Kahraman Binay: 62 yaşında. Aort damarında yırtık tanısı ile Harran Üniversitesi hastanesinde tedavi altına alınıyor vay malamın!
Hasta hayati tehlike olduğu için yoğun bakım ünitesine alınıyor ve işte Urfa halkının biçare, zavallı, kimsesiz hallerinin trajedisi burada başlıyor.
Hasta benim yakınım olduğu için aile direk benden yardım istemek durumunda kalıyor!
Olaya bakın; aile çareyi Urfa'dan 1.800 km uzakta yaşayan gazeteci, sanatçı yakınından destek istemekte buluyor çünkü, sağlık alanında yaşanan skandallar Urfanın totalde 14 Milletvekilinin umrunda değil!
Hastane Başhekimine ulaşmaya çalışıyorum ama nafile zira başhekim Ankara da.
Hastamızın genel sağlık durumuna dair bilgi edinmek istiyorum çünkü biliyorum ki; hastamızı derhal İstanbul'a sevki olmazsa o zavallı; tanı ve tedaviden yoksun, tıbbi malzemelerin yetersiz olduğu hastanede hayatını kaybedecek!
Yakın dostum, akrabam Ayhan Timurtaş ve İstanbul milletvekillerini arıyorum hastamızı nakletmek için!
Bu arada verdiği çarpık bilgiler ile aileyi geren doktorun epikriz raporu geliyor.
Rapora göre hasta TİP B yani hayati tehlikesi olmayan hasta!
Aort damarı yırtık hastaya konulan tanı TİP B! Allah sizi bildiği gibi yapsın e mi? Zira bu rapor yüzünden telaşla ulaştığımız sağlık bakanlığımız dahi yanıltılmış oluyor!
Acil ve hayati tehlikesi olmadığı için hastayı sevk edemiyoruz yani!
Oysa hastanın süre kaybının devamında yavaş yavaş ölüme gideceğini doktoru söylüyor!
Hocam ne cerrahi müdahale yapılamıyor diyoruz; yeterli tıbbi malzeme ve maalesef cerrah yok hastanede!
Sağlık Bakanımızın nezaketi ve ilgileri ile dev bir Amerikan Firmasından ameliyat için gerekli ekip ve ekipmanın derhal Urfa'ya intikali sağlanıyor ama oda ne; hastane bunu da istemiyor!
Tamam hastamızı sevk edin diyoruz onu da yapmıyor ve sürekli işi yokuşa sürüyor!
Sonra epikriz raporunda tanı birden bire TİP A'ya dönüyor!
Ayhan şaşkın, ben şaşkın; geceleri sabaha kadar rahatsız ettiğimiz değerli dostlar şaşkın ve irtibata geçtiğimiz büyük hastanelerin baş hekimleri, profları şaşkın.
Zaman giderek daralıyor ve Kahraman Ağabey zavallı, sahipsiz Urfanın ölümüne doğru itiliyor!
İl Sağlık Müdürümüz Sn. Emre Erkuş'u gecenin yarısında rahatsız etmek durumunda kalıyorum. Sağ olsun büyüklük ve tevazu ile ilgileniyor. Onun mücadelesi ile Koşuyolu hastanesine ulaşıyoruz ama epikriz raporu yüzünden nöbetçi cerrah hastamızı redediyor!
Not: İl sağlık müdürümüze bir kez daha bütün kalbim ile teşekkür ediyorum.
Ayhan Timurtaş ve benim mücadelem devam ediyor! Dr. Siyami Ersek hastanesi hastayı kabul ediyor.
Biliyor musunuz; içim acıyor çünkü helikopter ambulans ile İstanbul'a nakledilmesi gereken Kahraman Ağabey 1.800 kilometrelik yolu normal ambulans da kat ediyor!
Yani dostlar; 2 milyonluk bir şehirde cerrah, cerrahi operasyon yapılacak tıbbi malzeme ve Dr eksikliğini az kalsın canı ile ödeyecek duruma getirilen Kahraman Binay sağ olsun Ayhan Timurtaş kardeşim ve bizlerin stres dolu geceler boyu verdiği mücadele ile İstanbul da başarılı bir operasyon ile hayata dönüyor!
Neden?
Çünkü koca Harran Üniversitesi hastanesinin nerede ise bütün değerli doktorları, cerrahları Fetö avı yüzünden sorgusuz sualsiz açığa alınmış!
Çünkü hastane ortaçağdan kalma tıbbi malzemelerin olduğu ve düşenin Allah'ın kerametine kaldığı bir hastane!
URFA'NIN SAĞLIĞI SAĞLIKSIZ!
Gelelim işsizliğin, yoksulluğun, çaresizliğin ve dahi ötekileştirilmenin etkisi ile sağlığı bozulan ama iktidar partisinin kalesi Şanlı Urfa da sağlık hizmetlerinin durumuna!
* Yeterli tedavi ve tanı merkezi yok!
Dolayısı ile Urfalı acil hastalar ya Diyarbakır ya Antep yolunda Azrail ile can kavgasına tutuşuyor, şansı olan hayatta kalıyor!
* Nitelikli ve tecrübeli doktorlar şehre gelmiyor; gelen de durmuyor!
Bu yüzden hastalarımız pratisyen hekimlerin ellerinde kobay olarak kullanılıyor!
* 2 Milyonluk şehir de tek bir Anemi ve böbrek tanı ile tedavi merkezi yok!
Oysa telesami, anemi hastaları ile diyalize bağlı olarak yaşamlarını sürdürebilen hastalar için saniye dahi öneli iken bu hastalar civar illere giderken büyük acılar çekiyor. Bu yetmezmiş gibi zaten yoksul olan hasta yakınlarının evleri barkları yıkılıyor tedavi giderlerinden!
* Doğum oranı bakımından ülke de birinci sırada olan Urfa da adam gibi kadın doğum hastaneleri ile doktorları yok denecek kadar az!
Ve annelerimizin ve bacılarımızın evlatlarına sarılmadan ölümünü nereye kadar seyredeceğiz?
* Urfa da ufak çaplı gelişmeler olsa da; engelli koordinasyon, tedavi, rehabilitasyon merkezleri de yok!
* Zaten yetersiz olan hastane ve sağlık merkezlerine Fetö ile mücadele adı altında kapatılan sağlık merkezleri ile hastaneler ekleniyor!
Bakın kim ne derse desin: URSU Hastanesinin kapatılmasının arkasında Fetö ile ilgili tek bir sağlıklı gerekçe yok!
Bu koca hastanenin kapatılmasıyla işinden olan 300 sağlık personeli ile binlerce hasta ve hasta yakınının tek suçu hastane sahibinin Kürt kökenli olması!
Yeter yahu; başlayacağım ötekileştiren zihniyetine ha!
Burada Devlet Bahçeli'ye sesleniyorum. Lütfen bir daha "Kürt kökenli kardeşlerim" diye başlayan cümleler kurarak yapmacık sevgi sözcükleri kurmayın artık!
Bir kere Kürt kökenli değil Kürt'üz biz!
İkincisi Kürt halkı için ne yaptınız bugüne kadar?
Bir Kürtün hastane sahibi olmasına dahi tahammül edemediğiniz yerde bize kardeşlerim demeyin...
Ve Ak Parti ve CHP, MHP, HDP ile diğer bütün siyasi partilere sesleniyorum:
Gerçek at izinin it izine karıştığı; gerçek ve kriptocu fetöcülerin kendilerini çok güzel kamufle ettikleri şu rezil av ile daha ne kadar masumun hayatlarının çalınmasına sessiz kalacaksınız!
Harran Üniversite Hastanesi örneğinde olduğu gibi; Fatma Şahin'in BŞ Belediye Başkanı, Celalettin Güvenç'in ve daha birçok ismin vekil olduğu ülke de daha kaç masum, mazlum doktor, profesör, sağlık personeli, bilim adamı, hakim savcı avukat, asker ve diğer meslek gruplarından kimsesiz insanları ihraç ederek zulüm edeceksiniz?
Milli Eğitim, Asker, Polis, Sağlık ve diğer alanlarda nerede ise kalifyeli personel kalmamasının ağır bedelini 80 milyon ödüyor görmüyor musunuz?
Torpil yuvasına döndüğü iddia edilen OHAL komisyonunun halkın adalete güvenini sarstığını ne zaman göreceksiniz?
Hepsinden önemlisi fetöcü avı gerekçesi ile 80 milyonun sağlığını, güvenliğini, ekonomisini, temsiliyetini donanımlı personel kalmadığı için çaylak isimlere teslim etmekten ne zaman vaz geçeceksiniz?
YA İSTİFA EDİN YA VEKİL OLUN!
Gelelim memleketimin her alanında olduğu gibi sağlık skandallarına karşı da sesi soluğu çıkmayan 14 milletvekiline!
Partizanlık ruhundan sıyrılmış; parti adı ile değil; Urfalı olarak hepsine tek tek soruyorum: Siz ne iş yapıyorsunuz arkadaş?
1- Ahmet Şeref Fakıbaba: Doktor olması hasebi ile öncelikle Fakıbaba'ya soruyorum: İl Sağlık müdürlüğü ve bazı hastanelere kendine yakın isimleri atamak kaygısı dışında bu şehre kaç sağlık merkezinin, hastanenin kazanılmasına öncülük ettin Fakıbaba?
Kaç meslektaşının şehre atamasını sağladın?
Sahi, koca bir şehir hem de kendi memleketin sağlık skandalları ve eksiklikler nedeni ile komada inlerken; ettiğin hipokrat yeminine ne oldu?
2- Z.Gülender Açanal: Bildiğim kadarı ile eczacılık sektöründen geldiğin için sağlık sorunu en çok seni ilgilendirmeli değil mi vekilim?
Nedir bu Harran Üniversite hastanesinin içler acısı halleri?
Yahu siz ne iş yapıyorsunuz Gülender Açanal Vekilim ne?
3- Halil Özcan: Sayın vekilim söyler misiniz; şehre gelirken gururla bindiğin kırmızı plakalı aracımın yarası al kırmızısı akan kaç hastanın çaresi oldu?
Kaç doktorun atamasını sağladın, kaç sağlık merkezine ön ayak oldun?
4- M.Ali Cevheri: Akademisyen kimliğiniz ile sağlık alanında akademik eksiklikleri nasıl göremezsiniz?
Yahu kaç tanı, tedavi merkezi için sağlık bakanlığına gittiniz Sayın Cevheri?
Bunca sağlık skandalları içerisinde ölen, acı çeken hasta ve hasta yakınlarının halleri vicdanlarınızı hiç mi sızlatmıyor?
5- Ahmet Akay: Hadi sen söyle Sayın Vekilim; ne yaptın Urfanın sağlık sorunlarını çözmek için?
Nasıl bir hizmetin oldu Allah aşkına?
6- Halil Özşavlı: Hadi Urfayı geçtim Sayın Vekilim; bir kadın doğum hastanesinin acil olduğu Viranşehir'e sağlık alanında kaç yatırım ve hizmetin gelmesine ön ayak oldunuz?
Hasret kaldım yerel basında sürekli yakınlarınızın işe girdiği haberlerinin yanında tek bir hizmetinizin de habere konu olmasına!
7- Kendi ilçe devlet hastanesinde yaralı girenlerin ölü çıktığı vekilime zaten tek bir satır yazmayacağım...
8- M. Kasım Gülpınar: Evet, vicdanı, merhameti, vizyon ve bilgi birikimi ile gurur duyduğum Sayın Vekilim; Harran Üniversitesi Hastanesinde yaşanan bunca rezilliğe ne zaman el atmayı düşünüyorsunuz?
Evet, şahsen günde onlarca hasta için emek verdiğinizi biliyoruz da Urfa'nın sağlık alanında bu kadar çaresiz olması karşısında nasıl bir çalışma yaptınız?
Herkesi geçtim Vekilim; sana duyulan sevgi ve güvenin, gücün farkında mısın?
Neden masaya yumruğunu vurmaz neden müdahale etmezsin?
HDP'NİN MIZMIZ DÖRTLÜSÜ!
Sahi ya; genel seçimin üzerinden nerede ise bir yıl geçti. Urfa da HDP'nin dört milletvekilinin adını ezberleyen var mı?
Dördünden tek bir hizmet gelmiş mi?
Oyun bozan çocuklar gibi mızmızlanmaktan, mağduriyet edebiyatından ama bolca halkçı, devrimci argümanları ile meydana çıkmaktan gayrı bu şehre ne verdiniz ne?
GERÇEKTEN AYDINLIK MISIN VEKİL!
Gelelim ana muhalefet partisi milletvekili Aziz Aydınlık vekilime.
Sayın Vekilim; senin bu şehre kaç hizmetin var?
Sağlık alanındaki bu rezilliği bitirmek için nasıl bir çalışma yaptın merak ediyorum gerçekten!
BABA OĞUL NE YAPAR!
Gelelim oğlu belediye başkanı kendisi milletvekili olması hasebi ile dünya da örneği olmayan iktidar ortağı MHP'nin tek Urfalı vekiline:
Sayın Vekilim; haberin var mı Urfa da yaşanan sağlık skandallarından?
Sizler o koltuklar da Ankara'nın zevki sefasını sürerken: Hastane, doktor, ekip ve ekipmanın eksikliği yüzünden hayatını kaybedenlerden haberiniz var mı?
14 VEKİL = HASTALIK!
Evet, bırakın hepsinin bir araya gelerek şehir için ortak hareket etmesini; aynı partililerin bile birbirlerinin kuyusunu kazıdığı 14 milletvekilimiz var ne yazık ki!
Kuyu kazma meselesinde mahir olanları bu halk iyi tanıdığı için Sayın Gülpınar gibi bu işlere tenezzül etmeyen bir avuç ismi tenzih ediyorum.
Yeter artık Sayın vekiller! Sizleri meclise amca, dayı oğulları, yeğenler, evlatlarınızı ve bilimum yakınlarınıza iş, aş, ihale alasınız diye göndermedi Urfa halkı!
Ankara da keyif çatasınız, jet emekli olup hayatlarınızı garanti altına alasınız diye de göndermedi!
Ve bilin ki; Urfa'nın işsizlik, sanayi, hayvancılık, eğitim, tarım, turizm alanlarında olduğu gibi sağlık alanında da geri kalmasının, yaşadığı bütün problemlerin tek sorumluları sizlersiniz!
Ya istifa edin ya artık halkın milletvekili olun!
Not: Sevgili Ayhan Timurtaş ile beraber Üniversite Hastanesinin modern, eksiksiz hizmet veren hale gelmesi için bize sadece üç ay verin!
Ya Sayın Milletvekillerimiz; hiç bir kimseden değilse bile benim gibi işi, şirketi, makamı olmayan kendi halinde bir adamdan utanın zira şimdi iş edindim ya; sizden daha çok hizmet ederim bu şehre!
Bu kadar da ukalaca yazıyorum var mı itirazı olan?
Belki itiraz eden olur deyi birkaç örnek vereyim de iddiamı anlayın!
1- Sizlerin birkaçının GÜNAH Tağınağı diyerek yıllarca diline dolamadığı Göbeklitepe'nin tanıtımını 5 yıldır yapıyorum ben!
Ulusal medya da yüzlerce Göbeklitepe haberi ile tanınırlığını sağladım.
Kaçınızın bu tanıtım da payı var?
Bırakın tanıtıma katkıyı; şehir de patlayan turist akınının yer bulacağı turistik tesisin yapılmasında bile emeğiniz de mecaliniz de yok!
O vizyonu olan M. Kasım Gülpınar da engellemek için kimlerin ne haltlar karıştırdığını iyi bilirim!
Bazılarınız zulmü ile şehrimi terör şehri olarak batıya gösterirken ulusal medya da "Urfa lahmacun ve isot kokulu türkücülerin diyarı değil; kültür ve sanatın başkentidir!" diyerek şehrime dair sizlerin yüzünden oluşan kötü algıya karşı mücadele eden benim!
Vekil olmanıza rağmen ses çıkaramadığınız tefecilik, rüşvet ile mücadele eden benim.
Vekil apoletlerinize rağmen DEDAŞ karşısında suspus oldunuz oysa ben savaştım bu vurgun ve soygunlarla!
Bugüne kadar memleketimde birçok pisliği meydana çıkarıp savaşan benim...
Allah bana siyaseti nasip etmesin ama hiç kusura bakmayın; bazılarınızın yaptığı milletvekilliğini serçe parmağımla yaparım yahu!
Bu kadar da net işte...
SGK BAŞKANIM DA URFALI YA!
Beni bilenler, köşe yazılarımı okuyanlar SGK Başkanımız Sayın Selim Bağlı'ya olan sevgi ve saygım ile Urfalı bürokrat sayısının artmasına yönelik çabamı da bilirler.
Ama burada iğneyi değil çuvaldızı SGK Başkanımızın sinir uçlarına dokundurmazsam rahat edemem.
Sayın Bağlı; nedir bu Harran Devlet Hastanesinin içler acısı halleri?
Sayın Bağlı; nedir bu eksik doktor, sağlık personeli, hasta yatak eksikliği ve rezil hallerimiz?
Sayın Bağlı; kendi memleketin hastalıktan komada farkında mısın?
BİR GÜZEL ADAMA TEŞEKKÜR!
Ve sevgili dostlar; bunca kötü şey ile berbat tablo içerisinde bir güzel adama teşekkür etmek isterim.
Bugüne kadar Urfalı yoksul öğrencilerimizden desteklerini esirgemeyen eski Şanlıurfa Milletvekili ve İş adamı Sayın Mehmet Güneş yarın burs verdiği ve kendi cebinden yaptırıp, devlete hibe ettiği okuldan mezun olan çocuklar için özel bir geceye imza atıyor.
Sayın Güneş'in ellerinden hürmetle öpüyorum zira bunca kirlenmişlik içinde onun gibilerin varlığı ile nefes alır olduk.
Yorumlar
Kalan Karakter: