VASIFLI İŞSİZLER
Yayınlanma :
24.01.2021 19:06
Güncelleme
: 24.01.2021 19:06
Büyük büyük şirketlerden tutun da küçük işletmelere değin liyakatin alaşağı edildiği zamanlar yaşıyoruz. Kamu kurum ve kuruluşları da bundan nasibini almıyor mu dersek haksız bir sitem olmaz. Üstten kimlerin isminizi verdiği, kimlerle kan bağınızın olduğuyla eşdeğer artık alabildiğiniz işler, ücretler… Hal böyle olunca da uzmanlık alanlarınızın işe yaramadığı, Yaşar Kemal’in de dediği gibi demirin tuncuna kaldığımız yerdeyiz. Vasıflı işsizlerin türediği bir coğrafyayız artık. İşverenlerde vasfın ve liyakatin yok edildiği günden beri iştahlı patronlar tıpkı kendileri gibi vasıfsız personeller türetedurdu. Hoş o çokça gördüğümüz ilanların çoğu da vasıfsız personeller üzerine.
İşkur’un 1 kişilik temizlik personeli ilanına 1500 üniversite mezunu gencin başvurduğunu biliyor muydunuz? Umudun bel bağlandığı pamuk ipliğine bakar mısınız… Peki ederinin çok altında ücretlere mesleklerin icra edilişine nereden bakalım. ODTÜ mezunu mühendisin asgari ücret talep edişindeki çaresizlik… Kendini yeterince yetiştiremeyişinden mi? Hepimizin ağzına pelesenk olan iş beğenmeyişinden mi? Ülkenin mühendise ihtiyaç duymayışından mı? Bunlar bir nebze olsun içe su serpme, vicdanlarımızı rahatlatma girişiminden öte cevaplar değil. İyiden iyiye vasıfsızlaştırılan kolluk personeli alımlarına ne demeli? Elinizi çarptığınız her üç kişiden birinin polis/asker edildiği bu sistemin hibesi sonsuz değil ya? Söylemesi ağır gelse de yeri boşalan şehitlerimizin hızla yerinin dolduruluşundan mı bu istihdam alanı?
Rıza ve hevese sıkı sıkıya bağlı bu meslekler sırf kendini sağlama alma güdüsüyle yapılabilir mi? Yapılamadığı için değil mi onca kolluk kuvvetinin sineyi milletten uzaklaştırışı? Elbet baş göz üstüne olanlarımıza selam olsun.
Sözün kısası özün anlamı bu yamalarla bu devran daha ne kadar sürer bilinmez. Ancak bize bir Nazım ümitvarlığı lazım:
Bugün Pazar,
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak,
Bu kadar mavi,
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: