Şu anda gerek Ege’de gerek Doğu Akdeniz’de sıkışmış bir Türkiye var. Bir yandan yanlış dış politika bir yandan yaptırımlarla tehdit edilen Türkiye ne yapmalı ? 

Toplumsal mutabakatı sağlayıp uluslararası güçlere karşı bir bütün olmalıdır. Bunun için de %50 ilk bir kitleyi terörize edip ötekileştirmemek lazım. Yunan halkı bir bütün ayakta. Yunanistan uluslararası gücü halkın vermiş olduğu destekten almaktadır. Marconun Türk milleti hakkında patavatsız sözleri Türk toplumunda büyük bir tepki uyandırmış ve Marcona geri adım attırılmıştır. Uluslararası menfaatlerimiz için gerekiyorsa şeytanla bile görüşülür bizene Sisinin darbeci olmasından. Hafter e karşı Birleşmiş Milletlerin tanıdığı meşru hükümeti tanıyor ve destekliyoruz.  Sisi yi de tüm dünya ve Birleşmiş Milletler tanımaktadır. O zaman Sisi Hükümetini de meşru kabul edip ilişkiler ileri dereceye çıkarılmalıdır. 1979 da İran’da darbe oldu. Hümeyni darbeyle iş başına geldi. Tüm dünya tanıdı. Türkiye de dahil. 1980 de Türkiye’de darbe oldu. Kimse darbeci rejim diye tanımamazlık etmedi. Ve tanıdı.  Darbeye bu kadar karşıysak ki karşı olmamız gerekir ama 1980 Anayasasının halen %50si yürürlüktedir. Bu büyük bir çelişkidir. 

Toplumsal bütünlük ve barış olmazsa dış yatırımcı gelmez yatırımcı istikrara, insan haklarına, adalete ve demokrasiye gelir. Bunları görememiş olmalılar ki mevcut yatırımlarını durdurmuş bir çok para çıkışı Türkiye’den olmuştur. Bu tür yatırımlardan mağdur olduğumuz için istihdam sorunu yaşanmakta ve işsizlik hadsafhaya  ulaşmaktadır. İhracatımızın yükseldiği söylenmekte ama ithalatımızın üç kat arttığı söylenmemektedir. Uluslarası arenada gerek Libya gerek Ege’de başarılı olmamızın toplumsal bütünleşmekten geçtiği bir ortam yaratılmalı demokrasi güçlendirilmeli işte o zaman Türkiye uluslararası alanda elini masaya vurur vurabilir. Çocuklarımızın geleceği olan menfaatlerimiz de bu şekilde korunmuş olur. İç barış sağlanmadan dış politikada başarılı olmamız mümkün değildir.