Nedir hiç ölmeyecekmiş gibi bitmeyen hırslarınızın ardında Hakk’ı hukuku, merhameti, vicdanı, doğruyu yerle bir etmenize sebep olan mal, kariyer, makam, para pul kaygısı?
Şekli, görkemi ne olursa olsun, sonu bir avuç toprak yani kabristan, mezardır insanoğlunun ve her canlı mutlak ölümü tadacaktır bilmez misiniz?
KİMSE TEK BAŞINA BİR ŞEY DEĞİLDİR!
Zekaları, cesaretleri, bıraktıkları büyük eserleri, zaferleri, milyonların kalbinde taht kuran duruşları, başarıları ile tarih omuzlarında Şah, padişah, kral, imparator, gladyatör, efsane, star, gibi birçok lakap, apolet taşıyan isimlerle doludur.
Adlarını tarihin tozlu sayfalarına altın harflerle yazdıran bu isimlerin tek ortak noktaları; kâh kendilerinin kâh yaşadıkları toplumların bir gerçeği yok saymış olmalarının nimetlerinden haylice faydalanmış yanlarıdır!
Biz buna başarının emek inkârı ve bireye mal edilmesi diyoruz...
Bakınız; müjdelenmiş olsa da: Sancağı kalenin surlarına canı pahasına ve sırtına, göğsüne isabet eden onlarca zehirli onlara inat diken Ulu batlı Hasan, dönemin en büyük topunu döken Urban Usta ile on binlerce şehit ile yine Osmanlı İmparatorluğunun en büyük vezirleri, lalaları, komutanlarıdır genç Mehmet'i Fatih Sultan yapanlar...
Doğrudur; cesareti, hayranlık duyulacak dâhiyane taktikleri ile çok büyük bir komutandır Atatürk ama düşmana kurşun sıkarken parmağının düştüğünden habersiz tüfeğinin çalışmadığını düşünen on binlerce Mehmetçik ve değerli komutanlardır Mustafa'yı Gazi Mustafa Kemal yapanlar.
Yani sevgili dostlar bu dünyada hiç kimse ama hiç kimse tek başına bir şey değildir!
Hiç bir başarı tesadüfî olmadığı gibi; sayıları, zaman aralığı değişken ama emekler bütünüdür.
Bakınız; hayatın her alanında bu böyledir. Örnekleri çoğaltalım istiyorum.
Bence teknik, taktik ve karakter olarak futbol denen temaşa oyununda yer almaması gereken isimdir Fatih Terim! Lakin Terim çok iyi bir moral motivasyon ustasıdır ama Fatih Terim'e 18 kupa getiren Galatasaray Spor Kulübünün başarı geleneği her gelişinde kendisine sunulan harika yardımcılar, kadrolar yani ekiplerdir.
Mesela siz Terim'in Lucesku gibi berbat bir futbolcu kadrosu ile tek bir şampiyonluğunu göremezsiniz...
Ha, diyeceksiniz ki o halde Lucesku senin ekip savının çelişkisi olmuyor mu? Değil, zira berbat kadrosuna rağmen Lucesku'yu şampiyon yapan Galatasaray geleneği ve muhteşem taraftarı ve iyi niyetle canını dişine takan birkaç futbolcudur.
İnanın sanattan spora hayatın her alanında hiç bir başarı veya başarısızlık bireysel değildir. Bu Mimar Sinan'ın ölümsüz eserlerinde de böyledir, Ahmet Kaya'nın unutulmaz şarkıları ve dahi bireysel bir spor olan atletizmin efsane koşucusu Ussain Bolt'un rekorlarında da...
Hayatın bu gerçeğine istisnalık eden ve kaide bozan örneklere dünya üzerinde sadece ülkemizde ve özellikle memleketim Urfa da rastlanılmıştır!
ERDOĞAN KAİDE BOZAN İSTİSNADIR!
Örneğin özellikle günümüzde güçlü iktidarlarının maalesef %80'i Ak Partinin adaletini kökünden söken; Ak kısmını siyaha çalan ve kalkınmasını kendi çıkarlarına musluk eden ekibine rağmen Erdoğan ekibe rağmen başarı kazanan bireysel zafer mimarıdır!
Ancak kabul edelim ki ve Erdoğan'ın acil hatta kırmızı bültenle alması gereken mesaj: Parti içine yani ekibinin içine sızmış tefeci, ırkçı, siyasal İslamcı, tacizci, ihale baronları ve rüşvetçi tiplerden derhal kurtulması gerektiği gerçeğidir.
Tarihin Türkiye'sinde gelmiş geçmiş en güçlü siyasi liderlerinden olan Erdoğan; kalbi şekilde bütün İslam âleminin lideri olmak ve Türkiye'yi dünyanın lider ülkelerinden biri haline getirmek istiyorsa: Önce kendine, yoluna, halkına ve dahi gerçekten Ak Partiye emek verenlerin ayaklarına zehirli, paslı birer pranga olan bazı milletvekili, il başkanı, teşkilat ve genel merkez de yer alanları derhal tasfiye etmelidir!
Ak Parti bugün paraşütsüz şekilde 10 bin fitten aşağı çakılıyorsa; bu dünya tarihinde eşine az rastlanır bir şekilde ekibi yüzündendir!
Ak Partinin temel sorunları bellidir ve müsebbipleri etrafına çöreklenmiş ihanetçileridir. İhanetin boyutları, şekil ve eylemleri sayısız değişkenlikler gösterir...
Ama bu değişkenlikler Ak Parti ve Erdoğan'ı bitirme operasyonun en güçlü tarafı parti içinde yer alan bazı isimler olduğu gerçeğini değiştirmez…
1- Sert Kürt politikası!
2- Ayakların baş olduğu atamalar!
3- Yola çıktıklarını yolda buldukları ile değişmeler!
4- Ak Parti belediyelerinin artık yolsuzlukla anılıyor olması!
5- Ak Parti içerisinde liyakat sahibi kimselerin kalmaması veya kalanların sürekli ötekileştirilmesi!
6- Aile veya Karadeniz lobisine olarak anılmaya başlanan kabine meselesi!
7- Ekonomik krizler!
8- At izinin it izine karıştığı sözde fetöcü avı! Sözde diyorum çünkü siyasi ayağına dokunulmamış ve "Kürtler, Milli Görüşçüler, Ulusalcı Türk Solu ile Ülkücüler" gibi asla fetöcü olmayacak kesimlerden fakir fukarayı KHK'lar ile müebbet ölüme terk etme halidir an itibari ile yaşananlar.
9- İstanbul, Ankara başta olmak üzere yitirilen BŞ Belediyeleri! (Not: İstanbul 3. Bölge de etkin olan *Kürt seçmen oylarına talip olacaksınız ama tek bir ilçe adayınız Kürt olmayacak!) Şaka mısınız?
*Gün geçmeyecek ki Kürt seçmene ve halkına yönelik baskıcı politakaların bedelini ödeyenler olmasın; şaka mısınız?
* Zoraki Doğu Ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini saymaz isek batıda tek bir Kürt adayının yer almadığı genel ve yerel seçimlerden sonra Kürtlerin İstanbul’u, Ankara, Adana, Mresin ve dahil İzmir’i Ak Partiye kazandırmasını beklemek öyle mi?
10- İhale vurgunlarını, devasa rüşvet boyutlarını, tefeciliğin Ak Partili bazı siyasiler için kanunu olmasına varan rezillikleri geçtim. Bugün birçok Ak Parti il, ilçe teşkilatlarında iğrenç taciz olayların yaşandığı iddiaları vardır!
İşte Erdoğan'ın görmediği ve kendisinden gizlenen bu gerçekler kendi ekibinin içine sızmış bir takım ağacın kurdu Ak Partililerdir ve ağaç artık kurumaya yüz tutmuştur…
Buna rağmen Erdoğan bugün hala güçlü lider profilini koruduğu için istisnadır ama istisnalar zaman zaman kaidelerin çarkına çomak sokar gibi olsa da önü sonunda kaideler kazanacaktır. Çünkü kimse tek başına bir şey değildir... Çünkü siz ne kadar büyük lider olursanız olun; eğer ekbiniz size ihanet eden her türlü eylem ve söylemin etkin ihanetçilerinden oluşuyorsa yolun sonu büyük bir başarısızlık olacaktır.
GELELİM URFA GERÇEĞİNE!
‘’Keke; Beyzgül Ailesi soy isimleri gibi bembeyazdır! diye diye aylarca Beyazgül’ün kazanması için çalışan biri olarak gördüklerin, yaşadıkların ve yaşanılanlar ile gelinen noktada görülen tablo sana müstehaktır!’’
Başta Zeynel Abidin Beyazgül olmak üzere bütün Beyazgül ailesinin geçmişinde zerre akçeli işler olmadığına olan inancımı korumakla beraber, gelinen noktada siyaseten bana gelen bu eleştiri karşısında gıkımı çıkaramadım çünkü iki milyon Urfalının kardeşliği ve şehri yeniden ayağa kaldııracak, her alanda üretimi sağlayacak dinamiklerin harekete geçireleceği yani kökten ve halkçı bir büyük değişim sözü ile gelen Zeynel Başkanın şu ana kadar yaptıkları 2 milyon Şanlıurfalının yine 20 bin Beyaz Urfalının hükümdarlığına hizmetten başka bir şey değildir!
Sahi yahu; Beyaz Urfalı terimi kullanmak sureti ile kibar olmak zorunda mıyım İSOTÇU grubu için? Sahi yahu; yetmedi mi tırşıkçı isotçuların şehrime verdiği zararlar ve bu şehir o isotçuların şişkin karnına lokma olmak zorunda mı?
Malum Ak Parti adına biri ittifak olmak üzere 12 ilçeyi kazanmak gibi muhteşem bir başarı ile atlatılan yerel seçim süreci yaşadık.
Gerçi birileri külahlıma anlatsın 12 ilçeyi kazanma zaferini ya neyse. Biz dönelim Zeynel başkanın aklı başında herkesi olduğu gibi benim gibi kendisine bütün kalbi ile inanan ve öyle safsatadan değil; aslanlar gibi emek verenleri hayretler içerisinde bırakan atamalarına.
HANİ EKİP ZEYNEL BAŞKAN VE TEK SUÇLU NİHAT ÇİFTÇİ MİYDİ?
Şimdi hep beraber yapılan veya yapılmayan atamaları mercek altına alalım. Mehmet Emin Özçınar: Genel Sekreter Yardımcılığından ŞUSKİ Genel Müdürlüğüne atanan Öğretmen arkadaş yani. Ey Zeynel Beyazgül Başkan; lütfen Urfa kamuoyuna bu atamanızın zırnık kadar doğruluğuna dair gerekçe gösterin… Öyle ya; Mehmet Emin Özçınar’ın Nihat Çiftçi’nin altını oyan ve şahsınıza en büyük emek veren milletvekilline karşıtlığına rağmen neden bu atamayı yaptınız? Özçınar’ın genel sekreterlik sürecinde biz 2 milyon Urfalının duymadığı, görmediği hangi başarı kriterine dayanarak bu atamayı yaptınız? Eski Genel Müdür Hamdi Us’un başarısı tescilli iken Özçınar’ı hangi liyakat ve halk nezdinde karşılık emaresine göre atadınız? Bu sorularıma sadece şahsımın değil; aklı başında bütün Urfalının tek cevabı ve haklı gerekçeleri var Zeynel Başkan. Öçzınar bu atama ile Nihat Çiftçi’nin altını oyma görevini başarı ile ifa ettiği için ödüllendirilmiştir. Bu atama Urfa halkına Nihat Çiftçi^yi gönderme operasyonunun yerel seçimlerden çok önceden başladığının nişanesidir. Güler Kama İzol: Milletvekili adayımız bu değerli hanımefendinin eski GTH Bakanı ve ezeli karşıtınız hatta sizi il başkanlığından indirmek; adaylığınızı engellemek sureti ile resmen sizden nefret ettiği iddia edilen Fakıbaba’ya olan yakınlığını cümle alem bilirken; neden danışman kadronuzda yer buldu? Murat MÜJDECİ: Özçınar’ın eski kitap alımdan sorumlu memuru yeninin Kültür Daire Başkanı! Yahu bu atamayı analize geçmeden önce açıkça ifade ediyorum: Eğer bu şehrin kültürü Sayın Müjdeciye emanet ise ben Urfalı olmaktan, Urfa’nın tarihinden, kültüründen utanırım! Ancak, Özçınar yetmezmiş gibi zatı muhtereme ait bütün ekibinin liyakatten yoksun zavallı atamalarının tek bir izahı var mı Zeynel Başkan?
Bence var; Beyaz Urfalıların Urfa’yı yönetme arzusunun derin projesine hizmet ve yine Siyah bir Kürt olan Nihat Çiftçi’yi yollayanlara verilen ödüller silsilesi… Ümran Mutlubilim, Aysel Göncü ve daha dün atamaları yapılan birçok ismin Faruk Çelik veya Celalettin Güvenç ile anılıyor olmasının izahı yoktur Zeynel Başkan kadar isotçu veya kimliğini, dilini, aslını inkar ederek, isotçuların gölgesinde siyaset yapan varsa ilçelere bölüp garip garip yerlere atadınız! Arkadaş; bu isotçuların birlik beraberliğine hayranım…
Bakınız; Siverek ve Siverekli seven tek bir isotçuya rast gelemezsiniz ama isotçularla kol kola kendi ırkına, kültürüne, diline muhalif olmuş yüzlerce Kürt, Arap Siverekli, Viranşehir, Suruç, Halfeti, Ceylanpınar, Bozova ve Hilvanlı görebilirsiniz ne yazık ki…
Ve bu şehirde siyah olarak tanımlanan yani 20 bin isotçu dışında kalan 1.980.000 kişiden üçü dahi bu yapı karşısında birlik olmayı asla başaramayacak! Çünkü isotçular o güçlü bağı koparalı çok olmuş.
Maşallah diyor ve alkışlıyorum isotçu zatı muhteremler ile onlara hizmet eden bizim Don Kişotları! Zira adamlar bu şehrin ekonomisini de siyasetine öyle güzel yönetim sömürüyorlar ki; aklım duruyor. Aklı durmuş 20 bin dışında kalan kesimlerin. Öyle zavallıca ve sessiz kalıyorlar ki; isotçular anamızı ağlatmaya devam edecek merak etmeyin!
Ey Zeynel Başkan; seçim sürecinde alenen yani Kürtçesi ile eşkere eşkere aleyhine çalışan bazı milletvekilleri, eski bakanlar ve bürokratlara yakın kim varsa özel görevlere atamak da neyin nesidir? Yaşar Fırat gibi liyakat sahibi bir ismi seçimde şahsınıza en büyük katkıyı veren isim ile anıldığı halde atamamanın tek gerekçesi vardır; vefa duygunuzu çoktan yitirmiş ve siz de sadece 20 bin İsotçunun BŞ Belediye başkanısınız artık… Ey Zeynel Başkan; yerel seçim sürecinde alttan diğer adaya yakın isimler ile de anlaşmalar yapan ve her gün ‘’Cevheri Kazanıyor!’’ başlığı atan üç beş gazeteciye gösterdiğiniz duyarlılığın sebebi nedir?
Hele de işi gücü Nihat Çiftçi’ye saldırmak olan zatı muhterem arkadaşa önce SKM şimdi de kurunlar üzerinden tanınan imtiyazlar da neyin nesidir? Yahu bari bana haber vereydiniz de; Nihat Çifti’ye saldırım üç beş kuruş da ben kazanaydım!
Üç beş dememe bakmayın ha; Faruk Çelik ve Celalettin Güvenç hayranı olan bu üç arkadaşın bir yıl içerisinde sadece bir kurumdan fatura karşılığı aldıkları paralar 30-40 bin lira efendiler!
Ekrem Arpak’a SKM2den 15.000 verenlerin el atından 40-50 bin liralar verdiğini, evlatlarını, elemanlarını işe yerleştirdiğini ve diğer kurumları da eklediğimizde rakam senelik 300-400 bin yahu!
BU ŞEHRİ KİM YÖNETİYOR!
Ey Zeynel Başkan; her biri kendi özelinde bir başka skandal olan birçok atamanızın Urfa’yı getirdiği nokta BŞ Belediyesini şahsınızın değil; mimar olan kardeşiniz Uğur Beyazgül’ün yönettiği algısıdır!
Bu atamaların Urfa halkında yarattığı bir diğer gerçek de şehri hala Faruk Çelik ve Celalettin Güvenç’e yakın olanların görev alabileceği aksi halde şehrin dizaynının söz konusu olmadığıdır!
Alenen ‘’Urfalı bakan istemiyoruz, istemek ayıptır!’’ paylaşımı ve şehrin en büyük siyasi değerine yakın kim varsa değerlendirilmemiş olması da yine o zavallı Siverekli düşmanlığı ve tükürdüğümün isotçu zihniyetidir.
UYANIR SİYAHLAR DA!
Gerçekleri haykırdığı ama hiçbir şaibeye bulaşmadığı için yok edilemeyen bir gazeteciyi sindirmenin, yalnızlaştırmanın ve ötetkileştirme ile korkutmanın yolu olarak 83 yaşındaki alzaymır hastası annesinin sağlık raporunu iptal etmek de bulan 20 bin isotçu iyi bilsin ki; Ekrem Arpak’ın canı pahasına verdiği bu mücadele 1.980.000 Siyah Urfalının derin gaflet uykusundan uyanması ile son bulacaktır…
And olsun ki; Beyaz Urfalı diye kibarlaştırılan isotçular ile mücadelem de asla boyun eğmeyeceğim ve şahsıma yapılan bütün zulmün, hak gaspının her bir zerresini burunlarınızdan fitil fitil getireceğim.
Ak Partili olmak hiç birinizi kurtarmayacak çünkü Ekrem Arpak Erdoğan ve Ak Partinin sırtından nasıl geçindiğinizi kamuoyuna bir bir yazarken; özünde Erdoğan ve Ak Partiye verdiğiniz hasar tespitini de yapacak ve kamuoyu bilgisine sunacaktır.
Buradan açıkça ifade ediyorum; isotçuların fakir fukara Urfa halkını, ekonomisini, siyaset ve tarımını, turizmini, hayvancılığını sömüren her bir eylemlerine karşı tek bir siyahın burnu yanmıyorsa ben burnumu kendi elimle yakacak ve karşınızda duracağaım zira yeter be…
DEĞİLSE NİHAT ÇİFTÇİ’Yİ ASALIM!
Haydi diyelim ki; be yanıldım ve derin bir yanlışın içerisinde Zeynel Başkana büyük ayıp etmekteyim! Şimdi bana söyler misin Zeynel Başkan; madem bu BŞ kadrosunun her bir bireyi terfi edecek kadar başarılı idi biz neden Nihat Çiftçi yerine seni tercih ettik?
Yani şehrin bütün sorunlarından arınması sadece BŞ Belediye balkanı Nihat Çiftçi’nin gitmesi ile olacaksa o halde bugüne kadar yaşadığımız bütün sorunların tek sorumlusu Nihat Çiftçi’dir ve derhal bulup asalım arkadaş!
Olmadı Zeynel Başkan olmadı! Umarım iki aya yakın süetçe yaptıkların ve yapmadıkların bu şehrin insanlarına daha fazla zarar vermeden telafisini yine sen bulursun. Sanırım hala seni seviyor olmanın içimde kırıntısındandır ki bu hatalardan döneceği umudunu yitirmek istemiyorum. Ben hala bu şehirde beyaz güller açacak umudunu taşıyorum ama tablo acı, tablo vahim, tablo felaketin habercisidir…
VALİ ERİN KALACAK!
Gelelim bir takım isotçuların ve bazı siyasilerin Vali Erin’e dair algı operasyonlarına: Bakınız efendiler; çok başarılı bir operasyon ile ve salt siyah olduğu için Nihat Çiftçi’yi koltuğundan etmiş olabilirsiniz!
Bakan istemiyoruz algısı ile her zamanki gibi Mezopotamya’nın ve Kürt Halkı ile Urfa’nın son aristokratı, asilzadesi ismine karşı da ola bilirsiniz ama gücünüz Vali Erin’i bu şehirden gönderemeye yetmeyecek bilesiniz…
BEN NE BÜYÜK BİR GAZETECİYİM ARKADAŞ!
Bakınız; dün karşılaştığım ve bundan önceki hayatım da bir ya da iki kez merhabalaştığım; hakkında tek bir yargımın, olumlu olumsuz kanaatim ile husumetimin veya dostluğumun olmadığı Yavuz Kara örneği tam bir skandaldır.
BŞ Belediye başkanımızın Yavuz Kara Beyefendinin atamasını iptal gerekçesi olarak şahsımın attığı ‘’Torbacı da danışman oldu!’’ veya benzeri bir tiwite dayandırması tam bir komedidir…
Haklı olarak sorarım; Madem Yavuz Beyi kast etmediğim ve adının geçmediği bir tiwitim ile bir danışmanın atamasını durduracak kadar büyük gazeteciyim; o halde adlarını soyadlarını defayeten yazdığım isimleri neden atadınız Zeynel Başkan?
Not: Yavuz Kara Beyefendi kendisinin ifadesi ile günde 500 yoksul çocuğa kumanya dağıtan; cebinde taşıdığı ve her biri BŞ İmzalı yüzlerce 100 liralık alış veriş çeklerini fakir fukaraya veren, bugüne kadar madde bağımlılığı ile hayatı pahasına mücadele etmiş bir hemşerimizdir.
Hal böyle ve ben kendisini kast etmemiş iken, tiwitim gerekçesi ile atamasını durdurmak komedidir, bana, Yavuz beye ve Urfa halkına ayıp olduğu gibi aklımız ile resmen alay etmektir!
Son Söz: Bütün bunlar sana müstahaktır Nihat Çifti ve seni bulduğumuz yerde asmamız gerek! Ve bütün bunlar sizlere müstahaktır ey Siyah Urfalılar; bu kafayla teniniz ile Afrikalı, çaresizliğiniz ile Afrika’ya dönmeye mecbur kalacaksınız…
Yorumlar
Kalan Karakter: