TUVALET KÂĞIDI DEYİP GEMÇE SAKIN!
Yayınlanma :
11.06.2019 13:16
Güncelleme
: 11.06.2019 13:16
Bugünkü konumuz "TECRÜBE"
Yukarıdaki söz de 130 plağı, dünya listelerinde yüzlerce kez bir numaraya oturan sayısız şarkıları ile reggae müziğinin efsane Jamaikalı sanatçısı Robert Nesta "Bob" Marley'e ait.
Dünyanın birçok yerinde milyonlarca seyirciye konser veren Bob Marley sanırım hem kendi alanında hem hayata dair tam bir tecrübe abidesiydi...
Zira öyle olmasa bütün dünya da bu kadar büyük hayran kitlesi kazanması mümkün olmayacaktı.
Çünkü müzik evrenseldir ve milyonların yüreklerine dokunan şarkıları yapmak için derin bir hayat tecrübesi gerekirdi.
Ama muhtemelen insanı en iyi kendisinin dinlediğini savunan Bob, insanın kendi iç sesini dinlerken bile etrafına bakındığı, kimsenin kardeşi, arkadaşı, dostu, komşusu hatta evlatları eşi ve dahi kendisi ile bile konuşmaktan korktuğu Türkiye de yaşamış olsaydı:
"Ne kendi kendime ne kimse ile konuşmuyorum. Sebep delilik değil, zaman beni bile kendimden şüphe ettirecek kadar zavallı bir korkağa evirip, konuşacak kadar güvenilir kimse kalmadığı içindir!" diyecekti!
Öğretilmiş yoksulluk ile terbiye edilmiş ve birer koyun gibi programlanmış toplumların konuşa bilecekleride, konuşanları da olmaz zaten...
Ha, arada konuşanlar çıkmıyor mu? Çıktılar elbette ama ya dokuz köyden kovulur oldular, ya derin bir vefasızlık yüzünden dillerine küstüler ya da susturuldular!
TECRÜBE!
Aslı Arapça ‘’Tecribe’’ olan Tecrübe, Türk Dil Kurumunda "Deney, deneyim, görgü" şeklinde açıklanır.
Bir insanın yaşamı boyunca görmüşlük ve yaşamışlığından edindiği deneyimler bütünü yani.
Ama bana sorarsanız, "Tecrübe hayatta yenilmiş kazıkların
ve yapılan yanlışların bileşkesidir!"
Evet, aslında tecrübe dediğim insanlara güvenmenin, inanmanın ve değer vermenin bedelini ödemek; yaş aldıkça değil, kazıklandıkça edinilen deneyimler bütünüdür!
Gerçi 5 milyon Suriyeli mültecinin her bağlamda ülkenin elit ve öncelikli kitlesi olarak kabul edilmesi ile şimdilerde pek rastlamıyoruz ama en azından benim kuşak iş yerlerine asılı şu ilanları iyi hatırlar:
"Tecrübeli Eleman Aranıyor!"
Hah işte o ilanın tam karşılığı "Arkadaş işin ehli olmayan acemiden o kadar çok zarar gördüm ve kazık yedim ki; şimdi işi yani emaneti ehline vermek istiyorum!"
Tecrübeli eleman arayan iş yerlerinin kurumsal bir hafızaları vardır ve o hafıza zararları deney ettiği için işverene, kuruma doğru yolu göstermiştir.
Tıpkı iş yerlerinin, partilerin, STK ve benzer kuruluşların olduğu gibi, ülkelerin, devletlerin, coğrafyalar ve ulusların da toplum hafızaları vardır.
Bu kâh geçmişin yazılı olduğu tarih bilgisidir kâh kuşaktan kuşağa aktarılan kültürel tarihten edinilen deneyimlerin hafızada yer edilmesi.
Bütün dünya da şehirlerin, ilçelerin hatta kasaba, köy, mezraların bile kendine has toplumsal hafızalarında deneyledikleri tecrübeleri vardır ve bu tecrübe en büyük yol göstericileridir.
Ancak dünya da tek bir şehir vardır ki; basmakalıp bir tecrübe sahibidir ve toplum hafızası yoktur!
O şehir de özellikle siyaset anlamında balık hafızalı olmakta inat eden memleketim Şanlıurfa'dır!
Size tek bir örnekle bunu izah edeyim.
Emanet ehil dedik ve ekledik tecrübe ile deneyimlenmiş toplum hafızası.
Malumunuz hem iktidar ortağı olan Ak Parti ve MHP İstanbul seçimleri için ülke genelinde görülmemiş bir seçim çalışması başlattılar. Bu seçim kapsamında yine ülke tarihinde eşi benzeri olmayan bir şekilde hem Ak Parti adayı Binali Yıldırım hem CHP adayı Ekrem İmamoğlu diğer bölgelere giderek İstanbul seçimi için destek istiyor! Şaka gibi demeyeceğim çünkü uzun zamandır her türlü kötü şakalara alıştık artık.
İşte bu seçim çalışması kapsamında diğer bütün iller de olduğu gibi Ak Parti de Şanlıurfa’nın bütün milletvekillerini, belediye ve ilçe başkanları ile kanaat önderlerini, iş adamlarını İstanbul’a seçim çalışması yapmaya davet etti.
Daha doğrusu İstanbul da yaşayan Urfalılara yönelik yürütülecek seçim çalışmasını doğru koordine etmesi için bir isim belirledi. Ve işte isim bugünkü tecrübe konumuzun ana konusu oldu!
Aslında İstanbul aşığı olan ve fakat ne İstanbul da ne de memleketi Şanlıurfa da hatta doğduğu ilçe olan ‘’Viranşehir de dahi karşılığı olmayan bir isim nasıl olurda iki milyon Urfalının siyasi lideri olur?’’ dedim ve küçük bir analiz yaptım.
Doğrusu bu beyefendinin Şanlıurfa veya partisine verdiği tek bir hizmeti, bıraktığı eseri, hayran kalınacak vizyonel bakış açısı ile ortaya koyduğu başarılı bir çalışmayı bulmak için Google Amca da saatler geçirdim ama bulamadım!
Hatta elimde mikroskop bilgisayar başında geçirdiğim saatler yüzünden az kalsın hanım tarafından dışarı atılacaktım. Zira yok arkadaş yok! Adamın elle tutulur hiçbir farklı özelliğini yazmıyordu Google Amca.
Acep dedim kendi kendime Bob Marley gibi; Teknoloji mi geriledi yoksa Google Amca bu büyük siyaset adamını göremeyecek kadar eskidi mi veya gâvur icadı ya; kasten mi yazmıyor Sayın İstanbullunun büyük başarılarını?
Sonra, 7 Haziran seçimleri çıktı karşıma.Hani Ak Partinin Urfa da en çok oy ve milletvekili kaybettiği o meşhur seçim...
İşte normal bir toplum hafızası ta o zaman bu beyefendinin bir şehrin siyasetine liderlik edecek potansiyele sahip olmadığının tecrübesini belleğine alırdı ama Şanlıurfa almadı!
Sonra kendisinin de benim gibi İstanbul da ikamet ettiğini ama benim çeyreğim kadar Urfa'nın sorunlarına, dinamiklerine hâkim olmadığını da öğrendim!
Hatta son yerel seçimde bizzat gözlemleyip tecrübe etme şansım oldu zira beyefendi Urfa da 100 kişiyi bile toplayamıyor ve miting yapamıyordu!
Biz buna halk dilinde toplumda karşılığı yok diyoruz.
Yani İstanbul Beyefendisi Şanlıurfa'nın daha önce lider olarak deneylediği ve başarısızlığını tecrübe ettiği bir isim olmasına rağmen bugün İstanbul da Urfa heyetinin lideri olarak seçilmiştir!
E ama İstanbul da yaşıyorum ve iddia ediyorum. Beyefendinin korumaları dâhil buyursun İstanbul sokaklarına çıkalım. Acaba kendisi mi daha büyük kitleye ulaşır yoksa bir gariban olan ben mi?
Elbette bir şehir olarak geçmişin eşsiz deneyimlerini akıl ve mantık süzgecinden geçirecek hafızdan yoksun olursanız; İstanbul da yaşayan, Urfa da karşılığı olmayan ve Urfa’nın tek bir sorununa, dinamiklerine dahi hâkim olmayan isim gelecekte kabine de olma hakkını kendinde görür! Ve kendinden bu hakkı gören her siyasetçi gibi, dünkü skandala imza atıp istediğini toplantıya davet eder, istemediğini yok sayar!
Dedim ya; siyaseten toplum hafızasını bütünü ile yitirmiş veya Beyaz Urfalıların dayattığı, öğrettiği bir tecrübeyi seçen Şanlıurfa’nın geçmişinden ders alma şansı yoktur. Ve işte tam da bu yüzden Urfa halkı ülkenin en zengin toprakları üzerinde yaşayan en yoksul halkı olmaya mahkûmdur!
Ha deyin ki bundan sana ne?
Haklısınız!
Ne kadar haklı olduğunuzu da ‘’VEFA’’ başlığı ile kaleme alacağım bir köşe yazımda anlatacağım ama şimdi sizleri tecrübenin ne denli önemli olduğunu anlatan harika bir fıkra ile baş başa bırakıyorum…
TUVALET KÂĞIDI DEYİP GEÇMEYİN!
Dünyanın en büyük uçak üreticilerinden biri, yüz milyonlarca dolar harcayarak yeni bir uçak geliştirir... Ancak ilk deneme uçuşunda, iki kanat da kökünden kopar!
Mühendisler aylarca çalışmalarına rağmen, sorunu bulamazlar ve son çare, Şirket CEO’ su, ofisboydan mali işler müdürüne, hukuk baş müşavirinden temizlik işçisine bütün personeli toplar ve derki; ‘’Herkes fikrini söylesin, en aykırı öneriyi bile dikkate alacağız’’’
Gelen öneriler tek tek değerlendirilir ama hiç biri işe yaramaz, her seferinde uçağın kanatları tam dibinden kopar!
Çaresiz, çok abuk sabuk bulunduğu için sona bırakılan öneriyi de uygulamaya karar verirler: ‘Kanatların tam gövdeyle birleştiği yere delikler açalım’. Hikâye bu ya, bilgisayar simülasyonunda, sonra makette, prototipte… Öneri işe yaramış, kanatlarının dibi delik olan uçak bütün testlerden başarıyla geçer!.CEO coşku içinde herkesi tekrar toplar, müjdeyi verir ve ekler, ‘‘Bu öneriyi kim yaptıysa lütfen kendini tanıtsın’’ Uzun bir sessizlik olur, derken en arka sıralardan biri, üstünde mavi iş önlüğü, elinde süpürge ve faraş, utana sıkıla, arkadaşlarının arkadan iteklemesiyle öne çıkar. Adamı kucaklayanCEO, herkesi alkışa davet eder.
“Arkadaşım hangi bölümde çalışıyorsun sen?” diye sorar.
“Tuvaletleri temizliyorum efendim” der yaşlı adam.
“Öyle mi, peki şirketimizi iflastan kurtaran bu dâhiyane fikir nereden geldi aklına?”
“Valla beyim” der adam utana sıkıla, “yıllardır tuvaletleri temizlerim, biliyor musun, bu içine ettiğimin tuvalet kâğıtlarının asla delikli yerinden yırtıldığını görmedim...”
Velhasıl, her kurumun, her şirketin, toplumun, ülkenin, ulusun, coğrafyanınbir ‘bilgi ve tecrübe sermayesi ile bu sermayeyi gelecek için saklayan hafızası vardır. Ve geleceğini hafızasına kaydettiği deneylerden edindiği tecrübeler ile şekillendirir.
Bakınız ve sakın bir daha TUVALET KÂĞIDI işte deyip geçmeyin. Gün gelir hayat kurtarır!
VEFA MI?
Hâk getire!
Bob Marley o kadar haklı ki iyisi mi kendi kendime konuşayım… Zira sesim biraz duyulursa vefa nedir bilmeyenleri üzerim!
"Tecrübe hayatta yenilmiş kazıkların
ve yapılan yanlışların bileşkesidir!" dedim ya yazımın girişinde:
Kimse ama kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeyeceksin!
Alın size TECRÜBE!
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: