Bir süredir İstanbul seçimlerine odaklanan Şanlıurfa seçimlerin bitmesi ile yeniden iç sorunlarına döndü! Ama ne dönüş!
Yine şehrin sorunları üzerinden ama sorunların çözümü ile alakasız; şahsi beklentilerin ve çıkar ilişkilerinin güdümünde ve yine tamamen belden aşağı algı operasyonlarına start verildi…
Günün, haftanın hatta gidene kadar ayın, yılın modası Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürü Şerafettin Turan üzerinden sözde Urfa'nın eğitimine yanmak: ‘’Veyla min inanekıre!’’ (Hadi be oradan...) gibi bir şey...
Tabi sayıca az da olsa gerçekten Urfa eğitim sorunlarının çözülmesini isteyen ve sorunlarının farkında olanlar da yok değil.
Bakınız; eğitim sorunları diyorum ben de. Yani Urfa da eğitime dair her şeyin muhteşem olduğunu söylemiyorum bilakis kat edilecek çok yol var diyorum.
Tamamen ranta dönen taşımalı eğitim, yetersiz okul, derslik sayısı, ekonomik sorunlar nedeni işe eğitime kazandırılamayan çocuk sayısı ile ciddi sayılabilecek branş öğretmeni açığı bu sorunların başlıklarını oluşturuyor.
Eğitim kalitesi açısından bırakın batıyı, komşu Antep'in bile fersah fersah gerisinde olmak, özellikle dünyanın ilk üniversitesini bağrında taşıyan bir şehir olarak okuma yazma ve üniversiteye giriş, LGS oranlarında 70-80. sıralarda sürünmek utanılacak, utanacağımız bir durumdur.
Hala okula gidemeyen kız çocuklarının, mevsimlik işçi göçleri nedeni ile eğitimden uzak kalan çocukların dramları eğitim sorunumuzun diğer başlıklarını teşkil eder doğru. Ancak bir sorunun çözümü için objektif bakış açısı ve realist bir yaklaşım ile mümkündür. Ama maalesef bu şehir Şanlıurfa ise bu pek mümkün değildir!
Malum hepinizin bildiği gibi ülkenin en etkin ve gerçek eğitim gönüllülerinden oluşan Eğitim Sen Sendikasının kapanmasının, bildik gerekçeler ile pasif ize edilmesinden sonra hem Urfa hem ülke genelinde ciddi bir eğitimci kadrolu sendika açığı çıktı...
Zira Eğitim Birsen adlı sendika geneli itibari ile iktidar yanlısı ve iktidara hiç bir şey vermeyen ve fakat iktidar üzerinden bulundukları yerleşim bölgelerinde "Her şeyi ben yöneteceğim!" dayatmacısı bir anlayışla girdi hayatımıza...
Öyle ki Eğitim Birsen Sendikası başkan ve üyeleri eğitimin sorunlarına dair çözümler üretmek, farkındalık yaratmak veya çözüme katkıda bulunmak yerine bütün iradenin kendilerine verilmesinin ve karar merciinin sadece kendilerinde olmalarını istediler.
Onlara göre il ve ilçe müdürleri ile personelleri kendilerinin emir eri olmalı ve alınacak bütün kararlarda mutlak kendi fikirleri alınarak öylece uygulanmalıydı.
Milli Eğitim Bakanlığı bir türlü Eğitim Sen varken milli eğitim müdürlüğünü kaldırmayınca sendikanın talep ve bitmek bitmeyen isteklerine şartsız biat eden müdürler baş tacı edildi etmeyenler ise başarısızdı, kötüydü, tu kaka ve derhal değişmeliydi!
Kendi üyelerinin haklarını dahi savunma refleks ve becerisinden uzak sendika: Siyasi zeminde ise mutlak bir etkinliğe sahip olmayı daima başardı.
İl, ilçe müdürlerini kendileri belirlemeli, yapılacak yatırımlar onların fikirleri doğrultusunda olmalı, personel alımı mutlaka onların önerdiği listeden seçilmeliydi.
Sendikaya bak ayran iç, hoşaf iç durumu yani! Yani; dünya üzerinde kuruluş amacına zırnık uymayan tek sendika modeli…
Siz hiç dünya üzerinde her koşulda iktidarı alkışlayan sendika duydunuz mu; ben duydum, gördüm!
Bu noktada birer istisna da olsa işini aşkla, eğitim gönüllüsünün gerçek neferleri olarak ve bulundukları yerlerin eğitim sorunlarının çözümünü amaç edinmiş bütün Sendika başkan ve üyelerini tenzih ederek hürmetle selamlıyorum.
Mutlaka böyle onurlu isimler vardır. Ve fakat kimse bana milyonluk plazaların şahin tepelerinde makam kuran, lüks makam araçlarına binen sendika başkanlarının eğitim ve üyelerinin sendikal haklarını savunduklarını iddia edemez.
100 yıllık Urfa eğitim sorunlarının tek günah keçisi olarak Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürünü ilan ettik ya; doğrusu Eğitim Birsen Sendikasının bundan sadece 2.5/3 yıl önce 5-6 bin lira maaş aldıkları halde birisinin şimdilerde tanesi 800 bin liradan yüzlerce daire sahibi müttehit, diğerinin 2-3 milyonluk koleje ortak olabilmelerinin yarattığı derin çelişkiyi de sorgulamalarını ve karşı çıkmalarını isterdim.
Ancak benim bildiğim sendikanın kolej ortağı arkadaşa makam peşinde olunduğu iddiasıdır ne yazık ki!
Elbette gönül isterdi ki Eğitim Birsen Sendikası siyasi imtiyaz ve kendi üyelerinin atama derdine düşmek yerine sendika ayırımı yapmaksızın hiç yere KHK ile işinden aşından edilen eğitim emekçileri için bir şeyler yapsaydılar...
Gören duyan var mı bu yönde bir çabalarını elbette ki hayır!
Eğitim, sağlık veya bir başka alanda fark etmeksizin siyasi tarihin sendika başkanlarının sonraki kariyer planlamalarına milletvekili parti genel başkanlığı olduğu bir ülkede elbette sendikaların sendikal hakların peşine düşmesi beklenemez. Adam milletvekili olma hayali kurarken umurunda mı üyelerinin çektiği acılar Allah aşkına
Bakınız; gelin benim de iki yıllık emeğimi hiç eden ve bir kaşık suda boğacak kadar tepkili olduğum Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü Şerafettin Turan’ı eleştirelim. Ancak Urfa gibi ülkenin en genç nüfusuna sahip dev bir şehrin sorunlarını objektif ve kişilerden bağımsız ele alalım.
İstatistiklere geçmeden önce birkaç şey daha belirtmek de fayda duyuyorum.
1- Kendi ilçesinde güçlü varlığı ile kendisine rakip gördüğü aşiretten duyduğu nefreti başarılı ilçe müdürünü allem güllem ile yerinden eden milletvekilinin olduğu bir ilde sorun gerçekten Şerafettin Turan mıdır?
2- Kendi adamlarını kuruma yerleştiremediği için bitmek bilmeyen algı operasyonları yapan ve bu algı operasyonlarına kalemini satın alabildiği bazı basın mensuplarını alet ettiği iddia edilen siyasinin olduğu ilde biz öncelikle milli eğitim müdürünü mü değiştirmeliyiz?
3- Ankara da Van kökenli müfettiş ayarlayarak Şerafettin Turan’ın yerine her bakımdan anlaşılmış, pazarlıklar elbette vekil lehine bitmiş Van kökenli il milli eğitim müdürü operasyonu mudur Urfa eğitimini kurtaracak olan?
4- Milletvekillerinin, üst düzey bürokratların, vekil yakınlarının, belediye başkanlarının ve dahi kanaat önderleri ile sendikaların sadece milli eğitim değil; şehirdeki bütün kurum müdürleri üzerinde yarattığı kendi lehlerine ihale ve adamını atama gerçeği ortada iken bütün suçlu Şerafettin Turan mıdır?
5- Mesela Urfa’nın eğitim sorununu kendine dert edinmiş kaç (eski milletvekili iş adamı) Mehmet Güneş çıkardık?
6- Şerafettin Turan’ı veya ilçe milli eğitim müdürlerini taşımalı eğitim sisteminde yapılan ihaleler üzerinden ağır eleştirirken bu ihaleleri almak için baskı kuran, alamayınca belden aşağı vuran kişiler Urfalı değil de Rus, Alman, İtalyan mıdır?
7- Mesela Sn. Mehmet Kasım Gülpınar, Sn. M. Ali Cevheri ve Sn. Mahmut Kaçar dışında kaç siyasimizin kendi çabaları ile şehre kazandırdığı kampüs, okul, kültür merkezleri vardı?
Gerçekleri görelim lütfen… Urfa Beyaz Urfalıların esaretinde ve siyasilerin güdümünde bir yaşamdan kurtulmadıkça milyon Şerafettin Turan gidip milyarı geri gelse boş!
GELELİM İSTATİSTİKLERE!
Bakınız; istatistiki bilgilere geçmeden önce çok ama çok önemli bir detayı sizlerle paylaşmak isterim.
Şanlıurfa eğitimini Abdullah Erin öncesi / sonrası şeklinde ele almak gerektiğine inanıyorum. Her ne kadar halk arasında hak ettiği kadar seviliyor olsa da Urfa halkının hala Abdullah Erin isminin bu şehir için ne anlama geldiğinin farkında olmadığı kanısındayım!
Siyasilerimizin çoğu makam, mevki, bakanlık, ihale, torpil kaygısında ve özellikle sırtını Erdoğan’ın güçlü kredisine dayamışların Urfa’nın uçak seferleri sorunlarını dahi çözemediği nokta da bütün yükü Abdullah Erin’in sırtına yüklemiş gidiyoruz…
DEDAŞ yetkililerinin yaptıkları iddia edilen haksız, hukuksuz uygulamalarına karşı çıt çıkaramayan, şehrin sağlık alanında yaşadığı skandal eksiklikler için adım atamayan, Urfa’nın Antep ilçesi durumuna düşürülmesine göz yuman siyasilerimiz oturup kalkıp Abdullah Erin ismine dua etmelidirler…
1- TOPLAM DERSLİK SAYISI:
Ocak 2017 de 16.714 iken Eylül 2019 da bu sayı 20.396 olarak kayıtlara geçmiş. Yani derslik sayısı bakımından Şerafettin Turan öncesine oranlar %22’lik bir artış olmuş.
2- DERSLİK BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI:
Derslik başına düşen öğrenci sayısı Ocak 2017 yılında 31 iken bu sayı Eylül 2019 yılında 27’ye düşmüş. Yani burada da Turan öncesine oranla %13’lük bir azalma görülmekte.
3- İKİLİ EĞİTİM DURUMU (İLK EĞİTİM)
Ocak 2017 yılında %37.4 olan ikili eğitim oranı Turan sonrası 2019 yılında sadece %19! Yani %48 gibi ciddi sayılacak oranda azalma görülmüş.
4- OKUL ÖNCESİ OKULLAŞMA ORANI:
Turan öncesi okul öncesi okullaşma oranı sadece %38.85 iken bu oran 2019 yılında %80.57 gibi ayakta alkışlanacak bir orana ulaşmış. Dikkatinizi çekerim; artış yüzdesi %107…
Not: E-Okul sisteminde 54-65 aylık okul öncesi öğrenci sayısı 5 yaş olarak baz alınarak verilen rakamlardır. 2019 Myıs ayı itibari ile toplam kayıttan kesin kayda alınıp okullaştırılan 3-5+ yaş öğrenci oranı Turan döneminde %95.90.
5- KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANI:
Sadece Urfa’nın değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kanayan yaralarından olan kız çocuklarının okullaşma oranında durum aynen şudur.
Ocak 2017 yılında %82.07 iken Eylül 2019 da bu oran %84.21 olarak artış göstermiş. Artış oranı ise %2.14
6- OKUMA YAZMA ÖĞRENEN KURSİYER SAYILARI:
Ocak 2017 yılında sadece 7.728 olan kursiyer sayısı Eylül 2019 yılında 28.152 olarak kayıtlara geçerken artış oranı %26
7- EĞİTİME KAZANDIRILAN MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ ÖĞRENCİ SAYILARI:
.
Turan öncesi 4.655 olan eğitime kazandırılmış mevsimlik işçi öğrenci sayısı Turan sonrasında 5.713 rakamına ulaşmış. Burada da artış yüzdesi % 22.7
8- SPORCU VE OYUNCU SAYILARI:
Ocak 2017 de sadece 13.812 olan sporcu oyuncu sayımız Şerafettin Turan ve Abdullah Erin valimizin insanüstü çabaları ile Eylül 2019 yılında 40.553 sayısına ulaşmış. Artış yüzdesi %193 yan. Yani el insaf be…
9- DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU MEZUN ÖĞRENCİ SAYILARI:
Ocak 2017 yılında sayı sadece 905 iken Turan sonrası bu sayı 5.238 bandına ulaşmış. Artış yüzdesi %478 !!! Vicdanınız kurusun çıkar kaygılı eleştirileriniz ile.
10- BEYAZ BAYRAK ALAN OKUL SAYISI:
Bakınız burada çok çarpıcı rakamlar vereceğim. Şöyle ki Ocak 2017 yılında 167 olan okul sayısı Eylül 2019 yılında 692’ye yükselmiş. Yani %354 gibi ciddi bir artış söz konusu.
11- BESLENME DOSTU OKUL SAYISI:
Buradaki rakamlara dikkat edin zira 2017 Ocağında kocaman bir (0) olan okul sayısı Eylül 2019 da 312 rakamına ulaşmış. Yani %312 !!!
12- TAŞIMALI EĞİTİM VERİLERİ:
Ocak 2017 yılında 97.157 olan sayı Eylül 2019 da 61.190 bandına çekilmiş. Yani taşımalı eğitim sisteminde %25.25 gibi önemli bir azalma söz konusu.
13- TUBİTAK PROJELERİ BAŞVURU SAYILARI:
Ocak 2017 yılında 2012 olan sayı Eylül 2017 yılında 735 sayısına ulaşmış. Meslek liselerinin ekonomiye katısında gerçekleşen %114 oranındaki artış; Sadece 500.000 tl olan hayırsever katkısının 209.310.710 bandına çekilmiş olması Şerafettin Turan ve ekibinin diğer başarıları olarak duruyor karşımızda.
El insaf yahu! Bu verilere rağmen Şerafettin Turan hiçbir şey yapmadı demek ayıptır arkadaş…
Bakınız; Şerafettin Turan ve ekibinin henüz birkaç hafta önce bitirdiği günümüz şart ve gereksinim ile teknolojisine uygun modern İl Milli Müdürlüğü binası Urfa’nın 50 yıllık gereksinimini karşılayacaktır.
Bakınız; yukarıdaki rakamlara Arapçayı ana dili gibi konuşan Valimiz Abdullah Erin’in bu avantajını Katar ve Kuveytli İş Adamları ile kurduğu güçlü iletişim sayesinde şehrimize yapılan eğitim yatırımları, okul, kampüs sayısı ekli değildir.
Abdullah Erin demişken açıkça ifade edeyim; Erin artık Şanlıurfa’ya 3-5 gömlek fazla gelmeye başlamıştır! Kanımca Urfa da kaldığı her bir günün bile şehrim için çok değerli yatırım, hizmet anlamına gelen Erin’in kıymetini de bilemedik…
Urfa sonrası yolu oldukça açık olan Erin’i ancak kaybettikten sonra anlayacak, bir süre hayıflanacak sonra yine birbirimize düşeceğiz. Bu noktada sizlere söyleyebileceğim teselli notu Erin’in Urfa sonrası sadece Urfa değil çok daha büyük kitleler için aynı başarıları yineleyeceği yerlerde olacağıdır…
Peki, yukarıdaki istatistikler ülkemin en genç nüfusuna sahip 2 milyonluk Urfa için yeterli midir; elbette Hayır!
Bu istatistiki veriler Şerafettin Turan’ı kusursuz, inanılmaz başarılı mı kılar; hayır!
Ancak bu veriler aslında kendimiz ile yüzleşmemizi ve biraz da bardağın dolu tarafından bakmamıza sağlar. Elimizi vicdanımıza koymamızı ve Şerafettin Turan’a yapılan eleştirilerin altındaki gerçekleri…
Mesela il müdürüne yönelik en yoğun eleştiri kendisine yakın isimleri atadığına yöneliktir! Burada dinime küfreden Müslüman olsa diyeceğim zira bu eleştiri kendi yakınlarını milli eğitime yerleştiremeyenlerin yaydığı bilinçli karalama kampanyasıdır.
Ne güzel ya; Turan milletvekillerinin, bürokratların, belediye başkanlarının yakınlarına ihale verir, istedikleri yerlere atarsa başarılı ama yapmazsa başarısız ve kendi yakınlarına torpil yapan öyle mi?
Bir diğer eleştiri de atamaları kendi başına yaptığına dair. Yahu Urfa’nın en başarılı ilçe milli eğitim müdürlerinden birisi olan Mehdi Turgut Harran da harika işlere imza atarken kendi ilçe müdürünün aşireti ile kavgasında üstün olmak için yerinden eden Şerafettin Turan mıdır yoksa milletvekilinin ta kendisi mi?
Bakınız; Eyyübiye ilçe milli eğitim müdürünün başarılarından haberi olan var mı? Birbirinden harika işlere imza atan bu genç müdürümüz sizce daha kaç yıl milletvekillerinin baskılarına rağmen görevinde kalabilir?
Hakeza Siverek ilçe milli eğitim müdürü Nuri Bey sizce kaç yıl daha görevini sürdüre bilir?
Bırakın efendiler; Şanlıurfa eğitim sorunlarının temelini il veya ilçe milli eğitim müdürleri değil; her kurumu kendi akarlarının arka bahçesi haline getirme ustası bazı siyasetçilerimizin zihniyetidir…
İşte onların kamuoyu üzerinde yarattığı algı operasyonları meselenin aslını bilmeyen bazı masum velileri de yanlış yönlendirmektedir. Mesela Urfa da son 1.5 yılda yapılan rekor okul sayısı paylaşımımın altına ‘’İçinde öğrenci ve öğretmen olmadıktan sonra ne yapayım okulu?’’ yorumunu iliştiren değerli takipçimin dehşet verici düşüncesi gibi! Zira değerli takipçim okul olmayan yere bakanlığın öğretmeni nereye atayacağını da yazsaydı iyi olacaktı. Yoksa çocuklarımı çayıra salıp Mevla’nın kayırmasını mı bekleyecektik nedir?
Dört duvar diyerek okul yapımına karşı çıkmak ve rekor okul ile derslik yapımına muhalefet etmek de nedir? Ben söyleyeyim; bazı siyasilerin vatandaşı yanlış yönlendirmesidir bu ayıp…
Ha, değerli takipçimin öğretmen açığı eleştirisi haksız mıdır; elbette Hayır. Şark görevi adı altında stajyer öğretmen cennetine dönen Urfa da stajyer öğretmen açığı dahi olması ülke eğitimi açısından utanç tablosudur.
Bin bir yoklukla okula gönderdiğimiz evlatlarımızın yeni yetme stajyer ve yetersiz eğitimcilerin elinde birer tecrübe deneği olmaları kabul edile bilir bir durum değildir.
Tıpkı Şerafettin Turan’ın mükemmel olduğunu savunmanın kabul edilir yanının olmadığı gibi…
Eleştirelim evet, hem de il müdürünü, ilçe müdürlerini en ağır şekilde eleştirelim ama bunu yaparken kendimize sadece üç soru soralım.
1- Siyasilerimizin dayatmacı ve kendinden olana iş bulma baskıları ne kadar doğru?
2- Geçmişten bugüne biriken bütün sorunların suçlusu şimdi ki müdürler mi?
3- Yapılan hizmetler karşısında ne kadar vefalı olabiliyor; kendilerine ne kadar destek veriyoruz?
Tarih çok değil, sadece 3-5 yıl içerisinde Abdullah Erin’in bu şehir için neler yaptığını ve yaptıklarının meyvelerini gösterecektir.
Olsun lo; gönderin Şerafettin Turan’ı: Bütün suçlu O!!!
YA ÇÖZÜM!
Şanlıurfa eğitim sorunlarının kökten çözümü için yapılacak o kadar basit ki! Aha da cahil aklımla benim çözüm kriterlerim.
1- Milli Eğitim Bakanlığının zorunlu ŞARK GÖREVİ saçmalığını kaldırarak stajyer öğretmen sayısını bütün bölgelere eşit derece vermesi.
2- Yine Milli Eğitim Bakanlığının torpil yuvasına dönen MÜLAKAT dayatmasına son vererek yıllardır atanmayı bekleyen öğretmenleri atayarak öğretmen açığını kapatması.
3- Milli Eğitim üzerinde oluşan siyasetçi baskısının kaldırılması. Örneğin Milletvekillerine Milli Eğitim kurumuna müdahil olmalarının kesinlikle yasaklanması veya uyarılmaları!
4- Ülke genelinde eşit eğitim hakkı için aynı kalitede eğitim verilmesinin yaygınlaştırılması.
5- Taşımalı eğitimin tamamen ortadan kaldırılması.
6- Okul, kampüs, derslik sayısının çağdaş Türkiye’ye laik seviyelerine çekilmesi.
7- Milyonlarca evladımızın her yeni milli eğitim bakanının kobayı olmasına son verilerek sağlam bir eğitim reformunun derhal hayata geçirilmesi.
8- Batı ile Doğu arasındaki eğitim kalitesinin eşit seviyelere getirilmesi.
9- Eğitimin temel yapı taşları olan öğretmenlerin yaşam standartlarını yükseltecek maaşların verilmesi. Önerim ülke genelinde maaş bütçeleri Öğretmen maaşları ile şekil almalı ve en yüksek maaş öğretmenlere ödenmeli.
10- Eğitime ayrılan bütçenin arttırılması ve reel anlamda denetim altına alınması.
MESELA YUNUS EMRE AKSU'YU DA ASALIM!
Bakınız dostlar; bu ülkede siyasilerin her kurum üzerinde kurduğu hâkimiyeti kırmadıkça hiçbir kurumun hiçbir şehrin ihtiyaçlarına doğru cevap vermesi mümkün değildir. Her ne kadar Şerafettin Turan üzerinden konuya girdiysek de aslında diğer kurumlar da durum bundan ibarettir.
Mesela Urfa OSB Müdürü Yunus Emre Aksu isminde beyefendinin kısa sürede şehrimize verdiği katkılardan haberimiz var mı? Bence yok çünkü bu değerli müdürün yaptığı katkılar, yarattığı istihdam alanları ve istihdam edilen kişi sayısı Urfa da taziyeye giden bir milletvekilinin selfisi kadar yer bulmaz basında!
Hakeza İŞKUR müdürü Lezgin Beyin hangi sorunlar yumağına rağmen Urfa için neler yaptığını kaç haber güpüründe okudunuz bir vekilin düğün haberi kadar?
İl Sağlık Müdürü Emre Erkuş’un hizmet etme kaygısında günde kaç bin sorun, talep, engel ile karşılaştığını kaçımız biliriz?
İl Gençlik Ve Spor Müdürü, İl Emniyet Müdür, İl Nüfus Müdürü ve diğerleri; Urfa’nın hizmet edeni tu kaka ettiği siyasi iklimde ne bu değerli müdürlerin başarılı olma şansı vardır ne de sorunların çözülme şansı…
ÖNERİ!
Hal böyle iken naçizane bir önerim olacak… Nasıl olsa düzelme umudumuz yok ya; gelin ildeki bütün müdürlükleri bir kâğıda yazıp torbaya koyalım! Sonra da özellikle iktidar milletvekilleri sıra ile torbadan kura çeksin. Hangisine hangi kurum düşerse gitsin alenen orayı yönetsin de bizlerde alın teri döken müdürleri boşu boşuna eleştirmeyelim olur mu?
Yorumlar
Kalan Karakter: