DEDAŞ ZULMÜ VE SOYGUNUNU KABUL ETMİYORUM!
Yayınlanma :
05.06.2019 14:14
Güncelleme
: 05.06.2019 14:14
İktidarın başta İstanbul, Ankara olmak üzere birçok BŞ Belediyesini kaybettiği bir seçim sürecinden geçtik.
Tıpkı yıllardır olduğu gibi Ak Partinin bölgedeki kalesi olma konumundaki Şanlıurfa ne yaptı; 13 ilçenin 12'si ve artı BŞ ile seçimi rekor bir oyla Ak Partiye kazandırdı.
Peki, bu zaferin Şanlıurfa'ya kazanımları ne; ben anlatayım...
*Hali hazırda var olan ve hatta el değmemiş dünyanın en bereketli tarım arazilerinin varlığına rağmen sadece 40 liralık yevmiye için Karadeniz’e, Akdeniz ve Çukurova'ya göç eden mevsimlik işçi sayımız arttı!
*İşsizlik arttı!
*Elektrik yok!
*Su yok!
*İş yok!
*Sanayi yok!
*Göbeklitepe mucizesine rağmen turizm de gerekli hamleler yapılmadı!
İşte memleketimin bu hallerini ve bunca çıkmaz içinde memleketimin üzerine kâbus gibi çöken DEDAŞ'ın akıl almaz zulme varan emek hırsızlığını, soygunlarını kabul etmiyorum.
Sen iktidar partisi isen bu soyguna son verecek, bu sorunları çözeceksin arkadaş ve bu sorunları çözmenin yolu seçimde mafya tik adamları sokağa salmak, dışarıdan Karadenizli, Maraşlı veya bir başka ismi Urfa'ya ağabey olarak dayatmak da değil.
Bunu söylemişken koca Urfa da hala dışarıdan birilerinin atama yapmasını, şehri dizayn etmesini de kabul etmiyorum.
Siz eğer iktidar partisi olarak bu çarpık siyasete ve DEDAŞ'ın soygununa karşı sessiz kalıyorsanız bu sizin bu durumdan razı olduğunuzu gösterir. Ama biz razı değiliz DEDAŞ'tan Allah da razı olmasın.
Alenen yapılan halk soygununa sessiz kalan iktidar partisini kabul etmiyorum yani...
KARADENİZ LOBİSİ İLE BU KABİNEYİ KABUL ETMİYORUM!
Ülkenin siyasetine, sanayisine, turizmi ve dahi bütün yaşam kanallarına bir bakın Allah aşkına!
Ülkenin en az nüfusuna sahip bölgesi olan Karadeniz'in her alanda 80 milyona hükmettiğini göreceksiniz!
Bütün sektörler Karadenizlilerin elinde ve emrinde, neden çünkü Cumhurbaşkanı Karadenizli!
Böyle saçma gerekçe mi olur ama acı gerçek bu...
İş o denli çığırından çıktı ki; iktidar partisine en ufak eleştiriler yapan aydınlar, akademisyenler ve sanatçılar hapsi boylarken Karadeniz kökenli mafya babaları siyasi miting düzenliyor; tehdit ediyor, ahkâm kesiyor; Karadeniz kökenli ses sanatçıları TRT de yüz milyarlarca liralık programlara imza atıyor!
Karadenizli değilsen eğer; Âşık Veysellerin, Neşet Ertaşların yerini Nihat Doğan gibi şarlatanlar, Tuğba Ekinci gibi ne olduğu belli örümcek isimler ve Yavuz Bingöller alıyor!
Hele kabine tam evlere şenlik! Zira bırakın Urfa BŞ'i nüfusu Siverek kadar bile olmayan Trabzon 5 bakan çıkarıyor!
Dolayısıyla adı Karadeniz kabinesine çıkan ve ülkenin bütün coğrafyasını kucaklamaktan uzak kabineyi kabul etmiyorum.
Tıpkı ülkenin bütün akarlarına çöken Karadeniz lobisini kabul etmediğim gibi...
BU ATAMALARI KABUL ETMİYORUM!
Ülkenin geldiği nokta eski ya da yeni Ak Partili isen liyakat ve ehliyetin önemi yoktur!
Eğer Ak Partili isen mutlaka sana göre bir makam vardır. Bu makam ekonomist olmayı gerektiren banka yönetim kurulu üyeliği olsa bile!
Eski Ak Partili bakan ve siyasetçilerin devletin bankalarına atanmasını kabul etmiyorum arkadaş!
Bu ülkenin adı Türkiye'dir Karadeniz değil…
BU MİSAFİRLİĞİ KABUL ETMİYORUM ARKADAŞ!
Bakınız, Türkiye de işsizlik maaşı sadece 900 lira iken ve ülkem de milyonlarca işsiz açlık sınırının altında bir hayata mahkûm olmuşken: Ayda 2.000 lira maaş bağlandığı yetmezmiş gibi; her türlü sağlık, barınma, korunma giderleri devlet tarafından karşılanan; yetmezmiş gibi bir de utanmadan yardım alan Suriyeli mültecilerin fazlasıyla uzayan misafir hallerini istemiyorum arkadaş!
Ak Parti ve MHP'nin ısrar ile BEKA sorunu var vurgusuna bir örnekle asıl sorunu ifade etmek isterim.
382 bin askeri olan Türkiye de eli silah tutan bir milyon Suriyeli yaşıyor ve asıl BEKA sorunu budur!
Bu ülkeye fuhuş, kaos, tefecilik, kültür yozlaşması dışında zerre bir şey katmayan, istihdam sorunu yaratan ve ekonominin büyük Kamburu olan mülteciler ulu orta kafa kesme arzularını dile getiriyor hatta getirmekle kalmıyor uyguluyorlar ve ceza yok!
Nedir bu mültecileri özel kılan anlamıyorum.
Bu doğurganlık oranı ile beş yıl içinde sayıları 10 milyonu aşması muhtemel Suriyeliler asıl BEKA sorunu tehdididir görmez misiniz?
Ülkelerinin işgal altında olduğu gerekçesi ile ülkemize sığınan Suriyeli mültecilerin şimdilerde tatil cenneti diye gittikleri ülkelerinde kalma vakti geldi de geçiyor bile.
TARİKAT VE VAKIFLARI KABUL ETMİYORUM!
Gülencilik, Nurculuk, Süleymancılık ve daha adını sayamadığımız sürü ile tarikat dinimiz; bu tarikatların Şıhları da peygamberlerimiz değil.
Bizim dinimiz İslam, Peygamber Efendimiz de Hz. Muhammed (S.A.V.) dir...
Hain ve eli kanlı Fetö terör örgütünden kurtulma mücadelesi verdiğini iddia eden bir ülke ve iktidarın bitmeyen tarikat ve bu tarikatları besleyen vakıflara duyduğu aşkı kabul etmiyor, anlamıyorum...
Allah için adlarını 49 çocuğun tecavüzü ile duyduğumuz başka da ne yaptıkları belli olmayan Ensar Vakfının dinimizde, ülke ekomisinde veya güncel yaşamında ne gibi hayati bir rolü var?
Yine nerede ise bütün ihalelerde öncelik tanındığı iddia edilen hayrat vakfı nedir, ne iş yapar?
İlaveten adı Türkiye olan güzelim ülkeyi ortaçağ imparatorluklarına döndüren bilmem ne ocaklarını da kabul etmiyorum!
Tıpkı toplamda 252 şehidi olan 15 Temmuz Şehit Aileleri Derneklerinin on binlerce şehidi olan Mehmetçik ve Polis şehit aileleri derneklerinden çok daha fazla el üstünde tutulmasını kabul etmediğim gibi...
Dünya ülkelerinin uzay da çiftlik ve yeni yerleşim kurma hayali ile bilime, teknolojiye bütçe ayırdığı; akıl almaz savunma silahları geliştirdiği milenyum çağında "ATA SPORU" adı altında hala at sırtında okçuluk olimpiyatları düzenlemek ve böylece Osmanlı dönemine geri dönme hayalini de kabul etmiyorum!
Tıpkı Nihat Hatipoğlu'nun yüz binlerce dolar karşılığında bize sabretmeyi öğrettikten sonra torunu yaşındaki kızla evlilik yapmasını ve rektör olmasını kabul etmediğim gibi...
Cübbeli Ahmet gibi grupların prim yapmasını kabul etmiyorum!
Tıpkı Erdoğan'ı haşa ilah ilan eden sözde aydın, rektör, akademisyenlerin varlığını kabul etmediğim gibi...
Lütfen normale dönsün ülkem, lütfen!
SERT KÜRT POLİTİKASINI KABUL ETMİYORUM!
Ülke tarihinde Kürt sorununun kesin çözümüne en çok yaklaşan ve her defasında Kürt kardeşlerim diyerek sevgi ile Kürt halkını kucaklayan Erdoğan'ın MHP patentli bazı uç grupların milli duygularını okşamak için takındığı sert Kürt politikasını kabuk etmiyorum.
Tıpkı Suriye sınırı boyunca asılı kalan tarihin en barbar terör örgütü DEAŞ'ın bayraklarından rahatsız olmayan ülkenin ülkemizde milyonlarca kandaşı olan Kuzey Kürdistan Bölgesel Devletinden rahatsız olmasını kabul etmediğim gibi...
Önceleri sadece HDP tabanını hedef alan ama giderek içine diğer bütün siyasi partileri koyarak vatan haini ilan edip; tehdit eden bakanları kabul etmiyorum!
Tıpkı korkudan sus pus olmuş zavallı bir medyayı kabul etmediğim gibi...
ÇÜNKÜ ERDOĞAN BU DEĞİL!
Çünkü başta ABD olmak üzere dünyanın en güçlü kapitalist, faşist güçlerine kafa tutan ve İslam âleminin, coğrafyasının özlediği lider profili çizen Erdoğan bu değil!
Çünkü Erdoğan'ın aslında ne kadar yalnız olduğunu tahmin ede biliyorum!
Çünkü Erdoğan bizim bildiğimiz halkının arasında onların yüreklerine, acılarına, umutlarına, sevinçlerine dokunan ve gücünü halkından alan lider olmalıdır ancak bu yol birileri tarafından kasten kapatılmıştır.
Çünkü Erdoğan sadece benim değil; ülke nüfusunun %80-85'nin kabul etmediği bu acı gerçeklere son verip yeniden halkı ile kucaklaşacak kadar bilgi birikimine, tecrübe ve sevgi bağlarına sahiptir.
Etrafına örülen duvarları ve MHP'nin kendisini nasıl bir çıkmaza sürüklediğini görmeyen ERDOĞAN derhal geri dönmelidir.
Aksi halde kabul edilmeyenler listesi uzadıkça Ak Parti paraşütsüz bir şekilde kaçınılmaz bitişe doğru inecektir.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: