesi olmadığım halde memleketim, ülkem için Ak Partinin iç muhalefetini harekete geçirerek şakşakçılıktan kurtulmak sureti ile doğru yolu gösterme çabam oluşturuyor…
Bakınız; benim doğduğum topraklar Karacadağ’ın dumanlı etekleridir ve benim tek mahallem vicdan, merhamet, haksızlığa başkaldıran bir duruş, adalet, barış ve sevgidir ve aşkın mahallesidir…
Görüyorum ki; başta Siverek ve Ceylanpınar olmak üzere ülkenin ve dâhil dünyanın dört bir yanına yayılmış kalabalık nüfusu ile çoğunluğunu Kejan ve Tırkanların oluşturduğu Karacadağlı’ların son zamanlarda son zamanlarda iyice kenetlenmesi birilerini ziyadesiyle rahatsız etmiş!
Belki nezaketlerinden, çokça birilerinin kasti ötekileştirme operasyonları yüzünden ve belki de kendi iç dinamiklerini, güçlerini unuttukları için on yıllardır derin bir uykuya dalan KARACADAĞ Ailesi uyanmıştır artık…
Israr ve kasten Siverek’e hapsedilmek istenen oysa aslında bütün bölgede ciddi karşılığı olan M. Kasım Gülpınar’ın siyasi liderliği ve çizgisinde kenetlenen Karacadağlı’lar tıpkı Gülpınar’ın merhametine, vizyonuna, bilgi birikimi ile tertemiz geçmişine büyük saygı duyan diğer büyük aileler, tıpkı Samsat, Hilvan, Viranşehir, Ceylanpınar, Eyyübiye, Bozova, Diyarbakır gibi tercihini yapmış ve bu büyük değerimizin etrafında kenetlenme dersi vermiştir.
Bu vesile ile kısa bir süre önce Hakk’ın rahmetine kavuşan benim de mensubu olduğum Kejan Aşireti (Ailesinin) gerçek ağası Mahmut Atilla’yı rahmetle, minnet ve şükranla anıyor; merhuma Allah’tan rahmet, ailesi ve aşiretime baş sağlığı ile sabırlar diliyorum.
Görüyorum ki; Karacadağ’ın Kejanlısından olan Ekrem Arpak’ın boyun eğmeyen asi tavrı, haksızlığa, kirlenmişliğe, rüşvete, tefeciliğe, ihale vurgunlarına ve zulme karşı duruşu da birilerini ciddi mana da rahatsız etmiş!
Vallahi kimse kusura bakmasın! Bu duruşumuz ile çevreye verdiğimiz zarardan dolayı da özür dilemeyecek hatta mutlu olduğumu söylemek isterim…
Evet, Karacadağlılar bütün bileşenleri ile tek yürek olmuştur. Siverek de, Ceylanpınar da gösterdikleri birliktelik takdire şayandır. Özellikle Ceylanpınar da M. Kasım Gülpınar’ı bağrına basan binler dillere destan bir mitinge imza atmış ve artık var olduklarını, kolay pes etmeyeceklerini, tek yürek olduklarını bir kez daha haykırmışlardır.
Doğrudur, Mehmet Kıran benim kanaat önderim, amcam, büyüğümdür ve gür bıyıklarına bulanan tütün kokusu dahi birçok art niyetli, çapsız ismin kokuşmuş çıkar ilişkilerinden çok daha onurlu ve güzel kokmaktadır. Doğrudur, biz tek yüreğiz ve kimseye de eyvallahımız yoktur…
GÜLPINAR BU ŞEHRİN YEGÂNE UMUDUDUR!
Bakınız iki yılı aşkındır haykırıyorum: Mezopotamya’nın son asilzadesi, aristokratı; Kürt halkının son siyasetteki âlimi ve yüz akı olan M.Kasım Gülpınar bu şehrin hatta bölgenin siyaseten son umududur…
Yerel seçimde kendi partisine kazandırdıkları ve etkinliği ortada olan Gülpınar vizyonu, bilgi birikimi, merhameti, vicdanı ile mutlak şekilde kabine de yer almalı ve bağlamda bütün şehir, bölge tek yürek bunu haykırmalıdır…
ŞU GARİBAN MUSTAFA’NIN ETTİKLERİNE BAK!
Cumhurbaşkanımızın yeğeni, benim ağabeyim, amcam Ahmet Erdoğan'ı şükürler olsun memleketime yaraşır şekilde ağırlayarak yine Memleketime yaraşır uğurladığımız son üç gün ile beraber hayatımın son 13 ayını Urfa, Ankara, Kayseri, Kocaeli, Trabzon, onlarca ilçe ve yüze yakın köy de geçirdim!
Salt Cumhurbaşkanımızın yeğeni olması ile değil elbette: Saygın kişiliği, engin tecrübesi, hayata bakış açısı, bitmeyen nezaketi ve insan sevgisinden büyük feyz aldığım Ahmet Erdoğan gibi bir büyüğümü ağırlamak ayrı bir mutluluktur benim için. En bizim kadar Urfa sevdalısı olan Ahmet Amca varlığı ile şeref verdiler.
ŞU GARİBAN MUSTAFA'YA BAKIN!
Değerli misafirlerimiz ile beraber yaptığımız onlarca hayırlı olsun ve dost ziyaretlerinden birisi de Hz. Eyyüp Nebi türbesi idi.
Şanlıurfa'nın BŞ statüsüne geçmesi ile belde belediyesi düşen Eyyüp Nebi ziyareti her bağlamda unutulmaz güzellikte ve gelecekte dostluğa, vefaya, kardeşliğe, misafirperverliğe dair unutulmaz anılar biriktirdiğimiz ziyaret oldu.
Eski belde belediye başkanımız, BŞ Koordinatörü Mustafa Çiftçi ise yaptıkları, emekleri, duruşu, samimiyeti, ev sahipliği ile ayrılırken kalpten gelen alkışlarımızı aldı, yüreklerimizin başköşesine oturdu. Nasıl olmasın ki?
Viranşehir eski belediye yönetiminin araçlarına, imkânlarına el koyduğu ve buranın üzerine koymayı ne varsa aldığı zorlu bir süreci tek başına yöneten; sökmediği belediye tabelasının altında tamamı kendi imkânları, şahsi mücadelesi ile adeta beldeyi tek başına ayakta tutan Mustafa Çiftçi başkanı takdir etmemek mümkün değil.
Dile kolay, geçmiş BŞ veya ilçe belediyelerinin zırnık bir hizmet getirmediği Eyyüp Nebi ve Hz. Eyyüp Nebi Hazretleri türbesinin atıl durumdan kurtulmasını sağlamak...
Sadece ülkemiz için değil; İslam Âlemi için çok özel bir yere sahip olan Hz. Eyyüp Nebi Türbesine; şifalı sulara, harika bir doğaya sahip olan Eyyüp Nebi Şanlıurfa ve hatta ülkenin sayılı turizm gelir kalemi olacak iken Mustafa başkan da olmasa bütünü ile yok olup gidecek, yazık!
Yine sadece ülkemizin değil; dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerin akın akın geldiği Eyyüp Nebi'nin yok olması için ne varsa yapılmış!
Bakınız; uzak diyarlardan buraya gelmek isteyen yerli ve yabancı turistlere kolaylık sağlayacak tek bir ulaşım aracı yok! Yine geneli itibari ile sağlık sorunu yaşayan ziyaretçilerin belki de birkaç gün daha kalacakları tek bir butik otel bile yok! Halk otobüsü gibi bir ulaşım aracı da yok! Dinlenme tesisi, çevre düzenlemesi yok! Doğrusu hem türbenin hem bütünü ile beldenin içinde bulunduğu bu hal karşısında içim sızladı...
Bir kez daha bunca zenginliğin ortasında bizi mevsimlik işçi olmaya zorlayanları derin bir kızgınlık ile anmadan geçemedim.
İşte bunca yokluk içerisinde Mustafa Çiftçi'nin çabası takdire şayan olduğu gibi; sadece beldesi değil; gelecek de Şanlıurfa inanç turizmine damga vuracak çalışmalar, yatırımlar içinde altın değerinde emek bütünüdür.
Kendi deyimi ile Gariban Mustafa Çiftçi bütün imkânsızlıklar içerisinde harika işlere imza atmış, alkışlıyorum...
MUHTEŞEM BİR YATIRIM MÜJDESİ!
Ziyaretin sonunda yüreğimizi ferahlatan ise yine Valimiz Abdullah Erin'in yeni yatırım müjdesi oldu...
Camii, dinlenme tesisleri, butik oteller, cafeler, özel duş ve ibadethane alanları ve çevre düzenlemesini kapsayan ve toplam bedeli 10 milyon olan külliye projesi ihaleye çıktı ve kısa sürede ilk kazma vurulacak...
Şimdi bazen bana "Nedir bu Abdullah Erin sevgisi?" diye soruyorlar ya; DAHA NE YAPSIN?
TEŞEKKÜRLER AHMET ERDOĞAN!
Doğrusu en bizler kadar Urfa aşığı olan ve kudretini engin tecrübesi, vicdanı, hakkaniyetli duruşu, bilgeliği, aşkla bakan gözleri, merhametinden alan Ahmet Erdoğan’ı şehrimde ağırlamaktan büyük şeref duyduğumu ifade etmek isterim.
Cumhurbaşkanımızın yeğeni olan Ahmet Erdoğan’ı şehrimde ağırlamak ve duruşundan feyz almak hayata bakış açımda unutulmaz değişimlere neden oldu…
Her insanın hayatında olması gerektiğine inandığım böyle bir değerimi tanımış olmaktan büyük şeref duydum ve memleketimin tanıtımı, huzuru için ve duruşu için kendisine bütün kalbim ile teşekkür ediyorum.
Not: Kravat tamam da Ahmet Amca; gömlek nerde :))
İyileri ve kötüleri yazdık ya; gelelim çirkinlere: Kurban olduğum Yaratan hiçbir kulunu çirkin yaratmamıştır şüphesiz. Çirkinlik kişinin ruhunun kirlenmesindedir ancak. Bizim çirkinlere ayıracak zamanımız yoktur… Onları vicdanları ile baş başa bırakıyor Allah’a havale ediyorum…
Yorumlar
Kalan Karakter: