NEFRET EDİYORUM!
Yayınlanma :
04.10.2019 10:32
Güncelleme
: 04.10.2019 10:32
İnsani duyguların en kötüsü, merhamet yoksunu duygu tepkimesidir nefret.
Bunu biliyor olmama rağmen Reha Muhtar'ın adının geçtiği yerde bile öfke yüklü derin bir nefret dalgası sarıp sarmalıyor beni!
Çünkü o an 1999 yılında "Kürt olduğum için son albümde Kürtçe bir eser okuyacağım ve bu esere bir de klip çekeceğim. Bu ülkede bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncuların olduğunu da biliyorum!" diyen iki gözüm Ahmet Kaya'mın linç edilmesine sebep o ırkçı şişko geliyor aklıma...
Sonra nefretim azgın bir sel olup önüne kattığı ne varsa deviriyor!
Bu günlerde yalakalığın dibine vurup konser almak için Külliyenin kapısında bekleyenler geliyor aklıma.
Hani Ahmet Kaya on yıllar önce başörtüsü için mücadele ederken sözde ulusalcı kafa ile başörtüsüne burun kıvırıp karşı çıkan Sibel Canlar, Seda Sayanlar, Hülya Koçyiğitler ve diğer çakma sanatçılar...
Hani o gece İstiklal Marşını hep bir ağızdan Ahmet Kaya'nın ölüm fermanını haykırır gibi okuyan ırkçı pislikler...
Hey gözünü sevdiğimin ülkesi; dünün gömlek değiştirir gibi din değiştiren ve başörtüsünü ortaçağdan kalma yobazlık olarak gören Kazazı bile bugünün Erdoğan savunucusu ya...
Ahmet Kaya bu ülkenin birlik bütünlüğü için hapis yatarken sözde solcu argümanlarla türkü söyleyen Yavuz Bingöl geliyor aklıma kusasım geliyor!
O Yavuz ki utanmadan evlat acısı çeken bir anneye bile laf söylerken şaşırmıştım.
84.000 bağlama ihalesini duyunca anladım ne denli ruhsuz olduğunu yazıklar olsun ve nefret ediyorum senden Yavuz Efendi.
Ahmet Kaya şiir okuduğu için hapse düşen Erdoğan için konserlerde savunup savcılık soruşturmalarına, kaset toplatılma cezalarına maruz kalırken; sosyetik CHP zihniyetinin şirin jön rollerini oynayan bizim çakma komedyenlerimiz Erdoğanı gerici görüyorlardı!
Ve işte zavallı komedyenler varya; hani şimdi Erdoğan'ın etrafına pinekleyip konser alan, dizilerden rol yapan halkın acılarından bihaber tek sanatları külliyede yalakalık onlardan nefret ediyorum.
Serdar Ortaç mı; Reha Muhtar ve o dönemin ulusalcı CHP zihniyetli şimdilerin kıçı başı açık muhafazakar zavallısı sürü ile sanatçı ruhsuzunun kullandığı çocuk yaşta bir kurbandı benim için.
Erdoğan Ahmet Kaya için ağlarken ülkenin ekranlarını Ahmet Kaya eserlerini icra edenlere yasaklayan zihniyetten nefret ediyorum.
Zamanın sevgili/koca yeniledikçe gömlek değiştirir gibi din değiştiren mankeninin şimdilerde Erdoğan savunucusu bir muhafazakar olarak görülmesi ve kale alınmasından nefret ediyorum.
Evlat acısının rengi, dili, dini, mezhebi, ırkı yoktur bre cahiller...
Salt yeniden popüler olmak ve iktidara şirin gözükmek için Diyarbakır' a koşarken başta cumartesi anneleri olmak üzere KHKlı, içeride tutuklu bulunan askeri lise öğrencilerinin ve gözaltında kaybolanların annelerine kör bakan sözde sanatçılardan nefret ediyorum.
Bu ülkede en baba ülkücüsünden milliyetçisi sanatçısını hepsinden daha çok ülkenin bütünlüğünü savunan Ahmet Kaya vatan hazreti çekerek ölürken başka sanatçıdan resmen çaldığı Dombra eseri ile vatanseverlik taslayan ve bu sayede milletvekili olup mecliste uyuya kalan Uğur Işılaktan nefret ediyorum.
Bir ülke düşünün ki gazete aboneliği işinden aşından olma sebebi iken ve bu sebep ihraç kriteri olarak kabul görülmüş; savcı, hakim, asker, öğretmen, doktor, bilim adamı, akademisyen ne kadar beyin varsa ihraç olmuşken o gazetenin köşe yazarı bugün iktidar partisinde Bostancı başı olarak KHK mağdurlarını YOK sayıyorda bu adaletten nefret ederim.
80 milyonluk koca bir ülke at izinin it izine karıştığı ve bence Fetöcülerin en güçlü dönemlerini yaşamalarını sağlayan bir süreçle cemaatçi terör örgütü ile mücadele ederken başta Adıyaman olmak üzere ülkenin her yerinden fırlayan yeni cemaatlerin ülkeyi sömürüyor!
İşte bu çelişkiden nefret ediyorum...
Evrensel hukukta suç kişiye özeldir. KHK'lar ile işten atılan herkesi bütün ailesini terörist ilan edip açlığa mahkum eden hukuktan nefret ediyorum.
Evet, evrensel hukukta her suçun bir cezası vardır.
Benim ülkem de yargının akladığı, takipsizlik, beraat kararı ile susuzluğunu ilan ettiği ve dahi yargıya dahi gidilmeden ihraç edilmiş yüz binlerce KHK mağduruna 37 aydır
1- Serbest mesleği
2-Tivareti
3-Pasaportu
4-Kendi taşınmaz mal varlığı veya hesabındaki parayı kullanmayı,
5-Özel sektörde çalışmayı
Yasaklayarak resmen kitlesen ölüme terk eden yargılamayı sevmiyor nefret ediyorum.
Bu ülkede hangi partiden olursa olursa olsun: Halkın seçtiği belediye başkanlarının, milletvekillerinin değil de kardeşlerinin, yeğen ve yakınlarının her türlü imtiyazı alarak halkı sömürmelerinden nefret ediyorum.
İşsizliğin, yokluğun ortasında milyonlarca insanım per perişan iken sözde savaş gerekçesi ile yıllardır sırtımızda kambur olan ve sahillerde nargile keyfi yapıp ülkemde fuhuşun, cinayetin, uyuşturucunun, işsizliğin artmasına neden olan mültecilere tanınan imtiyazlardan nefret ediyorum.
Tıpkı ülke tarihinin en önemli liderlerinden olan Erdoğan'ın gücü ve karizmasını arkasına alıp ülkeyi sömüren Karadeniz lobisinden ve bazı isimlerden nefret ettiğim gibi.
Nefret ediyorum Göbeklitepesi, Soğmatar, Karagül, Balıklıgöl, Harran, Halfeti ve daha sürü ile zenginliğe rağmen Urfayı İsot şehri ilan etme zihniyeti ve çabasından.
Tıpkı bir avuç İsotçunun 2 milyonluk memleketimin kanını emmelerinden nefret ettiğim gibi.
Hala tecavüze uğrayan 49 çocuğun cezasını çekmeyen bazı vakıfların gördüğü saygınlıktan nefret ediyorum tıpkı kayrak vakfının milli eğitim bakanlığı ile anlaşma yapıp öğretmen ve öğrencilerimize Arapça dersi vereceği iddiasından nefret ettiğim gibi...
Dünün ekranlarda Fetö elebaşına sevgi alçısı çeken isminin bugünün kahraman gazetecisi olarak ahkam kesmesinden nefret ediyorum.
Uygulamaları, abuk subuk cezaları, korkunç abartılı faturaları ile 80 milyonun canına okuyan enerji şirketlerinin zulmünden nefret ediyorum.
Not: Attığım tiwit ve yazılarımın haklılığı ile baş edemeyen DEDAŞ yetkilileri KHK mağdurlarına dair tiwitlerimin fotosunu çekerek hakkımda suç duyurusunda bulunmuşlar.
İşgüzar, hedef gösteren, soyguncu ve bölgemde tarım ile hayvancılığı bitirme noktasına getiren DEDAŞ zihniyetinden nefret ediyorum.
Tıpkı Urfalı bürokratı bitiren ve Urfalı dan resmen nefret eden eylemlere imza atan tarım bakanlığının doğu ve Güneydoğuyu personele karşı beslediği anripatiden nefret ettiğim gibi.
Ama en çok da Erdoğan'ın etrafına çöreklenmiş ve Erdoğan ile halkı arasına duvarlar ören, kendisini yanlış bilgilendirenlerden nefret ediyorum.
Çünkü şiir okuduğu için dört duvar arasına girmenin ne denli ağır bir haksızlık olduğunu yaşamış Erdoğan gibi bir lider ülkemde olup biten bunca haksızlığa ses çıkarmayacak isim değildir diyorum.
Görüyorsunuz ya; mayasında sevgi olan insanların nefretten beslendiği garip bir ülke olup çıktık.
Allah sonumuzu hayır eylesin ne diyeyim.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: