Bizler âlimin atının ayağından sıçrayan çamurlu kaftanı, sırtına giymeyi şeref sayan bir tarihin varisleri; “İlim Çin’de bile olsa gidip, alınız!” buyruğunun muhatabı bir medeniyetin mensuplarıyız. Bu sorumluluk ile beraber liyakat ile hareket ederek en azından sağlık hususunda Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmeliyiz.

Şiddet mağduru olan, mesleklerini icra ederken şehit düşen sağlık personelimiz başta olmak üzere insanlığın ve Türkiye'nin sağlıklı geleceği için çaba gösteren ve özellikle şu çılgın salgında yitirdiğimiz sağlık çalışanlarını şükranla yad ediyor, her birine Allah'tan rahmet diliyorum.

Vatan söz konusu olduğunda canlarını hiçe sayan kahramanlar farklı zamanlarda, farklı coğrafyalarda bu bayrak , bu vatan için mücadele verdiler. Elinde silahı karda ,kırk derece sıcakta nöbet tutan askerimiz gibi pandemide tulumların içinde biz sıcak evlerimizdeyken koşa koşa nöbete giden emekçinin 14 Mart’nı kutlamak herhalde onlara haklarını teslim etmek gerekir.Hoş ne yapsak haklarını ödeyemeyiz ama en azından devlet üzerine düşeni yapmalı.Covid meslek hastalığı kabul edilmeli , gerekli ücret farkı ödenmeli ,hakları temin edilmeli ...

Halen ülkemizin her ucunda, sınır ötesinde aynı mücadeleyi Mehmetçikle beraber ,dünyanın titrediği pandemide gözünü kırpmadan cansiper çalışan emekçiler  halen daha savaş 
vermeye devam ediyorlar. 14 Mart 1919’un cesur ve direnişçi ruhu ne mutlu ki bizi bugünlere getirdi. Bizler de bu ruh ve Cumhuriyetin ışığında çalışan nesiller yetiştirmeye ve var güçle çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemizin her köşesinde insan hayatının kutsallığı için ödün vermeden sonsuz sabır ve üstün gayret ile çalışan tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu, yolları daima açık olsun...

Sağ olun ,varolun ...