DEDAŞ Zulümü ve Urfa Gerçekleri
Yayınlanma :
11.05.2019 07:31
Güncelleme
: 11.05.2019 15:29
Aptallık diyorum çünkü bu memleketten bir cacık çıkmayacak arkadaş!
Aptallık diyorum çünkü gördüm ki; dürüst olmanın, Hakk'ın, hukukun, adaletin, masum ve mazlumun yanında durmanın değeri yok!
Aptallık diyorum çünkü gördüm ki; sırtına gül şeklinde hançeri ilk saplayan uğruna mücadele ettiklerindir!
Aptallık diyorum çünkü basını, siyaseti, bürokrasisi, ticareti ve dahi komşuluğu, dostluğu, vefası, emeği bitmiş tükenmiş can çekişen bir Urfa için mücadele etmenin zırnık anlamı da değeri de yok!
Aptallık diyorum çünkü bu şehirde şerefin ile herhangi bir meslekte ekmek kazanma şansı kalmamış!
Yalakası olacaksın bazı siyasilerin veya bürokratların!
Hırsız olacaksın veya hırsızı aklayan!
Pis derece dedikoducu olacaksın!
Mesela gazeteciyim değil mi; ya bakana sırtını dayayacaksın ya milletvekiline, belediye başkanına yoksa ne yazdığının önemi yok!
Gazetecilik adı altında masum fakir fukaraları "Sana iş bulacağım!" diye yatağa atacaksın veya taciz edeceksin!
Sırtını iktidar partisine dayayıp kurum ve kuruluşlardan bolca fatura karşılığı para kazanacak; evlatlarını, yeğenlerini, bilimum akrabalarını işe aldıracaksın!
Mesela nazın geçecek, silah ruhsatı aldıracak; her ruhsattan beşer onar bin kazanacaksın!
Felaket derece de el pençe duracak, falanca milletvekili sohbetinin ses kaydı ile kurumlardan imtiyazlar alacaksın!
Bak, Vali beni seviyor diye fatura kesip bedevadan geçineceksin!
Birbirine düşman siyasilerin ikisine de yalakalık yapıp ikisinden de para koparacaksın!
Size en az üç gazeteci sayarım ki; dost oldukları bakan veya milletvekilinin ses kaydı ile fatura kestirip para kazanan...
Hal böyle iken arkadaş benimkisi aptallık değil de nedir?
Çünkü bunların çoğunu makale diye yazar, silerim!
Çevre, saygınlık, edebiyat, bilgi birikim mi; serçe parmağıma dolar, satır diye karalarım!
Sonuç mu; bu kekeler kral ben gibilerin hakları gasp edilir!
Tabi hal böyle diye tacizci, hırsız veya hırsız yalayıcısı, siyasetçilerin ses kaydı ile sömürücü olacak halimiz yok...
Hali olanı da, bu hale prim tanıyanı da Allah af etmesin ne diyeyim...
DEDAŞ ZULMÜ ve O ADAM!
Dedim ya; aptal gibi çoluk çocuğu bırakıp memleket diye geldik!
Gelişimin 9. günü. Sokağın birinde öylesine yürürken altmışlı yaşlarda bir adam "Nedir bütün dünyanın gamını yüklenmiş gibi yaz yaz; yorulmadın mı?" diyerek dikildi karşıma!
Şaşırdığımı anlayınca durdu bir baba şefkati ile sarıldı ve "Ama be evlat; biz senden razıyız, Allah da razı olsun. Rica ediyorum yazmayı bırakma!" dedikten sonra adını söylemeden çekip gitti!
Düşündüm sonrasında: Sahi yahu; yaz yaz nereye kadar?
Bakın; arada bir lütfen "Falanca yerde elektrik kesintisi var!" dışında ben kadar DEDAŞ zulmüne karşı direnen kaç gazeteci var?
Bırakın onu; dokunulmazlık zırhına ve iktidara rağmen kaç vekil kaç siyasetçi DEDAŞ'ın "Ek Tüketim" adı altında bu bölgenin fakir fukarasını "Kaçak Elektrik" hırsızlığı ile damgalayıp sömürdüğünü söyleye bildi?
Yahu alenen yazdım!
Yahu rakam rakam anlattık iddia edilen vurgunları!
Düşünsenize; siz 90 liranın altında enerji tükettiyseniz direk kaçak elektrik kullanan hırsız olarak hem ceza ödüyor hem de otomatik olarak 222 lira ödüyorsunuz el insaf!
Düşünsenize lütfen; DEDAŞ yasal olarak bir yılda yapması gereken kesintiyi bir ayda yapıyor ama Viranşehir kaymakamı o yiğit adam dışında kimseden çıt yok!
Düşünsenize "37 milyon ödemesi gerekirken 137 milyon ödedi Urfa halkı!" diyor bir DEDAŞ sayaç okuma şefi ama benden başka yazan yok!
Düşünsenize; DEDAŞ halkı otomatik faturaya mahkum etmiş ama kontrol eden yok, hesap soran yok!
DEDAŞ yüzünden çiftçi perişan, esnaf perişan ama gık diyen yok!
Deyince kızıyorlar arkadaş. Bakınız; elbette her gazetenin, TV kanalının reklam karşılığında hak ettiği parayı alma hakkı vardır.
Elbette DEDAŞ kurum olarak reklam verecek ulusal ve yerel basına ama fatura karşılığında bu sömürüye kör bakmak hangi basın etiğine, hangi inanca, hangi ideolojiye, hangi vicdana, hangi hukuka, hangi insanlık değer yargısına sığar?
Yahu bakın ben oruç tutmuyorum! Beni bununla eleştirmiş ya bazı itler: Ulan benim yerime cehenneme sen mi gideceksin be hey hırsızı, tefeciyi, vurguncuyu, rüşvetçiyi öve öve bitiremeyen ve üç kuruşluk abonelik yüzünden DEDAŞ zulmüne kör bakan terbiyesiz?
Beni bırak arkadaş; bu gariban insanlardan da mı utanmıyorsunuz?
Sahura kalkarken kendinizden de mi utanmıyorsunuz?
Hadi fani dünyayı geçtim, hepsini kandıra bilirsiniz de; Allah'tan korkar, utanır insan be...
Beyler; benim sitem, gazetem veya fatura kesecek işim yok!
Bir de utanmadan beni "Sanatçı Görünümlü Faturacı" diye itham edeceksiniz öyle mi?
Buyurun fatura ile satılmış vicdan muhasebesine efendiler!
Bakalım kimin kalemi kaç kuruşa satılık hadi.
Bakalım kim kaç fatura kesmiş zulme, hırsızlığa, tefeciliğe, ayıba, utanmazlığa, vurguna ve dahi fakir fukanın ırzına göz diken benamuslara?
Sizi kestiğiniz kirli faturalara boğarım efendiler!
AK PARTİ ŞANLIURFA VE YEREL BASIN!
Beyler; bu yerel seçimde kuruş almayı bırakın; istemeye cesaret edemedikleri (Ki Sayın Cevheri basına kuruş ödemeyeceğini aslanlar gibi söyledi!) Cehveri'ye övgüler yağdıran; her gün Zeynel Abidin Beyazgül'ü yerden yere vuran ve dahi esnafı, sokakları gezip Cevheri kazandı diyerek algı operasyonları yapan basına tonla para ödedi Ak Parti Şanlıurfa SKM!
Benim aldığım ise 15.000!
Ahin Güneş ile birlikte Cevheri'yi eleştiren iki isimden biri olarak "Zeynel kaybediyor!" başlığı atan isimle resmiyette aynı rakam yani!
Gayri resmi ise o gazetecilere tonla para ödendi!
Yetmedi bir yerlere atandılar!
Yetmedi zaten Ak Parti belediyelerinden yıllardır abonelik adı altında yüz milyarlarca lira kazandılar!
Yetmedi çalışanları Ak Parti belediyelerinde zaten maaşlı!
Oturdum düşündüm; arkadaş kendi prensiplerimi, hayat görüşümü çiğneyip ben bu adaylara neden emek verdim yahu?
Sürekli haksızlığa uğramak için mi?
Kirlenmiş bir düzen daha beter devam etsin diye mi?
68 gün sokak sokak, mahalle mahalle ve bazı adayların, siyasilerin kıçının dahi yemediği köy köy neye koştum?
Boş versenize arkadaş... Dedim ya; değer görmek için benim başta BŞ olmak üzere bütün Ak Parti adaylarına savaş açmam gerekiyormuş veya bazılarının pisliklerini savunmam!
Bazılarına Ankara "Aman Ekrem abi üstüm çizildi yardım et" dedikleri iken şimdi vefazılığın rezil hallerinde surat asar oldular, vay vay vay...
Lav yazdırmayın bana sokağa çıkamaz birileri!
Yengeler rüyama tekrar girse bile uykusuz kalırsınız tepe mi atırmayın!
BEYAZGÜL GERÇEĞİ!
Zeynel Abidin Beyazgül benim için sadece BŞ adayı değildi. Şimdi de BŞ Belediye Başkanı olduğu için değer verdiğim olmadığı gibi...
Kendisi için alın teri dediğinizin dik alasını döktüm hem bu seçimde hem geçmişte ki helali hoş olsun.
Zira başta Müslüm Beyazgül olmak üzere o ailenin temizliğine inandığımız için...
Verdiğim mücadelenin her adımını ve bunun bana madden manen nelere mal olduğunu yazarsam günler sürer, Allah biliyor...
Sonuç mu; Zeynel Abi gelir gelmez ŞUSKİ Genel Müdürlüğüne bir öğretmen atadı!
Hangi öğretmeni; Celalettin Güvenç'in okulda bulup piyango ikramiyesi gibi genel sekreter yardımcısı yaptığı adamı!
Hangi öğretmeni; cümle alemin Nihat Çiftçi'nin altını oyan adam diye bildiği adamı!
Ne yaptı Zeynel Ağabey; hem aday adaylığı sürecinde hem seçimde kendisine ihanet eden kim varsa yakınlarını ödüllendirmeye devam ediyor!
Atamalara bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız...
Peki Zeynel Ağabey; nerde kaldı senin vefan?
Nerede kaldı birbirimize ta bir yıl önce verdiğimiz hak, hukuk, kardeşlik sözü?
O odadan BŞ belediye başkanı çıktı Zeynel abi; sözüm gerçek oldu ya gerisi?
Şimdi birileri buradan aha Ekrem Arpak makam veya para bekliyor gibi ahlaksızca fikir üretecek biliyorum ama hiç heveslenmeyin zira Zeynel Ağabey ne demek istediğimi biliyor o bana yeter!
Ve yere batsın bu BŞ belediyesinden bana gelecek her makam be; kabul eden namerttir...
Kaldı ki; ne emeği ya ne vefası efendiler?
Ekrem Arpak beyaz Urfalı değil!
Ekrem Arpak yalaka değil!
Ekrem Arpak para ile satın alınacak adam da değil!
Peki nasıl olur da BŞ de anasının ak sütü gibi helal olan hakkını önceki Belediye Başkanı Nihat Çiftçi de vermez, Zeynel Abidin Beyazgül de!
Ekrem Arpak Siverekli!
Ha, bir de Ekrem Arpak Kasım Gülpınar'cı ya; işte birilerine fena batar bu!
Batmazsa adam değilsiniz.
Ulan aç açıkta kalsam bile M.Kasım Gülpınar'ın haram tırnağını size değişen Ekrem Arpak namerttir!
GAME OVER EFENDİLER!
Pardon ya; daha doğru düzgün Türkçe konuşamayan adamlara İngilizce başlık atıyor; 5 - 6 dil bilen ve siyasi veya özel hayatında tek bir şaibesi olmayan, bilgi birikimi, merhameti, vizyonu ile bu şehrin siyasetini cebinden çıkaracak M.Kasım Gülpınar'ı anlatmaya çalışıyorum!
Aptallık benim yahu! De ki kimin umrunda bütün bunlar?
Varsa yoksa katakulli yapacak siyasetçi!
M.Kasım GÜLPINAR MESELESİ!
Evet, her yönü ile M.Kasım Gülpınar bu şehre on gömlek fazla efendiler...
Bu omurgasız siyaset anlayışına, bu yozlaşmış, kirlenmiş vıcık vıcık kirli ilişkilere çok fazla bir adam...
Şimdi böyle yazıyorum ya; bazı haysiyetsizler benim kendisinden madden, manen yüklüce destek aldığımı iddia etmişler!
Kendisine sesleniyorum; ey M. Kasım Gülpınar; sen ki vicdan sahibi ve bu toprakların artık unutmaya yüz tutacağı kadar dürüst bir adamsın...
Sen ki Mezopotamyanın ve Kürt halkının ve bölgenin son aristokratı son asilzadelerinden birisin; günahım boynuna çık de ki; Ekrem Arpak bir gün olsun benden nemalandı!
De ki; benim adımı, gücümü kullanarak kendisine ya da bir yakınına iş buldu, imtiyaz sağladı.
Çık de ki; tek bir satırına ben müdahale ettim, hadi.
Efendiler; Ekrem Arpak kalemi, şerefi, duruşu ile var...
Kasım Bey dahil kimsenin adamı, paralı kalemşörü olmadım kimsenin haddine de değil beni böyle kullanmak...
Kaldı ki; M.Kasım Gülpınar birileri gibi para ile haber, reklam yaptırmak gibi zavallı şeylere tenezül etmez, edenler gibi gocunacak kırlenmişliği yok ki şükürler olsun...
Elbette bir gazetecinin sevgisini satın almadan kazanmak nedir bilmeyenler bu şehrin en etkin gazetecisi Ekrem Arpak'ın Gülpınar'a saygısını da sevgisini de anlamazlar...
Ha, bu sevginin bana kazandırdığını itiraf edeyim efendiler;
1- Konserlerimi iptal etti bazı onursuzlar!
2- Kitabımı engelledi birileri!
3- Bu seçimin en etkili gazetecisi iken hakkımı yediler!
Efendiler, bilmenizi isterim ki; M.Kasım Gülpınar'ı sevmenin, değer vermenin ve yolunda gitmenin getirisi sadece doğru yolda olduğunu bilmenin huzuru; memleketin umuduna koşmanın, Hakk'ın, haklının, merhametin, Allah dostu bir alimin izinde olmanın; alın teri ile ekmeğini kazanmanın güzelliğidir.
Ve eğer bunu gazeteci olarak yapıyorsanız birileri sizin ekmeğiniz ile oynar böyle olduğunuz için!
Oynayan şerefsiz çok oldu ki isim isim yazarım rezil olurlar!
STK MESELESİ!
Yahu yazınca Ekrem Arpak sivri yazıyor diyorlar!
Sendika, esnaf ve ticaret odaları, dernekler derken sanırım yüzlerce STK'sı olan bir şehirdir Urfa...
Sayısı bir avucu geçmeyecek olanlar hariç Allah için hangi STK DEDAŞ zulmüne karşı direndi?
Kaçı çıkıp Suriyeli göçmenlerin artık bu şehrin Kamburu olduğunu dile getirdi!
Kaçı çıkıp siyasileri eleştire bildi?
Kaçı işsziliğe meydan okudu?
Kaçı tefeciliğe, rüşvete, liyakat yoksunu bazı siyasilere, saçma sapan atamalara, vurgunlara karşı yürüdü?
Kaçının çıkıp "Urfa terör şehri değil kardeşim; iktidarın kalesi olan bu şehrin eğitimi, turizmi, tarımı, hayvancılığı neden bu halde?" diye sora bildi?
Kaç STK başkanından duydunuz TİGEM Genel Müdüresinin veya Tarım Bakanının Urfa tarım ve hayvancılığını bitiren, Urfalı bürokrat kıyımı yapan uygulamaların?
Kaç STK bu şehrin sağlık alanında rezil bir halde olduğunu haykırdı?
Kaç STK başkanı binlerce masum insanın fetöcüler tarafında KHK ile işinden, aşından olmasına isyan etti?
Kaç STK beytülmal hırsızlarına isyan etti?
Kaç STK kaç yoksul öğrenciye burs veriyor?
Kaç STK nasıl bir eser bıraktı bu şehre?
Mesela kaç eğitim yuvası kazandırdılar?
Kaç hastane, kaç tedavi ve tanı merkezine ön ayak oldular?
Kaç doktor, kaç öğretmen, kaç yatak sayısı veya derslik kazandırdılar?
Ben diyeyim; çoğunun ilk hedefi ya o koltuklar üzerinden siyasete girmek ya ihale almak yada siyasilerden imtiyaz!
Şükürler olsun ki bu konuda tek bir STK çıkıp; Ekrem Arpak'a fatura karşılığı ödeme yaptık veya istedi de vermedik diye bize saldırıyor diyemez...
Diyene hodri meydan!
VALİ Abdullah ERİN MESELESİ!
Efendiler; Sayın valimizi Urfa'dan veya sanıldığı gibi herhangi bir siyasetçinin aracılığı ile tanımadım ben...
Sanırım Adıyaman da en son görüştüğümüzde kendisine en büyük kötülüğü yapıp "İnşallah memleketime vali olursun" bedduasını ettiğim için de ağır suçluyum!
Evet, gelelim Vali Erin'e olan inancım ve sevgime...
Efendiler; bu adam ehli Müslüman ve devletine ve vatandaşına ve Hakk'a, hukuka, adalete, merhamete, vicdana aşık bir adam...
Efendiler; Abdullah Erin'in şehrin eğitimi başta olmak üzere verdiği hizmetlerin toplamı bazı hizmetlerin Cumhuriyet tarihine denk gelir!
Efendiler; Abdullah Erin dediğimiz adamın iki kapısı açık, alnı ak, başı dik onurlu adamdır...
Birilerinin aylardır Urfa'dan göndermek için resmen her türlü ayak oyununu yaptığı zamanlarda kendisi için alın teri dökmekten şeref duyduğum dağ gibi adamdır Abdullah Erin...
Devletin şefkatli elleri ile hemşehrilerimin acılarına, umutlarına dokunan vali değil benim için sadece; ağabeydir, candır, bu şehrin onur dağıdır ama Gülpınar gibi Erin'i sevmenin Ekrem Arpak gibiler için tek artısı hak gaspıdır, alın terinin çalınmasıdır ve onunda bunu izleme sidir!
Çünkü benim böyle güzel adamlara olan inancımın kirlenmiş beklentileri yoktur...
Erin'e art niyetle uzanan dilleri koparacak, eli kıracak kalemim de bilgi birikimim şükür gücüm de vardır.
Ama Valim Erin'e de hodri meydan diyor ve soruyorum: Bu şehrin tanıtımına benim kadar katkı veren kaç kişi vardır Valim?
Peki, sayenizde kaç akrabam işe girdi?
Kaç silah ruhsatı istedim mesela?
Valilikten kaç etkinlik aldım?
Sizin adınızla kaç kurumdan fatura karşılığı para kazandım?
Şahsi veya devletin kaç kuruşunu dilendim sizden veya bekledim, talep ettim?
Valim; bu şehrin masum çocuklarına doğru bilgiler, özgüven aşılamak için aylarımı alan yüzlerce sayfalık kitabımın önerisi sizden ve milli eğitimden; telif ve baskı bütçe sözü dönemin BŞ belediye başkanından gelirken ve ben o kitabın editörlüğü, resmi onay komisyon süreci için on binlerce lira harca dığım halde kaç kuruş hakkımı verdiler, verdirttiniz?
Göbeklitepe dediğiniz birilerince "Günah Tepesi" ilan edilmişken: Ulusal ve uluslararası reklamını yapan tek sanatçınız olarak nasıl bir tanıtım desteği aldım?
BU ŞEHİRDE MESELE BUDUR!
Velhasıl son gelişim de gördüm ki; bu şehir de adam olmayacaksınız?
Ya dansöz olacaksın!
Ya yalaka!
Ya şantajcı!
Ya korkak ayakçı!
Ya sömürü alkışlayanı!
Ya da kimliğini, dilini satacak; zulme dilini, ruhunu şeytana satan olacaksın!
Yoksa ilk önce sevdiklerine başlayan haksızlıklar ile mücadele edeceksin!
Şükürler olsun ki; Karacadağ Şequlya Jorın doğumlu; Hore ile Hasan'ın oğlu, ana dili Kürtçe ve dibine kadar Kürt bir adamım ben...
Zoruna giden varsa: Daha da zorlarım kabız falan olur, kendine pisler...
Onlardan korkan onlar kadar namert olsun...
Ha bu arada ŞUSKİ Genel Müdürüne eleştrilerimi: "Bak, Ekrem kitabını kabul ettiremeyince saldırıyor!" diyerek güya beni çıkar kavgası ile itham etmiş bazı zavallılar!
Elbette bu sayın genel müdürün zekice söyle midir biliriz de arkadaş; elbette sen benim alın terimi siyasi husumetlerine alet edip gasp edersen; eleştiririm!
Hırsızlık hırsızlıktır ve benim emeğim çalınırken alkış mı çalacaktım; bu nasıl eleştiri böyle?
Ne güzel yahu; doğruları söylediğim veya hamisini (Kendisini totodan makama getirenleri!) eleştir diğim için adam emeğimi gasp edecek; ben de alkışlayacağım! Hadin be oradan!
Ama işte dedim ya; adam bana yaptığının, Nihat Çiftçi'ye yaptığının ve hepsinin ödülünü aldı helal olsun!
Nihat Çiftçi'ye de müstehak olsun.
Olsun be olsun zira gün ola devran döne...
Kim ağa kim paşa zaman gösterir ve zaman size Ekrem Arpak'ın sadece gazeteci olmadığını gösterdiğin de göreceğim bazılarınızı az sabır...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: