Aylardır Urfa kamuoyunun heyecan ve merakla beklediği Sabahattin Cevheri "Aday olacak mı, olsa hangi partiden yoksa bağımsız mı olacak?" sorularının nihai cevabını almak için basın açıklamasında yerimi aldım.
Toplantı Cevheri'nin Urfa şivesi ile güldüren, ironik şakaları ve daha üç gün önce Ak Parti BŞ adayı Zeynel Abidin BEYAZGÜL'E hayranlık çığlığı atan birkaç gazetecinin yalakalık şovu ile başladı.
MİDEM BULANDI!
Şu meseleyi özellikle belirtmeden geçemeyeceğim.
Elbette yerel ulusal bütün basının ve gazetecilerin şehrin kaderini belirleyecek böyle bir basın açıklamasına ilgi göstermesi kadar doğal bir şey olamaz.
Gazeteci ve basın için adayın partisinin haber metnindeki yerinden başka bir önemi de olmamalı zaten.
Ancak bugün maalesef bazı meslektaşlarımın çizdiği profilden resmen utandım, midem bulandı.
Zira henüz, 3 gün önce Ak Parti il binasında Zeynel Abidin Beyazgül'e hayranlığını haykıran meslektaşımın bu gün de Cevheri'nin yüzüne "Ben siye heyranam, ölümüne seninleyem!" sözlerinden utandım.
Bunun yanında şehirde ve basın camiasında sırtını Ak Partiye dayayarak organize sanayi ve bazı kurumlardan reklam adı altında faturalar kestikleri iddia edilen, Urfa kamuoyunda ağırlığı ve karşılığı olmayan her devrin adamı 2-3 ismin adeta Cevheri'nin resmi basın danışmanları gibi davranması gazetecilik adına ayrı bir utanç tablosuydu.
NECMETTİN CEVHERİ VURGUSU!
Sayın Cevheri'nin toplantısının başından sonuna kadar " Atatürk Barajı, GAP Arena Stadı, Havaalanı" ve daha bir çok hizmeti örnek göstererek Necmettin Cevheri üzerinden yapılan hizmetleri anlatması ve referans göstermesini doğrusu yadırgadım. İsterdim ki vekilliği dönemindeki hizmetlerini sıralamasıydı. Ancak olmadı.
Hadi onu geçtim: İsterdim ki; seçilirse nasıl hizmetlerde bulunacağını anlatsın ama oda olmadı.
Zira 30 yıl öncesinin değil; yarının BŞ Belediye başkan adayının şehrime ne vaadettiğini beklerken "Geçmişte şöyle yaptık, böyle yaptık; Urfa'yı biz yarattık" noktasına gelen örneklemeleri ve Urfa'yı cenaze olarak görüp enkaz edebiyatına girmesi bende büyük bir düş kırıklığına sebep oldu. Zira gözden kaçırdığı 3.5 yıllık belediye başkanlığı dönemine imza atan Nihat Çiftçi'nin kamuoyunda Nihat beyle ilgili yaratılan algının tam tersine Nihat Çiftçi'nin 900 milyon (eski rakamla 900 trilyon) borçla devr aldığı büyükşehir belediyesinin borcunu 200 milyon (eski rakamla 200 trilyon) liraya düşürdüğü bir çok kavşak, tenis dünyası, fuar alanı, yol ve devasa hizmetlere imza atıığını görmezden gelmesiydi
Cevheri'nin kamuoyunu hayal kırıklığına uğratan çelişkileri sadece bununla sınırlı değildi elbette...
Mesele "Ben çatı adayı değilim! dedi ısrarla ama hangi partiden aday olduğunu da söylemedi!
Çatı adayı mısınız; hayır!
Bağımsız mısınız; hayır!
Saadet Partisi mi; hayır?
HDP mi; hayır!
CHP mi; hayır!
İyi de ne sayın Cevheri ne? Varsa yoksa bütün Urfalı'ların adayı!
Açıkçası ben Cevheri'nin bu duruşu ile hala Ak Partiden davet beklediği fikrine vardım!
Bence Cevheri bu basın açıklaması ile Ak Partiye " Ben bütün Urfalı'ların istediği adayım, en doğru isim benim, bana gelin!" mesajı göndermiştir.
Değil de yanılıyorsam o halde Cevheri neden tarafını ve nerede duracağını ifade etmedi?
ENKAZ EDEBİYATI!
Cevheri'nin "cenaze çok ağır!" tabiri ile ifade ettiği Şanlıurfa vurgusundan hemen sonra enkaz edebiyatı yapması siyaseten alışkın olduğumuz bir tavır elbette ama kendisine sorduğum;
"O yok, bu yok! Bizim de bildiğimiz bütün yokları ve sıkıntıları anlattınız. Peki yokları var etme ve sorunları giderme noktasında ne gibi projeleriniz var? Urfa halkı neden Cevheri desin?
Sorularıma verdiği " Ben proje uzmanı değilim. Ben de proje yok; halkın çöpünü toplacağım, lüks makam aracına binmeyeceğim!" cevabı şaşırtıcı, hayal kırıklığydı benim için.
Zira lüks makam aracına binmeyerek tasarruf sağlayacağını düşünen BŞ Belediye başkan adayının devasa sorunları tutmayacağını ifade ettiği birkaç koruma maaşı, gazetecilere vermeyeceğini ifade ettiği su paraları ve makam aracının yakıtı ile çözeceğini savunması inanılır gibi değildi.
NARKOZ ALTINDASINIZ!
Cevheri'nin asık yüzünü siyaseten dezavantaj olarak gördüğünü en az on kez vurgulaması sonrasın isim vermeden Fakıbaba eleştirisi de ilginçti...
Bir gazetecinin "Ama Fakıbaba'yı siz getirdiniz!" söylemine "Ben altı ayda narkozdan kurtuldum ama siz 15 yıldır narkozlanmış, çıkamamışsınız!" demesi enteresandı.
Enteresanlıkları bununla sınırlı değildi toplantısının tabi.
"Ben seçilmezsem Ankara'ya döner, rahat hayatımı yaşarım! Nasıl olsa paket sağlam, her şeyim var" söylemini "Urfa bana muhtaç ben Urfa'ya değil! Veya siz düşünün!" mesajından başka bir şey değildi.
BEN PAKET DEĞİLİM!
Sayın Cevheri'nin "Zeynel Abidin de bizim kardeşimizdir, seçimi kasmanın, burada olmayanların ismini zikretmenin anlamı yok" söylemi ne kadar şık ve nazik bir davranış biçimi ise; fotoğraf ve görüntü almak yani meslekleri icabı görevlerini ifa eden biz basına sürekli "Sizi paketlememi istiyorsunuz galiba!" demesi; "Gazeteciler belediyeye gelirken sularını dahi getirsin çünkü size bir şey vermeyeceğim!" tutumu o kadar kaba ve itici bir tutumdu.
Şahsen paket olmadığım ve Cevheri'den bana su parasını vermesini bekle mediğim için orada toplantıyı terk etmek durumunda kaldım.
Velhasıl beklentilerden uzak ve tamamen hayal kırıklığı yaratan açıklamadan aklımda kalanlar "Şanlıurfa'ya hiç bir şey vaadetmeyen, hangi partiden aday olacağı belli olmayan; Cevheri soyadının saygımlığı ile Ak Partiye " Beni neden görmediniz ama şimdi görürseniz de hazırım!" mesajı veren bir garip basın açıklamasının garip adaylık açıklaması izledik.
Allah'ı var: Cevheri'nin şatafattan uzak, nezaketli, ilgi ve alakaları güzeldi.
Güzel olmayan mesela her fırsatta Ak Parti hayranlığını ifade eden gazeteci Hanımefendinin gösterdiği Cevheri hayranlığı misali birkaç fırfırok gazetecinin tadını kaçırdığı yalakalık şovu ve bir türlü net olamayan bir duruştu...
Gazetecilere "Sizlerden destek bekliyorum ama oylarınızı istemiyorum! diyen Cevheri'nin sözlerinden net bir şey anlayan, cımbızla Urfa'nın geleceğine dair tek bir umut çekebilen biri varsa veriye gelsin...
Velhasıl çok şey söylemesi, ortalığı ayağa kaldırması beklenen Cevheri hiç bir şey söylemediği basın toplantısı ile beni şaşırttı.
Konuşmalarının satır başları ise şöyleydi.
*Gölet yapacağım.
*Asla geri adım atmayacağım.
*Urfa'ya gelmiş bütün hizmetleri Cevheri'ler getirmiştir.
*Urfaspor yeniden canlanacak.
*Ben orkestra şefiyim!
*(Ak Partiye yönelik) Eskiden birlikte megri megri türküleri söylediğimiz HDP şimdi mi sorun oldu. O zaman kapatın!
Bu arada sayın Cevheri orkestrasının saz arkadaşlarını ve çalacakları enstrümanları belirlemeden sahneye çıkmış şef gibi kaldı farkında değildi.
Not: Cevheri'nin basın toplantısı sonrası kendimi öyle ezgin öyle kötü, öyle çaresiz zavallı hissettim ki!
Zira sayın Cevheri öyle bir geçmiş döktü ki; dersin 2 milyonluk Urfa Cevheri olmasa medeniyeti görmeyecek!
Konuşmayı, nefes almayı, yemek yemeyi dahi bize öğretmişler!
Lo lo!
Keşke yazılı bir basın açıklaması ile "Ak Parti ben hala bekliyorum; kararımı ona göre vereceğim!" deseydi daha iyi olurdu. Zira tasarruf dedi ama bu toplantı boş bir masraf oldu ;)
Kendisine başarılar diliyor; başta memleketime, şahsına, ailesine hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Ve ben bir Urfalı olarak hiç bir siyasetçinin elindeki simit, altındaki araba, kaç koruma ile dolaşacağını değil; şehrime ne vereceğini duymak, bilmek istiyorum.
Bu bağlamda Cevheri'den hiç bir şey duymadım.
Yorumlar
Kalan Karakter: