İNSANDAN CANAVARA!
Yayınlanma :
27.05.2019 21:02
Güncelleme
: 27.05.2019 21:02
Fakir ama gururlu ama yardımsever ve mutlu insanlardan emeği, vefayı, kardeşliği, vicdanı, merhameti ve dahi güzelden, iyiden yana bütün değer yargıları kirlenmiş ırkçı, vicdansız, acımasız, çıkarcı insana evirilme sürecine ne ara girdik bilmiyorum.
Atomu çarpıştırmak sureti ile protonu keşfeden bilim adamları DNA'larımıza Darvin'in Maymundan İnsana var oluş iddiasını taşıyan evrim teorisini insandan canavara evirilme yörüngesine mi oturttu yoksa!
Van depremini Allah'ın Kürt halkına indirilmiş sopası olarak yorumlayıp milyonların gözlerinin içine baka baka oh çeken Müge Anlı'nın her gün tecavüz edilmiş ve genelde hunharca katledilmiş çocuk cinayetlerini ekrana getirdiği iğrenç, ahlak yoksunu, aymaz bir ülke de yaşıyoruz Allah'ım sana sığınırım.
Çocuk taciz ve tecavüzleri, mazlum, masum insanların yaşadığı hak gaspları, kadın cinayetleri, nerede ise meşrulaşan madde bağımlılığı bütün kötülüklerin senkronize şekilde hayatımızda yer aldığı rezil bir hayatı yaşıyoruz!
Bir İş Adamının yeğeni kız arkadaşını annesinin yardımı ile parçalara bölüp keman kutusuna koyarak çöpe atıyor sonra o gencin hapishanede intihar ettiği haberleri yapılarak konu kapatılıyor!
Oysa ne o gencin cenazesini gören var ne de mezarını!
Gezi olaylarında 14 yaşındaki bir çocuk kör bit kurşuna kurban gidiyor ve türküler söyleyen kendini solcu devrimci olarak lanse edip halk arasında saygınlık kazanan Yavuz Bingöl çıkarak o çocuğun yangın yürekli annesini eleştiriyor!
Ancak bu aymaz çıkışına tepki verilmesi gereken türkücü Bingöl sanat yaşamında olmadığı kadar konser alıyor; oyunculuk ile zerre alakası olmadığı halde en önemli dizilerde başrol, asıl oğlan, kahraman oluyor!
Kendisinden 40 yaş küçük torunu yaşındaki kızla evlenen Hatipoğlu Hoca her sene bir TV Kanalında fakir fukaraya açlık, yokluk karşısında sabretmeyi yüz binlerce lira maaş karşılığı öğretiyor!
Torunu yaşındaki kızla evlenen Hoca Ramazan ayı boyunca 80 milyona ailenin kutsallığını ve dinimizi öğretiyor! Allah’ım kafayı yiyeceğim!
Türkücü iki arkadaşı ile beraber bir otel odasında hayat kadını ile beraber olan, sonrasında hayat kadınına parasını vermeyip darp eden tarihin en saçma, en boş beleş Nihat adlı sanatçısı bu ülkede deli paralar kazanıyor; İstanbul seçimi sonrası 80 milyonu ‘’Bundan sonra Ankara ve İstanbul da konser vermemekle tehdit ediyor; hunharca katledilen Özgecan kızımız için ‘’Mini etek giyip kahkaha atarsan tecavüz kaçınılmaz olur!’’ gibi ruh hastalarının göstereceği zavallı bir tepki veriyor!’’ O tepkiyi verirken mini etekli sevgilisinin elinden tutuyor ahmak, vicdansız, satılık, rezil Nihat…
İşin garibi bu sanatçı bozuntusu gücünü siyasilerden alıyor ve konuştukça körpe beyinleri zehirlemeye devam ediyor!
Gömlek değiştirir gibi din değiştiren mankenimiz TV ekranlarında din, ahlak ve evlilik dersi veriyor!
Ekranlar eşcinsel sunuculardan, sanatçılardan geçilmiyor! Ülkemin genç kızları yaşama tutunma umudunu eğitim ve alın terinde değil; kısa yoldan şöhret olmakta buluyor! Erkek çocuklarımız başarıya giden yolda ancak eşcinsel olurlarsa önlerinin açılacağına ijna edilmiş!
Bir vakıfta 49 çocuğa tecavüz ediliyor ve aile sosyal işler bakanı hanımefendi ‘’Bir kerecikten bir şey olmaz!’’ demeci ile insanlık onurunu yerle bir ediyor ama bakanlık koltuğunda oturmaya devam ediyor!
Kutsal kitabımız ve dua ile ‘’Bakara makara!’’ diye alay eden adamın biri de bakan oluyor ülkemde ama kimseden çıt yok!
Kadın cinayetleri almış başını gidiyor ve cenneti annelerin ayakları altına serildiğini insanoğluna bildiren İslam’ın Müslüman evlatlarından çıt yok!
Çanakkale de omuz omuza Haçlı ordularına kan kusturan Türk ve Kürtler şimdilerde birbirlerine kan, zulüm, öfke, nefret kusuyor; birer ölü sevici gibi birbirlerinin acısına göbek atıyor!
‘’Haydi, beraber senin sosyal hakların veya herhangi bir haksızlık için sokağa çıkalım!’’ desen adım atmayacak yurdum insanı CAS, İsviçre mahkemeleri ve UEFA’nın ceza verdiği ve Sivas kalecisinin 40 metreden içeriye cuk ettiği topla Trabzonspor’un çalınan şampiyonluğunu unutmuş; ŞİKE davası için akın akın ÇAĞLAYAN Adliyesine koşuyor. Gözünü sevdiğim kapitalizmi; futbol, fuhuş ve fiestha formülleri ile bizi nasıl da uyutuyor!
‘’Karımı Cumhurbaşkanımız ile aynı yatakta yakalarsam bile helal ederim!’’ diyebilen onursuz bir adam rektör oluyor bu ülkede!
‘’Cumhurbaşkanım arzu ederse tuvalet kâğıdı olurum, cariyesi olurum!’’ diyen arsız, namussuz genç kızlar türüyor ülkemde!
Cüppesi ve sakalıyla İslam’ı anlatırken para ile aşk hikâyesinin videoları Google Amcanın kucağında yayınlanan hocanın biri ‘’9 Yaşındaki bir çocuk ile babasının arasındaki cinsel münasebet günah değil bademlimedir!’’ diyor Müslümanlara! Utanmaz, adi herif bu ülkede İslam’ın öncü değerlilerinden birisi olarak servetine servet katıyor!
45 yıldır ülkemin ana arter damarlarına sızarak 15 Temmuz Hain Darbe Kalkışması ile aort damarını patlatan hain Fetö elebaşı ve çetesine bundan sadece 3-5 yıl önce ‘’Muhterem Hoca Efendi!’’ diyerek nerede ise kutsal varlık ilan eden; fakir fukara 80 milyona ‘’Bu teröristin dershanelerine, okullarına öğrencilerinizi gönderin; bankasına para yatırın, sohbetlerine gidin talimat ve nasihat yağdıranlar ‘’Yanıldık!’’ söylemi ile bakan bürokrat koltuklarını iyice sağlama alırken: Talimatları yerine getirmekten başka yanılgısı, suçu olmayan masum, mazlum yüzbinlerce insanın KHK’lar ile işinden, aşından edilip; sosyal ölüme, zulme eşine az rastlanır vicdan yoksunu uygulamalara tabi tutuldular!
Ancak, her Cuma günü çiçekli böcekli ‘’Hayırlı Cumalar’’ mesajlarını paylaşan; Umreden 32 dişini gösterdiği ibadet naraları atan yurdum insanı bu haksızlık karşısında ruhunu, dilini şeytana satmayı tercih etti…
Kürt realitesi ve Kürt halkının Türkiye de eşit haklara sahip olması için mücadele ettiği iddiası ile meclise giren HDP, sonrasında zavallı Türk solu ve tarihteki bütün büyük Kürt katliamlarının altında imzası bulunan CHP’nin kuyruğu olup, birlikte Kürt sorununu çözme noktasına geldiği ve tarihte Kürt Halkına en büyük yakınlığı gösteren Erdoğan düşmanı olup çıkıyor!
HDP’ye kızan ve ülke geneline yayılmış 25-30 milyon Kürt kökenli vatandaşlarımızın teveccühleri yıllardır güçlü iktidarını sürdüren Erdoğan Kürt kelimesine dahi tahammülü olmayan MHP ile ittifak kuruyor! Sonrasında sert Kürt politikası zehirli meyvelerini hemencecik veriyor; nerede Kürtlere zulmeden birileri varsa Ak Partiden belediye başkanı, milletvekili seçiliyor!
Ülke insanı bir dönüm arazi, bir tavuk, bir köpek için birbirini asıp kesiyor; aile içi rezil ensest ilişkiler dizlere taşınmak sureti ile özendirilmeye çalışılıyor!
Ekranlar pornografik şenliğine dönüşüyor; bazı tematik kanallarda dini sohbetlerin altına cinsel gücü arttırıcı ilaçların reklamı döşeniyor!
Düne kadar ‘Kedicikleri’’ ile ülkenin ahlak yapısına resmen tecavüz eden Hocalar TV Kanalı kuruyor ve İslam’ın içini boşaltabiliyor!
Ülkenin en zengin İş Adamlarından birisinin başkanlığını yaptığı spor kulübünün sevdalısı en zengin şovmeni ile en zengin kanal sahibi fakir fukara taraftarı sömürmek için resmi yardım kampanyası başlatıyor; komşusundan bir tas çorbayı esirgeyen yurdum insanı 30 milyon Euro yatırıyor primleri ile yüzbinlerce Euro olan futbolcular biraz daha kazansın diye!
Gördüğünüz, okuduğunuz üzere karakter yapısı olarak sıra dışı (Transmutasyon) evriminden geçiyoruz!
Ahlaken, vicdan, merhamet, inanç, merhamet, namus ve insanı insan yapıp diğer canlılardan ayıran kutsallığa getiren bütün değer yargılarımızı yitirmiş ve diz çökmüş haldeyiz!
Kölelik karşıtı sanayici Josiah Wedgewood ve Zoonomi bir türün bir başka türe dönüşebileceğine (transmutasyon) dair radikal fikrini paylaşan Eramus Darwin’in torunu Charles Darwin sonrasında doğal seçilim yolu ile evrim teorisini ortaya attığında nerden bilecekti kendisinden 200 küsur yıl sonra insanların doğal olmayan ahlaki, vicdani deformasyon seçilim yolu ile insandan canavar güdümlü bir yaratığa dönüşmeye başlayacağını!
Tabi bu benim evrim teorim ve biliyorum oldukça radikal geliyordur sizlere ama bu teorimin giderek gerçekleştiğini görmek için sadece etrafınıza bakmanız ve vicdan kapılarınız ile gönül gözlerinizi açmanız yeterli olacaktır.
Peki, ne oldu da bu hale geldik?
1912 yılında taslak haline getirilen teknokrasi, alınan kararların birey ve kitlelerin değil mevcut teknik imkânların etkilediğini savunan bir yönetim modeliydi.
Vablen'e göre sibernatik sistemlerin hâkim olduğu dünya ülkelerinde mühendisler ülkeleri yönetmeliydi!
Başlıca özelliklerini aşağıdaki iki savın oluşturduğu teknokrasi savunucularının hareket noktası karmaşık ekonomik hayatta siyasilerin bu ekonomik yapıyı denetleyemez, yönetemez hale geldikleri iddiasıdır.
1. Siyasi kurumların iktidarı, teknokratlardan oluşan 'uzmanlar kuruluna' devredilmesi.
2. Siyasi ve ekonomik süreçler bilime ve rasyonalizme dayandırılması.
Teknokrasi ideolojilerin özünde toplumsal mühendislik ütopyası yani toplumsal sorunları tartışmaktan çok bilimsel ve rasyonel olarak çözülebileceği inancı yatmaktadır.
Bu çözüm teorisi de doğal olarak çözümün insanda aranmadığı demokratik yapılarla derin bir çelişki içinde olacağı öngörüldüğü için bu sav ütopik bir yönetim modeli olarak ansiklopedik bilgi olarak kaldı.
Teknokrasinin babası sayılan William Smith elbette savının kendisinden 100 yıl sonra aslında insanlar üzerinde farklı bir şekilde hüküm süreceğinden habersizdi...
Doğrudur, tekokratların yönetimde olduğu bir model oluşmadı belki ama insanları ekonomik sınıflara ayıran kapitalizm kendi içinde burjuva teknokratları yarattı!
Zamanla sosyal statüsünü ekonomik, eğitim, siyasi, zenginliğinden alan kişiler işçi, köylü ve yoksul toplum ve bireylerin bütün hayatlarını yöneten birer kader belirleme veya sürü çobanı teknokratları oldular!
Tek farkla; bu isimlerin bilimle, teknoloji ve ilimle alakaları yoktu. Ama mühendislik harikası bir algı ile sayıları değişen toplumlar, halklar, aşiretler ve aileler üzerinde kendilerine göre dizayn edebilen hayat teknokratları oldular...
İşte bilimden, teknoloji ve mekanikten uzak kan emici, sömürücü siyasi teknokratları son zamanlarda dini yaptıkları, yapacakları sömürüye alet eden tiplerin ve kapitalizmin de yardımı ile insan oğlunu insan olmaktan acımasız bir yaratığa dönüştürme evresine sokmuştur.
AK PARTİ NE YAPMALI!
Aslında başlığı ve teşhisi Ak Parti Ne yapmalı olarak değil; Erdoğan Ne Yapmalı şeklinde revize etmek gerek zira Ak Partinin artık Erdoğan’ın çizdiği siyasi çizgiden, yoldan sapmış bir yığın isimle doğduğu gerçeğini kabul etmek ve görmek gerek…
Öyle ki; Selahattin Demirtaş ile birlikte son dönem ülke siyasetine damga vurmuş iki büyük liderden birisi olan Erdoğan partisi içine sızmış bu türler yüzünden mağdurun ve ülkede yaşayan her rengin, dilin, ırkın kardeşi, hamisi olma özel ve güzelliğini giderek kaybetme noktasına gelmiştir!
Yola çıktıklarını yolda buldukları ile değişme sürecine giren Ak Parti iç ve dış muhalefetin Erdoğan düşmanlığı ile siyaset yapıyor olmasına yardımcı olmaktan öte bütün işlevselliğini yitirmiş; bu nedenle Erdoğan ve 80 milyon arasına kalın duvarlar örülmüştür…
Dolayısı ile iktidar ve halkın gönlündeki koltuğu korumak isteyen Erdoğan’ın derhal çıkış noktasındaki Erdoğan’a evirilmesi kaçınılmaz gereklilik olarak masada duruyor. Peki, bu nasıl olacak? Erdoğan’ın işe parti genel merkezi, MKYK ve il ilçe teşkilatları ile belediyelerinde adları vurgunlara, rüşvete, yolsuzluğa ve dahi tacize, tecavüze, zulme, ötekileştirmeye bulaşmış bütün isimleri derhal tasfiye etmesi en önemli hamle olmalıdır. Sonrasında anlaşılmaz bir şekilde yarım bırakılan çözüm sürecine yönelmeli; yüzünü yeniden tam manası ile Kürt halkına dönmelidir. Normalde Kürt kelimesine bile tahammülü olmayan ama salt ittifak da yer almak için önceleri ‘’Bebek Katili’’ diye nitelendirdiği isme ‘’Sayın Öcalan’’ diye hitap edebilen Devlet Bahçeli ve MHP ile yollar bir an önce ayrılmalı… Erken genel seçime gitmeli ve daha önceleri dünyanın en büyük Kürt Partisiyiz iddiasına yaraşır şekilde Kürt isimlere temsiliyle haklarını vermelidir. Aile veya Karadeniz olarak isimlendirilmeye başlanan ve çoğunluğu başarısız bakanlardan oluşan kabine derhal bütün ülkeyi kucaklayan temsilcilerden yeniden kurulmalı. Başta DEDAŞ olmak üzere fakir fukarayı sömüren bütün kurum ve kuruluşlar tasfiye edilmeli ve devlet eli yeniden bazı özel kurumların üzerine verilmeli… Tüketen değil üreten ülke ekonomisine geçiş yapmak işçin tarım, hayvancılık ve sanayi de r ve devrim niteliğinde reformatik müdahaleler yapılmalı. Ak Parti ve fakir fukaranın kanını emen bazı vakıflardan derhal kurtulmalı! Sert, ürküten ve kaçıran değil; kucaklayan güçlü bakan ve genel başkan yardımcıları ile yeniden sevginin, paylaşmanın ve mağdurun yanında çizgiye dönülmeli. At izinin it izine karıştığı fetöcü avında gerçek fetöcülerin iftira attığı masumlar derhal iade edilmeli; yerlerine başta siyasi ayaktan olmak üzere gerçek fetöcüler açığa alınmalı… Ya AB Üyesi olma hayali ile AB kapısından dönmeli ya AB ile uyumlu yeni bir anayasal düzenleme ile geniş kapsamlı af yoluna gidilmelidir. *Mesela düşünmek suç olmaktan çıkarılmalı.
*Toy yaşlardaki askeri lise öğrencisi masumlara af getirilmeli.
*Boşaltılacak hapishanelere tacizci, tecavüzcü, gaspçı, rüşvetçi, gerçek fetöcü, terörist suçlular konulmalıdır.
11- Mesela her yeni bakanın labaratuvarında kobay haline gelen ülke eğitimin köklü ve kalıcı reformlar ihtiyacı görülmeli; birer torpil tuzağı haline gelen mülakatlar kaldırılarak hak edenin atandığı sistem getirilmelidir. Hakeza anayasal düzenlemeler ile süresiz nafaka, erken emeklilik gibi toplumsal sorunlara derhal neşter vurulmalıdır. Adları rüşvet, yolsuzluk, torpil ve tefeciliğe bulaşmış belediye başkanları, milletvekilleri, bürokratlar var ise derhal açığa alınmalı böylece kamuoyu vicdanı ile barış sağlanmalıdır.
Bakınız; yukarıda yazdığım hamleler derhal yapılmaz ise; Ak Parti içine sızmış ağaç kurtları ve Erdoğan karşıtlığı dışında hiçbir siyaset üretemeyen CHP ve diğer muhalefet ile iç dış mihrakların Erdoğan düşmanlığını 80 milyona dayatılmış operasyonları hızla devam edece; buda Ak Partinin paraşütsüz şekilde düşmesine neden olacaktır.
Bu ülkede Erdoğan’ı bilinçli bir şekilde insanüstü bir varlık, tek adam, diktatör olarak gösterme operasyonu yapılmakta bu operasyonun gerekçeleri olarak da Ak Parti içine sızmış liyakat, dava bilinci yoksunu; bulundukları koltukları kendi çıkarlarının muslukları haline getirenlerin yarattığı sorunlar gösterilmektedir!
İşte bu yüzden Erdoğan bir an önce Ak Partiyi baştan sona yenilemeli ve 80 milyon ile yeniden kucaklaşmalıdır.
Bir de giderek kapanması zor hale gelen Suriyeli göçmen yaramız var ki; düşman başına!
KAFAMIZI KES KARDAŞ GÖZLERİMİZİ DE OY!
Altı yıldır Bursa da mus mutlu yaşadığını belirten ve saçı sakalı klasik bir DEAŞ militanından öykünmüş Suriyeli bir genç ‘’Kafa kesmek istiyorum!’’ diye haykıra biliyor ülkemde!
Elbette suç bu kafatasçı zihniyetli Suriyeli gençte değil!Ortaya çıktıklarında sayıları sadece 3.000 olan DEAŞ militanlarına karşı namuslarını, ülke ve memleketlerini savunmak, savaşmak yerine; akın akın ülkemize kaçan korkakları bu ülkede vergiden, askerlikten, sağlık, kira, korunma ve barınma giderlerinden muaf tutarak üzerine bir de maaş bağlarsanız işte sonucu bu olacaktır!
Geldikleri günden beridir fuhuşun, cinayetlerin, madde bağımlılığının ve anarşinin artmasından başka ülkemize zırnık katkıları olmayan Suriyeli göçmenler bugünlerde bayramlarını geçirmek için ülkelerine gitmekteler!
Şaka gibi değil mi; ülkelerinde savaş olduğu gerekçesi ile kafamıza, sırtımıza yüklediğimiz ve canları sıkılınca bizi sopalayan, kafa kesmek isteyen Suriyeli göçmenler ülkelerine tatile gidiyorlar!
Ve kimse sayıları 5 milyonu aşan bu mültecilerin ülke ekonomisine, kültürüne, huzuruna verdiği zararları dile getirmeye cesaret edemiyor!
Ben de diyorum ki; ey işimi, huzurumu, maaşımı, askerliğimi benden çalan Suriyeli kardeşim; ben ve benim gibiler üç kuruşluk iş bulamazken ülkenin en güzel sahillerinde bir güzel tatilini yaptıktan sonra gel kafamızı kes hatta gözlerimizi bile oy, hakkındır ve bu hakkı ülke olarak biz size kendi ellerimiz ile verdik.
Ve Erdoğan’ın derhal Suriyeli mülteciler sorununu çözmesi ve kafile kafile dönüşlerinin yolunu açması gerekiyor.
HAKLIYDI MAHMUT KAÇAR!
Bundan kısa süre önce Ak Parti Genel Merkezde Şanlıurfa eski milletvekili şimdi genel merkezde önemli bir görevde olan Sayın Mahmut Kaçar'ın kulaklara küpe bir sözü geldi aklıma "Her kişi geçmişinde yürüdüğü hayat çizgisinin insanı yara bere içinde bırakan zorluklarına aşina kişilerle yürümelidir..."
Yani düzenin dayattığı sınıflar vardır ve her birey ancak kendi sınıfı ile barışık ve kendini anlayanın yanında saf tutmalıdır.
Çünkü ancak o zaman kaza geçirdiğinde kazayı geçirme tecrübesi edinmiş bir dost bulursun yanında...
Haklıydı Sayın Kaçar zira o, ben ve bizim gibiler dişimizle, tırnağımızla hayatın engebelerini kazıya kazıya tutunmuştuk hayata... Ötesinde ağzınla kuş tutsan ne fayda?
İşte bu yüzden diyorum ki; siz siz olun uğruna bedel ödeyeceğiniz kişilerin sizin sınıfınızdan olmasına dikkat edin…
Kolunuzu koparıp masasına koyduğunuzda bunu zaten yapmanız gerektiği için yaptığınızı düşünenlerle değil; kendisi için kopan kolunuza merhem çalacak kendinizden birisi ile yürüyün...
En önemlisi de önce kendinizi sevin ve lütfen kendinize kahraman yaratmayın zira bu hayatta en büyük kahraman siz siniz...
Dolayısı ile Kaçar haklıydı! Kendime, aileme yaptığım en büyük haksızlık ve yanlış buydu!
İŞ ARIYORUM!
Hata ve yanlışını anlayan her birey gibi yanlıştan dönmek de sanırım şimdiki önceliğim olmalıydı…
Yaklaşık iki yıldır köşe yazarı olarak içinde olmak durumunda olduğum siyaset arenasında çok güzel dostlar, insanlar da tanıdım, dost ve güzel sandıklarımı da…
Ancak zaten s’sini dahi sevmediğim siyasetin içinden fiziki olarak çekilirken yitirdiğim iki yılda gerek hak gaspları gerek kaybolan zamanı derhal telafi etmek için aha da buradan ilan ediyorum:
İyi bir garson, barmen, boya badana, balık ızgara ustası, inşaat hamalı, pazarcı tezgâhtarı, dizi oyuncusu, ses sanatçısı, tv program sunucusu, köşe yazarı, hasta bakıcı kalifyesiyle aynı zamanda iyi bir işsiz olarak İŞ ARIYORUM!
Sahi var mı yukarıda saydığım meslek gruplarından elemana ihtiyacı olan?
Sizi temin ederim ki yeni işe kolay adapte olabilme yetim ile farklı sektörlerde çalışa bilirim…
İŞ ARIYORUM çünkü biliyorum; siyaset arenasında ne kadar dürüst olursanız o kadar kaybedersiniz!
İŞ ARIYORUM çünkü biliyorum ki; siz ne kadar emek verirseniz verin bir gün gelir emek verdikleriniz onlara emek verdiğiniz için linç edilmenize seyirci olurlar!
Hatta kötü olan siz olursunuz.
İyisi mi; yevmiyeli bir işte çalış, akşam evine dön arkadaş…
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: