SANCINIZ DİNMEYE E Mİ!
Yayınlanma :
21.12.2019 10:32
Güncelleme
: 21.12.2019 10:32
Peki, hiç düşündünüz mü; bir şampiyon ile bir mağlup, bir zavallı ile kahraman, Antep ile Urfa, Asya ile Avrupa arasındaki keskin hikaye farkları nedir diye?!
Bir yanı bahar bahçe diğer yanı zemheri kışa dönen bu farklara "Kader" deyip geçmek midir mesele; yoksa kendi kaderine yön verecek kadar güçlü olmak mıdır?
Sanırım hemen hepimiz Amerikan Sinemasının dünyaya sunduğu rakiplerine ringi dar eden "Rock" serisini biliriz.
Son raunda kadar rakiplerinden ölümüne dayak yiyip, sonra ayağa kalkan ve ringi o rakibe dar ederek; sonunda kazanan Rocky hepimizin kahramanı olup çıkmıştı.
"Rocky önü sonunda bir film karakteriydi ve elbette mucize geri dönüşler ancak filmlerde olur..." dediğinizi duyar gibiyim. O halde buyurun bir de Slyvester'in gerçek hikayesini okuyun derim.
SlYVESTER MUCİZESİ!
Sylvester Stallone, yani hep son yumruğu vuran büyük boksör, yüzünün sol alt kısmı felçli doğmuş; ve bu yüzden yamuk ağızlıdır! Konuşması da bu yüzden düzgün değildir..
New York'a geldiğinde kimse ona aktörlükte iş vermez. O kadar fakirdir ki kalacak otel parası, sığınacak kimi kimsesi olmadığı için; tam 3 hafta köpeğiyle otobüs terminalinde yatmak zorunda kalır.
Parası bitip, köpeğini tanımadığı bir yabancıya 25 dolara satmak zorunda kaldığı an, hayatının en dip noktasıdır...
Bir gün Muhammed Ali'nin bir maçını izler ve Ali ona ilham kaynağı olur. Bu ilham ile Rocky'nin tüm senaryosunu 3 günde yazar!
Mantığa dayalı bir kurgu, sürükleyici bir anlatım, karakterler, mekanlar, kostümler, lokasyonlar derken bir senaryonun sadece 3 günde yazılmasının ne büyük bir başarı olduğunu sinemacılar çok daha iyi bilirler...
Prodüktör bulur, hatta 125.000 dolar önerir prodüktör ama tek bir sorun vardır: Filmde Rocky'yi başkası oynayacaktır!
Kabul etmez! Haftalar sonra ona 325.000 dolar teklif edilir ama yine kabul etmez!
Önü sonunda onun oynamasına izin veren bir prodüktör bulunur da; bu kez teklif edilen ücret sadece 35.000 dolardır! Teklifi kabul eder!
Bu 35.000 doların yarısını köpeğini satın alan adamı bulmak için harcar ve köpeğini geri alır. Geriye elinde sadece 15.000 doları kalmıştır ama hayattaki tek gerçek dostu köpeği Butkus artık yanındadır. (Makam, para için kardeşini dahi üç kuruşa satanlara ağır bir küpedir bu! " Filmde oynattığı köpek Butkus kendi köpeğiydi yani.
Rocky filmi, Sylvester'a toplamda 200 milyon dolar kazandırır.
Ağzı yamuk, yoksul ve sokaklarda kalıp köpeğini satmak zorunda kalan bir adamın dünyanın saygın aktörlerinden birisi olmasına varan muhteşem hikayenin özü "Sizin olandan, Hakkınızdan ve Hayallerinizden ASLA VAZGEÇMEYİN" mücadelesinin başarıya giden muhteşem yaşanmışlıktır.
Rocky sadece bir sinema filmi karakteri değil; Slyvester'in hayatın insanoğlunun önüne koyduğu uçurumların üzerine yaşam sevinci ile kurulan köprüdür yani.
Peki, zavallı bir korkak gibi başına gelen her felaketin, diz boyu rezaletin, açlığın, sefaletin, sömürünün, emeğe ihanetin, Tefeciliğin, açlığın, güçlüden yana dönen torpil ve hırsızlığın karşısında kadercilik oynayan Urfalılar, Slyvester kadar çaresiz mi gerçekten?
İşte zurnanın sadece zırt dediği değil; pırt dediği, altına osurduğu, zıçtığı delik tam da burasıdır...
BİLİYORUM!
Emin olun biliyorum! Dünyanın en bereketli toprakları, zengin yeraltı yerüstü kaynakları üzerinde yaşarken; ne satacak bir köpeği nede sattığı köpeği geri alacak mecali kalmamış insanların yaşar gibi nefes aldığı bir şehrin evladıyım.
Üzerlerinde farklı renkte kefenle ulu orta dolaşan 2 milyon Urfalı dan birisiyim!
Biliyorum!
Düşünme..!
Yazma..!
Konuşma..!
Görme..!
Duyma..!
Eleştirme..!
Algılama..!
Yargılama!
Çünkü bunların hepsi sana Yasak! Diyorlar bana!
Allah aşkına; ne kaldı yasak olmayacak? Diyorum ısrarla:
Çok basit Ekrem Arpak çok basit: Koyun gibi yaşamak! Diyorlar, dayatıyorlar...
Eğil..!
Yağ çek..!
El pençe dur..!
El etek öp..!
Sana mı kalmış onurluca bir hayatı; şehrinde etnik kimliklerin tümünü kucaklayan bir siyasetin, basının derdine düşmek diyorlar!
Biliyorum!
Bu coğrafyada tarımı, çiftçiyi tükenme noktasına getiren enerji dağıtım şirketine karşı "sus!" diyorlar...
Ek tüketim adı altında yapılan soygunu görme Ekrem Arpak! Sende zaten yoksul hemşehrilerini kör bir karanlığa mahkum eden ve her hasat mevsiminde korkunç faturalar, destekleme blokeleri, akla hayale gelmeyen cezalar ile çiftçimizi tefecikerin kucağına iten bu soygunu "görme" diyorlar.
Ve sende kalemi satılık üç beş soysuz gibi al yıllık 2-3 bin lira abonelik parasını; çekil kenara! "Sana ne halkı soyanlardan diyorlar!"
Varsın bu şirketler sülük gibi soyarken memleketini; üstüne bir de seni, hemşehrilerini kaçak enerji kullanan birer hırsız olarak lanse etsinler ma "ne olmuş?" Diyorlar.
Biliyorum!
Binbir umut deyi ve "Ben okuyamadım bari evladım okusun!" azmi ile çocuklarını okula gönderen garibanımın; bütün geleceğini ancak okumak üzerine kuran gençlerimin hayallerini, emeklerini çalan taşımalı eğitim vurgunlarını "görme" diyorlar!
Sana ne okul, derslik, öğretmen açığından?
Eğitimci kimliklerini siyasilerin ayakları altına sermiş ve emir eri olmuş bazı sözde eğitimcilerin ihale furyasında battıkları çamurdan "sana ne?" diyorlar!
Biliyorum!
Bir şehrin kaderi ile misket oynar gibi oynayanların Kaşmer bir hale getirdiği imara açma meselesini "duyma, görme, söyleme!" diyorlar!
Dün tu kaka edilen, "rant, vurgun dur bu!" diye halkın hafızasına kazılan Kaşmer Dağı eteklerinin imara açılmasını bugün hizmet diye halkın önüne koyanları "alkışla!" diyorlar.
Alkışla "Kabine de Urfalı bir bakan olsun demek; gericiliktir!" paylaşımı ile şehri tek başına dizayn etme arzusunu kusan mimar efendinin fake sayfa baronu olmasına karşı "sesini çıkarma!" diyorlar!
La Uğur sana karşı susan Ekrem Arpak senin kadar zavallı olsun emi?
Biliyorum!
Belediye başkan yardımcılığı, STK basın müşavirliği, İŞKUR üzerinden eşlere iş, İş yerine eleman maaşı ve SGK primi desteği ile satın alınmış bazı sözde gazetecileri "görme!" diyorlar!
Görme ki halkı sömürenleri alkışlamaya devam etsin bu gruplar diyorlar!
Biliyorum!
Fatma Şahin ülkenin en önemli tanıtım fuarlarını şehrine getiriyor; nerede ise Halfeti'yi ilçesi ilan edip turizm pastasını Antep'e taşırken; iki mağaraya ampul yakılmasını alkışlamamı istiyorlar!
Biliyorum!
Ortaçağdan kalan yolları, İstanbul ve Londra trafiğini aşan sorunları ile cehenneme dönen Şanlıurfa da yol daraltmanın hizmet diye sunulmasını "alkışla!" diyorlar!
8 aydır hizmet adına tek bir çivi çakmayanları başarılı ilan etmek gerek vay vay vay!
"Sakın ha eleştirme yoksa sana da belediye yasağı koyarız!" diyorlar.
Halk onlara yasağı bi koyacak daha da bilmiyorlar!
Biliyorum!
Dr yok hastanelerde! Yeterli sağlık personeli, hasta yatağı, tedavi için gerekli tıbbi cihazlar yok! Tanı ve tedavi merkezi desen hak getire!
Urfalım tedavi olmak için Diyarbakır, Antep, Ankara ve İstanbul yollarında ölürken; "sen hayat çok güzelmiş gibi iki satır çak!" diyorlar!
Biliyorum!
Evet, sahi ya; kimlerin enerji şirketi ortaklığı ile kaç milyon lira aldığını ama "bilme!" diyorlar; "duyma, görme!"
"Bırak, Urfa halkına dayatılan enerji kesintileri, yüksek faturalar ve hırsızlık damgasının diyetini afiyetle yesin birileri!" diyorlar.
Biliyorum!
Akrabalık bağı olan bir takım insanları temizlik şirketlerinde işe koymuşlar "ma ne olmiş?" diyorlar ve de bundan utanmıyorlar!
Biliyorum!
Bu şehri taşıyan siyasetçi istemiyorlar çünkü bu şehrin taşıdığı siyasetçilerin sebep olduğu işsizliğin, çaresizliğin, eğitimsizliğin ekmeğini yiyorlar!
Biliyorum!
Bu şehirde gazetecisi, siyasetçisi bazı ruh hastaları iş bulma bahanesi ile masum, biçare, yoksul insanlarımızı taciz ediyorlar!
Ama onlar namuslu rolünü oynarken; "sen sadece seyret!" diyorlar!
Biliyorum!
Eskiden özel şimdilerde devlet hastanelerinde döner sermayeden vurgunlar yapılıyor!
Yahu parmağına balık voltası iğnesi batan adamı 52 kez tedavi görmüş şeklinde SGK ya yedirmişler ama "sen hasta mısın? Neden bunu yazarsın ki!?" diyorlar!
Biliyorum!
Kimin umurunda uyuşturucu bataklığına saplanmış gençlik ve fakir fukaranın kanını emen tefecilik can alırken memlekette; "sen Şanlıurfa'yı peygamber şehri gibi anlat!" diyorlar.
Biliyorum!
Milyonlarca Euroluk turizm gelirinin beklendiği 2019 Göbeklitepe yılında yapılan "Şanlıurfa terör şehridir" der gibi aptalca yürüyüşlerin bu şehrin ekonomisine nasıl zarar verdiğini görmememi istiyorlar ve sözde teröre karşı savaşan kahraman rolü üzerinden vurgun yapacaklar diye şehrimin terör yuvası gibi gösterilmesine sessiz kalmamı istiyorlar.
Kürdüm arkadaş! Sokak jargonu ile dibine kadar...
Ve sen Türksün!
O Arap!
Bu Çerkez!
Şu Laz!
Diğeri Ermeni
Bir diğeri Ezidi!
Ve ben sizleri böyle olduğunuz için seviyorum çünkü siz böyle güzelsiniz...
Ama artık şehrimde bazı ruh hastaları ve lobilerinin yarattığı "her Kürt terörist ve İktidar partisinden bile belediye başkanı olamaz!" algılarına karşı sessiz kalmamı istiyorlar.
Ülkemi, bayrağımı, vatanımı sevmem için Kürtlüğümden vazgeçmemi istiyorlar! Oysa ben bu sevdaları içimde gururla taşırken, feriştahı gelse Kürt kimliğimden vazgeçmeyeceğimi bilmiyorlar.
Biliyorum!
Nüfusu 120 bin olan koca bir ilçeyi bir ailenin çiftliğine çevirmek istemelerini hoş görmemi istiyorlar ve 120 bin insanın sahibi gibi davrananlara karşı "sus!" diyorlar.
Hatta o ailenin emelleri gerçek olsun, Ak Partili belediye başkanı gidene kadar Ak Parti BŞ Belediyesinin illete hizmet götürmemesi rezaletini görme diyorlar.
Oysa benim, bizim tek sahibimiz Allah'tır.
Ötesini rest çekeceğimi bilmiyorlar.
Biliyorum!
Benim memleketimi Cumhurbaşkanına güllük gülistanlık gibi anlatıyorlar.
Bilmiyorlar ki yetiştirdikleri zehirli çiçekler bir gün onları koltuklarından edecek elbet ve Erdoğan gerçekleri öğrendiğinde bir bir solacak hepsi.
Kim nasıl durur bilmiyorum ama ben bu pisliğe karşı boyun eğmem işte onu biliyorlar!
Sanırım bildikleri için karın ağrıları da bundan.
Sancınız dinmeye emi?!
Son günlerde moda olan "Arkasında 40 çakalın ulumadığı Aslan aslan değildir!" paylaşımlarına cevabımdır.
Arkasında 40 çakalın uluduğu Aslanı tir tir titretene de kral derler.
İşte bu kadarını bile bilmiyorlar
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: