Yazımın ana konusuna geçmeden önce şahsıma dair merak edilen bir hususa parmak değil bildiğin kol, ayak, dirsek basmak isterim ki; bir daha kimse aynı hataya düşmesin!
Gün içerisinde bir hatasını yerinde görüp, yüzüne söylediğim gazeteci bir kardeşim sonrasında beni arayarak "Ekrem Abi; ben Valiyi, alay komutanı, ben emniyet müdürü falan tanımam; onlar kim ki? (O an ki konumuz ile ne alakası varsa ve çok iyi biliyorum ki; saydıklarının yanında onlara destansı methiyeler düzer!) Çünkü ben Erdoğan'ım, ben ülkedeki bakanlarım ve Urfa bitse ben bitmem! Ayrıca benim aşiretim belli ha, ama sen kendine gazetecisin!" diyerek sözde aşireti ve yine sözde diyalogda olduğu bazı bakanlardan aldığı güçle beni tehdit ediyordu!
Bu vesile ile bütün Urfa kamuoyuna son kez ifade edeyim:
Eğer mevzu aşiret ise; Siverek'in esmer alınlı Kejan Aşiretinin evladıyım. Kralı bende yani. Dolayısı ile denemeyin bile...
Mevzu sırtını siyasilere dayamak ise; bir şehrin, bir ülkenin aydınlarını, STK başkanlarını, okumuş, hayatını o şehrin gelişmesine adamış, projeler üretmiş, tanıtımını yapmış, emek vermiş isimleri yerine yerelde algı operasyonu yapmak için kendisini deli ilan eden veya fetöcülüğün kralı, hırsızlığın, jantajın ağa babası yerel gazetecilerin evine mobilya, eşine bilezik, sitesine maaş ve fatura üzerinden para yağdıran siyasiler dururken; bu zavallı gözdağı girişiminde bulunan kardeşimizin zırnık kabahati yoktur!
Biz yine gelelim Ekrem Arpak'a: Efendiler; her yerde söylerim ve bundan şeref duyarım. Siyaseten şehrimin ve ülkemin bir çok milletvekilini, belediye başkanı ile bakanını, bürokratını tanır, çok azı ile anlaşamaz, çoğu ile ağabey kardeş, dostluk hukuku içerisinde selamlaşırız ama uğruna sanatımı, yazarlığımı hatta gövdemi ortaya koyacağım tek isim M.Kasım Gülpınar ismidir.
Ve fakat buraya dikkat: Ekrem Arpak olarak değil Urfa da; bu ülkede az sayıda ismin gösterebileceği cesaret ile rüşvetin, ihale vurgunlarının, zulmün üzerine giden bir duruşa sahibim...
Fakat ben cesaretimi ne gurur duyduğum aşiretinden, ne M.Kasım Gülpınar'ın ne bir başkasının siyasi veya makamsal gücünden almam...
Gülpınar dahil kimsenin ne gölgesine, ne makamına ne maddiyatına ihtiyaç duymadığım gibi; hiç bir ismin adamı olmadım, olmam zira ben eşimin adamı, çocuklarımın babasıyım sadece...
Ve ben gücümü nereden alıyorum biliyor musunuz?
Ve ben neden pervasızca en kral makamına rest çekiyorum hiç düşündünüz mü?
Hemen söyleyeyim:
1- Allah'tan başka kimseden korkmam... Korkuyor olsam: Meclis kapısında vekile kafa atmam tek başıma!
( Bilen bilir kimin benden kendi adamları içinde kafa yediğini...)
Allah'tan başka kimseden korkmam; zira korksam: i
İftira atan vekile "Çakal yüzleşeceksin diyerek yüzleştirmem." Bunu da bilen bilir...
Korkacak olsam: Kısa geçmişi olan köşe yazarlığı hayatımda bakanlarından vekillerine tek tek yolsuzluklarını yazan olmazdım...
Ulan, sonu bir avuç toprak olan fani dünyada kralından korkan Ekrem namerttir...
Silah taşımam, bıçak taşımam... Ama her ikisinden keskin kalem ile yürek taşırım ki; ancak kancıklıklıkla yenebilirler beni! Çünkü haklı olduğum vakit yüzünü hiç görmediğim bir mazlum, masum, mağdur için ölümün üzerine üzerine giderim korkmam...
Peki, niye korkmuyorum biliyor musunuz?
1- Çünkü başta DEDAŞ olmak üzere; halkıma kan kusturan ve usulsüz vurgunlarını deşifre ettiğim kurumlardan sus payı fatura karşılığı üç beş kuruş alacak kadar şerefsiz olmadım asla!
2- Çünkü, bırakın evimin mobilyasını; herhangi bir siyasetçiye karşı boynumu büküp susturacak bir iğne bile yok evimde!
3- Çünkü, yok ama olsaydı bile; haber sitemin veya TV kanalımın çalışanları belediyelere abone değil, maaş almıyor olacaklardı!
4- Çünkü, gazetecilik adı altında ona buna silah ruhsatına aracılık edip komisyon almadım!
5- Çünkü, ben her seçimde bazı aday adaylarını pazarlayıp harçlık almadım bazılarınız gibi!
6- Çünkü, bazılarınız gibi salt belediyesine aboneyim diye: Urfa da zulmün, vurgunun, vefasızlığın kralı isimleri alkışlamadım!
Aksine üzerine üzerine gittim namerdin, puştun, hırsızın...
7- Bazılarınız gibi bilmem hangi kurumun olmayan kursunda ders veriyor görünüp bedevadan maaş almadım!
8- Çünkü, bazılarınız gibi ki topunuzun tanıdıkları benim görüştüklerimin kapısına bile gidemeyeceği halde fakir fukara, işsiz genç kızlarımızı "Seni şu bakanla, bu vekille tanıştıracağım" yalanı ile taciz etmedim!
9- Çünkü, benim elden ele dolaşan eş cinsel veya evli barklı kadınların namusu ile oynadığım tek bir görselim, videom yok bre terbiyesizler!
10- Evet "Deli Çoban" derler bana ama deliliğe vurup kimsenin önünde harçlıkçı olmadım troneler...
Benim Ankara da sizlerin harçlık aldığı isimlerle oturup kalktığım masalarda ödediğim hesaplar, bu memleket için ödediğim otel, uçak, yakıt, klip, reklam paraları ile bazılarınız yıllarca aç karnını doyurur soysuzlar!
11- Bazılarınızın evlatları kardeşleri samimi olduğunuz, kusurunu örttüğünüz vekiller, bakanlar sayesinde işe girerken; benim üniversite mezunu evladım özel sektörde çalışır, hakeza ağabeyim ve kardeşim de.
Pardon ama kızımın tam burslu mezun olduğu üniversiteye sizin torpille, şantajla işe giren çocuklar rüyalarında göremezler...
12- Çünkü, benim karın ağrım yok ki; tehdide boyun eğeyim...
Ben ölürsem kahraman olmayacağım ama bazılarınız gibi hırsız, ırz düşmanı, ırkını, şerefiniz satan gazeteci de olmayacağım!
13- Troneler; bazılarınız üç kuruşa şerefini, ırkını satarken; 100 yıllık Türkiye tarihinde bir canlı yayını "Kürtçenin yasak olduğu yerde durmam!" diyerek terk eden tek sanatçı benim ben... Ne korkusu ya?
Bazılarınız DEDAŞ'tan, kusurlarını, rüşvet ve ihalelerini örtbas ettiğiniz isimlerden üç beş kuruş almak için onurunu satarken; ben Urfa'yı tanıtmak için her biri 50/60 bin liraya mal olan 8 klip çektim troneler. Ve hala dünya üzerinde gerçek bir savaşta çekilen tek klibin sanatçısı olarak BBC de 40 dakika ayrılan tek Türkiyeli sanatçı benim zırtolar!
Yazarlık mış, gazetecilik miş; gelin size önce köşe yazarlığı sonra insan olmanın onurunu ezberleteyim be!
Ak Parti SKM'den vurgun yapıp şehre Sabattin Cevheri kazanıyor haberi yayanlar; benim sizler gibi rezil tek bir faturam yok ha, tıpkı yüz kızartıcı suçtan hapiste yatan tek bir abimin, kardeşimin olmadığı gibi...
Evet, gazetecilikten az çok ben de para kazandım ama bu paraların kuruşu insanlık onurumu sattığım, yalakalık yaptığım için olmadı.
Efendiler; bazılarınız Urfa da Ak Parti belediyelerinden maaş, fatura alırken ben Mevsimsiz işçileri, rüşvetleri, ihale vurgunlarını yazdığım için alın terimi gasp ettiler!
Nihat Çiftçi sonunda "Senin kitaba mobing uyguladılar!" itirafında bulundu ve topunuzun yapamayacağı kadar reklamını yaptığım kendi memleketimde kendi konserlerimin ücretlerini alamadım be!
Size rakam dökeyim efendiler.
1- Resul Yılmaz'ın iptal ettiği konser de sadece zararım 13.000!
2- Valiliğin vermediği 45.000!
3- Viranşehir belediyesinin vermediği 37.000!
4- Urfalı eski vekil, eski ilçe belediye başkanının ve bakanın raporu ile TRT den alamadığım 302.000!
5- Ve 10 bin adet ve benden rica edildiği halde ücreti ödenmeyen kitabımın 350.000 lirası ile bu memleket için milyon lira zarar ettim ulan!
Bazılarınız fakir fukarayı iş bulma vaadi ile taciz ederken; ben ülke genelinde 117 mağdura yapılan haksızlığa bizzat son verdim dostlar sayesinde tronler...
242 Aileye destek oldum fırfıroklar!
Bu şehrin tanıtımı için 60-65 kişilik profesyonel ekiplerle çalışırken verdiğim maaşlar, 1.000 üzerinde ulusal ve uluslararası haberler de çabası.
Velhasıl ben gücümü vicdanımdan, tertemiz geçmişinden alan biriyim.
O yüzden beni aşiretiniz ile, tanıdığınız siyasiler ile tehdit etmeyi bir daha denemeyin sakın!
Alayına Eyvallahım yok bilesiniz...
Ama aynı zamanda evlatlarım, eşimden başka kimseye de ihtiyacım da yok...
Sizlerin aksine siyasi veya bürokrat kime destek verdiysem; zararını görmüşümdür karını değil...
Not: Söylemeden geçemeyeceğim; son genel seçimden beridir haklı/haksız ağır eleştiriler yaptığım Suruç Milletvekili Sayın İ.Halil Yıldız'ın kardeşlerinden birisi ile dün bir mekanda karşılaştık. O beyefendinin benimle kucaklaşması, çay sohbetine samimiyet ile daveti en ufak tartışmada kıyameti koparan bazı siyasilere örnek olsun demek zorundayım. O kendisini biliyor ve bu nezaketi için teşekkür ederim.
Bu duruşu sergilerken yarın yine kendi kardeşini eleştireceğimi biliyordu ama ben ona o bana saygı duydu çünkü adamlık da budur, insanlık da...
UTANMAZLAR!
Gelelim utanmazlara: Bir şehirde bir ülkede siyasetçi veya bürokratların bazıları oturdukları makamları rüşvet, ihale vurgunlarınında üzerinde artık fakir fukaranın namusuna el ve dil uzatacak kadar ileri taşımış; bunu gören, bilen yerel veya ulusal medya zavallı bir korkaklığa bürünmüşse eğer; bilin ki orada insanlık ölmüştür!
Ve ben diyorum ki; sadece son iki günde beni insan olmaktan beni yaşama sevincinden soğutan UTANMAZLAR; Alllah topunuzun belasını versin!
Eşi hapiste kendisi zavallı bir sağlık memuruna KHK mağduriyetini giderme vaadi ile namusuna göz diken şerefsizler; Allah belanızı versin!
Şehrimin fakir, fukara, öksüz ve yetiminin haklarını yedikleri yetmezmiş gibi; şeyinin derdine düşen her kimse Allah belalarını versin!
Zaten terörün, işsizliğin belini büktüğü yolsul Urfalı'mın belini bir de çalarak, rüşvetle, torpille sömürenlerin Allah belasını versin!
Bakınız; onlarca yazımda ifade ettim. Ben herhangi bir siyasi partili değilim ama hangi partiden olursa olsun; bu şehre böyle rezil bir siyaseti empoze edenlerin Allah belasını versin!
Ve bütün bunlar olurken; son kez 10 gün içerisinde yine şehrimin tanıtımı ile bazı sıkıntılarının giderilmesi için memlektimde eşlik etmeye söz verdiğim bazı siyasi değerler ile ulusal basından çok değerli dostları ağırladıktan sonra benim için Urfa bitmiştir!
Ben bunca pisliğin içinde nefes alamam!
Allah beni deli gibi sevdiğim memleketimden dahi soğutan soysuzların belasını versin!
Sanat veya köşe yazarlığı hayatımda verdiğim emeklere rağmen vefa göstermeyen kim varsa Allah'a havale edip; başım dik, alnım ak dönecem İstanbul'a.
Bu şehir için evlatlarımdan çaldığım vaktimi ve rızklarından aldığım her kuruş birilerine zehir zıkkım olsun.
UTANMAZLAR sizi Alayınızdan korkan Ekrem de en az sizin kadar namert olsun...
Yorumlar
Kalan Karakter: