Dile kolay...

12.000 yıllık bir şehirsin. 
Dünya’nın bilinen en eski mabedinin bulunduğu yersin. 

Üç dinin kitabında geçen, İbrahim Peygamber’in yanında birçok peygamberin doğduğu kutsal bir topraksın. 

On beşten fazla uygarlığa ev sahibi yapmışsın. 

Ticari hayatta çok önemli yere sahip olan Harran gibi bir tarihe sahipsin. 

Edessa (suyu bol anlamına gelen) adı verilen , döneminde en modern antik kenti senin bünyende..

Dünyanın en eski üniversitesi sende kurulmuş...

Bu kadar tarihi bir geçmişe sahip olan Urfa, turistlerin en tercih ettiği iller sıralamasında  komşumuz Gaziantep ve Mardin’in ilk 10’a girdiği sıralamada kendine ne yazık ki yer bulamadı. 

Kültür ve Turizm işlerinden sorumlu olanlar, hangi şehirde yaşadıklarını bilmiyorlar sanırım. Komşularımıza kadar gelen insanlar neden bu ili es geçiyorlar, bunu hiç düşündüler mi? Bu insanları ilimize çekmek için ne gibi dikkat çekici reklam çalışmaları yapacaklarını planladılar mı? Hiç sanmam!
Bulunduğu konumun ciddiyeti hissetmeyen, algılayamayan, ‘Yıldızlı’ torpillere sadece iş imkanı yaratmak adına oraya koyarsan ortaya çıkan resmi de kabul edeceksin. 

Oluşan bu tablo umrunuzda mı? Eminim ki hiç değil! 

Hadi tarihini kullanamadın... 

Komşumuz Antep yemek turizminde harikalar yaratıyorken, biz ne yapıyoruz? Günde 10 kez bir birimize yaptığımız kebapları, çiğ köfteleri Whatsupp’tan atıyor ancak birbirimize gösteriş yapıyor ve hava atıyoruz. 

Turizmi olmayan bir şehir nasıl kalkınabilir ? Yemek turizmi yok, 12.000 yıllık şehirde kültür turizmi yok. 

Elimi hangi tarafa atsam gerçekten çok kötüyüz.

Urfa bir şarkı olsaydı, o şarkının başlangıcı, Sayın Orhan Gencebay’ın yazdığı bu dizelerle başlardı; 

Yazıklar olsun.. Yazıklar Olsun. Kaderin Böylesinde Yazıklar Olsun.. 

Bu da benden...

Cebiniz parayla dolsun..