Veriler ülkemizde 100 yılda 4,9 ve üzeri 128 depremin yaşandığını ve bu depremlerde 83 bin 818 kişinin yaşamını yitirdiğini söylüyor. Yani ülkemizin 1’nci derecede deprem kuşağında olduğunu bilmeyenimiz kalmadı. Burada asıl sorgulanması gereken neden bilinmesine rağmen gereği yapılmaz ve her depremin ardından sadece nutuk atılır. Toplanan paralar bir dahaki felakette zayiatın en aza indirilmesi için değil de başka alanlarda kullanılır.
6 Şubat 2023’de 9 saat arayla merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7,7 ile 7,6 büyüklüğünde ve asrın felaketi olarak tabir edilen 2 deprem meydana geldi. Söz konusu depremler Kahramanmaraş’ın yanı sıra Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ'ı vurdu. Resmi rakamlara göre 53 bin 537 kişi yaşamını yitirdi, 107 bin 213 kişi yaralandı. Ancak gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğu hâlâ tartışılıyor.
Eskiden yaşanan depremlerde imkanlar sınırlı olsa bile, acılarda ayrışma olmaz, dayanışma elden gelen ne varsa mantığıyla yapılırdı.
Şimdi öyle mi?
Maalesef bu alanda da acıları ayrıştırdık, yardımları ‘Senin’, ‘Benim’ diye yaptık. Acının 2’nci yılında yapılan açıklamalar bunun gösteriyor. Üstelik kapıda İstanbul’da olası bir felaketin senaryolarının konuşulduğu, bilim insanlarının hiçbir uyarısının dikkate alınmadığı bir dönemde…
Geçen hafta Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Diyarbakır’daydı. Prof. Dr. Görür, seyyahlar gibi dolaşarak depremi anlatmaya ve gerekli tedbirlerin alınması için uyarılar yapmaya çalıştığını, ancak yönetici ve medyanın ilgisinin yok denecek kadar az olduğunu söyledi.
Diyarbakır için Doğu Anadolu fayından çok asıl felaket yaratacak fayın, Bitlis-Zagros olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Görür,‘6 Şubat'ta yaşanan deprem tam 5 milyon ton dinamitin aynı anda patlamasına denk bir enerji üretti. 5 milyon ton TNT'yi, dinamiti patlatırsınız açığa çıkan enerjiyi düşünün. Yüzlerce atom bombasına eş değerdir. Yer bilimlerinde bir kaide vardır. İster inanın, ister inanmayın. Eğer bana bir itimadınız varsa, benim tavsiyem inanın. O da şu, bir yerde bir deprem olursa, belirli bir zaman sonra aynı yerde, aynı büyüklükte deprem bir daha olur. Bu kaidedir, kuraldır. Kesin sapmaz’ diyerek önemli uyarıda bulundu.
Prof. Dr. Naci Görür, Diyarbakır’dan birkaç gün sonra olası Marmara Depremi konusunda görüşlerini açıkladı. Prof. Dr. Görür, İstanbul'da 7,5 büyüklüğünde gerçekleşmesi beklenen depremin, 4 milyon insanı ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bırakacağını belirterek, ‘Deprem yaklaşık 2 dakika sürecek. En az 100 bin bina çok ağır hasar alacak. İstanbul depremi ekonominin çökmesi anlamına gelir’ dedi, dedi demesine ama dinleyen mi var. Yine aynı terane…
Ülkemizde yaşanan 3 yıkıcı depremi yaşamış, 1 yıkıcı depremin sonuçlarından etkilenmiş biriyim.
Bunlardan birincisi; 6 Eylül 1975 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yaşanan 6,6 büyüklüğündeki deprem. Bu depremde 2 bin 385 kişi yaşamını yitirdi, 8 bin 149 kişi yaralandı. Ölen ve yaralananlar arasında birçok yakın akrabam da bulunuyordu. O dönem depremden etkilenen bazı akrabalarımı Van’a getirmiştik. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen Lice’de halen yaralar tam olarak sarılmadı, bazı hak sahipleri konutlarına kavuşamadı.
İkincisi; 24 Kasım 1976 tarihinde merkez üssü o dönem Van'ın Muradiye ilçesine bağlı bir belde olan Çaldıran’da meydana geldi. 7,5 Büyüklüğündeki depremde, 3 bin 840 kişi öldü, 9 bin 232 bina hasar gördü. 2 bin kilometrekarelik bir alandaki konutların yüzde 80'i yıkıldı. Bu deprem sonrasında herkes gibi bizde aylarca dondurucu soğuklara rağmen bahçeye kurduğumuz çadırda yaşadık.
Üçüncüsü; yine Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011’de yaşanan 7,2 ve 5,6 büyüklüğündeki depremler. Bu depremlerde 644 kişi yaşamını yitirdi. Söz konusu depremde, Hürriyet Gazetesi’nde yıllarca birlikte çalıştığım ve üzerimde emeği olan Sebahattin Yılmaz ve Diyarbakır Hürriyet Gazetesi'nden görevli olarak Van’a gelen Cem Emir’i yitirdik. Van'da yaşayan ailemin sıkıntılarını ise birlikte yaşadık.
Dördüncüsü ise; aralarında Diyarbakır’ında bulunduğu ve 11 kenti etkileyen 6 Şubat 2023 depremi oldu. Korkunç bir geceydi. Kentte 21 bina yıkıldı, 411 kişi hayatını kaybetti, 255 kişi ise yaralandı. 7 bin 665 konut ve 255 köy evi yıkıldı veya oturulamaz hale geldi. 5 bin 459 ağır hasarlı binadan 2 bin 738'inin yıkım çalışması tamamlandı. Kentin birçok yerinde depremin izleri görülüyor.
Aradan 2 koca yıl geçti. Eskiden olduğu gibi şimdiki yöneticiler de yine bozuk plak gibi yaraların en kısa sürede sarılacağını söyledi. Kaynak bulunması için ek motorlu taşıtlar vergisinden harçlara, kurumlar vergisi düzenlemesinden akaryakıta özel tüketim vergisi getirilmesine kadar yapılan artışlardan 378 milyar lira toplandı. Bunlara yurtdışı ve yurtiçi yardımlarını da eklediğimiz de büyük bir miktar ortaya çıkıyor.
Peki, bu kadar para nereye gitti?
Sorumlunca cevap yok.
Çok zorlayınca paraların bir bölümünün başka yatırımlara kaydırıldığı söylendi.
14 Mayıs 2023 genel, 31 Mart 2024 yerel seçimlerini düşününce paraların seçim ekonomisine kurban gittiğini görebiliriz.
Madem 1’nci derecede deprem bölgesindeyiz, madem bilim insanları sürekli uyarıyor. Biran önce aklımızı başımıza alıp tüm çekişmeleri bir tarafa bırakarak, en büyük depremleri bile neredeyse hasarsız atlatan ülkeleri örnek almalıyız.
Depremzedeye çadır satmamalıyız.
Yardım kolilerinde siyasi parti logosu kullanmamalıyız.
Koordinasyonu iyi sağlamalıyız.
İmar afları ile birilerine rant sağlamamalıyız.
Yapı rezervlerini iyi değerlendirmeliyiz.
Bilim insanlarının uyarılarını dikkate almalıyız.
Okullarda doğal afetler ve korunma yolları ile ilgili dersler vermeliyiz.
Bunun içinde yurttaşın her yıl dönümünde ‘Unutmadık’, ‘Unutturmayacağız’ paylaşımlarını bir tarafa bırakıp gerçekten baskı unsuru olması lazım.
İşte o zaman görevimizi yapmış olur, gelecek nesillere yaşanabilir bir ülke bırakırız.
Sevgiyle kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: