ÜZGÜNÜM ÖLÜYORUM!
Yayınlanma :
21.03.2020 19:54
Güncelleme
: 21.03.2020 19:54
Merhaba sevdiğim, ömrümün yarısından fazlasında kahrımı çeken eşim, arkadaşım, sırdaşım;
Merhaba ailem, memleket;
Merhaba arkadaşlarım, doatlarım, ülkem;
Dün gece saat 22:10 uçağı ile Şanlıurfa GAP Havaalanından İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına indim. Gece 24.00 gibi evime vardığımda zaten üzerimde garip bir ağırlık vardı ve vücut ateşim yükseliyor, nefes alışlarım giderek düzensiz halde beni yoruyordu.
Önce kabullenmek zor geldi ama burnumda tütseler de evlatlarımı görmeden Kartal Devlet Hastanesine gittim gözyaşları içinde.
Sadece hıçkırıklar içinde eşime "İstanbul'a indim canım. Bu son telefonum olabilir! Helal et desemde ödeyemeyeceğim hakkını biliyorum. Seni, çocuklarımı çok seviyorum. Evlatlarımı sana, seni de Allah'a emanet ediyorum" diyebildim telefon görüşmemizde. Eşimin ve kızlarımın feryat ve çığlıklarını daha çok duymamak ve olaki ölürsem en azından onları güzel hatırlamak için telefonu kapattım.
Şimdi bu satırları, dört bir yanımda nefessiz kalmış, çoğu umutsuz ve an be an hayatını kaybeden virüs kurbanlarının karantina alındığı korkunç hastane odasından yazıyorum!
Ciğerimin yandığını, bütün organlarımın küçüldüğünü hissediyorum!
Corona teşhisi ile hastaneye yattığım son 15 saat içinde dayanılmaz ağrıların, insana ölmek için ettiren sancıların içindeyim.
Doktorların bütün iyi niyetli çabalarına rağmen an be an nefes almak işkenceye dönüyor benim için.
Sanırım eşim ve kızlarım dışarıda son bir umut ve gözyaşları içinde dua ediyorlar.
Kronik bronşit ve yoksul çocukluğumda parasızlık yüzünden tedavisi yapılmayan böbreklerimden birinin az önce iflas ettiğini doktorumdan öğrenince bu satırları yazmak için yalvardım!
Ölmeden eşimi, çocuklarımı, annemi ve kardeşlerimi göremiyeceğimi biliyorum. İşte bu yüzden ancak bu satırlar aracılığı ile veda ediyorum onlara ve hepinize, üzgünüm.
Canımı o kadar çok yakıyor ki corona illetti, geride bırakacaklarımın özlemini bile doyasıya yaşatmıyor bana.
Az önce 70 yaşındaki Yasin Amca eks oldu! Ceset torbasına koydular gözlerimizin önünde. Yapabildiğimiz tek şey dua etmek... Odadaki tüm hastalar acılar içinde, yalnız başımıza sadece dua ederek öleceğimiz anı bekliyoruz.
Umarım azıcık rahat nefes almak için her yanıma bağlanmış kablolardan ve artık bir kibrit yaksan alev topuna dönecek vücut ateşimden sıyrılıp bitirebilirim bu son makalemi!
Kabahatli benim: Çünkü tüm uyarılara rağmen günlerdir sokaklardaydım. Üstelik uçak yolculuğu yaptım. Şu an ölümün kucağında olmamın sorumlusu benim yani!
Hepiniz gibi birgün öleceğimi biliyordum: ama yinede ölümle yüzleşince şaşırıyor, afallıyor, korkuyor insan!
Dakika dakika ölüme yaklaşıyorum ve yaklaştıkça ödüm patlıyor.
Ölmek istemiyorum!..
45 yıllık ömrüme sığdıramadığım çok şey var: Yaşamak istediğim...
Mayıs ayında büyük kızımın düğünü vardı. Halay çekecek, alnından öpüp uğurlayacaktım.
Mezun olduktan sonra ofis açma sözüm vardı küçük kızıma, o sözümde de duramayacağım.
26 yıldır kahrımı çeken eşime söz vermiştim: Hayal ettiği evi alacaktım ve yaşlanınca beraber dünyayı dolaşacaktık.
Afedersiniz ama şort dışında çıplak bedenime uygulanan alkol ile yıkama, ateş düşürücü iğneler, oda sıcaklığının düşürülmesine rağmen ateşim giderek yükseliyor. Boğazım düğüm düğüm daralıyorum.
Hepsi iyi niyetle mücadele ediyor, zamanlar yarışarak bizleri yaşama geri döndürmek için gece gündüz çalışıyorlar: Fakat yine de doktor, hemşire ve hasta bakıcıların bana acıyan gözlerle bakması ağır geldi doğrusu.
Ölüp kurtulacağım fani dünyanın kahrından tesellisi vermek istiyorum kendime: Ama "ya çocuklarım ne olacak?" sorusu, zaten pert olan ciğerime yumruk gibi iniyor.
Her canlı ölümü tadacak elbette. Ben de birgün bu duyguyu tadacaktım şüphesiz.
Doğrusu şu an ölmek istemiyorum. Hem de böyle tek başıma!
Odada 4 hasta var. Biri az önce eks oldu. Onun yerine yeni birini daha getirdiler!
Dört duvar arasındayız. Arada maskeli yüzleri ile gelip kontrol eden doktorlar, hemşiler ve hastabakıcılar dünya ile kurduğumuz tek diyalog!
Öleceğimi öğrendim de kabul etmek gelmiyor içimden...
Yarım kalan kavgalarım, umutlarım var. Kardeşin kardeşi üç beş kuruşa sattığı bu dünyada evlatlarım, eşim bensiz ne yapacaklar?!
Onlara, kendime, memleketime verdiğim tonla sözüm var, yarım kalan...
Son 4 yıldır kardeşim gibi birlikte büyük kavgalar, mücadeler verdiğimiz Müzaffer Kıran kardeşime sözüm vardı: Memleket için güzel hayallerimiz. Hiç birini başaramayacağım mesela! Tek başına mücadele etmek zorunda kalacak Müzaffer! Allah yardımcısı olsun.
Biliyorum, Karacadağ ailesi: Yaşarken olduğu gibi öldükten sonra da anlamayacak verdiğim mücadeleyi ve üzgünüm; büyük potansiyellerine rağmen siyasetten hakettiklerini asla alamayacaklar!
Yokluğun, tefeciliğin, terörün (Olmayan terörün!) fuhuşun, torpilin, ihale vurgunlarının, nepotizmin, liyakat yoksunu çıkarcı bazı siyasilerin belini büktüğü memleketimin birgün refaha kavuştuğunu göremeden ölecek olmak kahrediyor beni.
En kötüsü de ne biliyor musunuz; cenaze namazım bile kılınmayacak! Bir mikrop gibi alelacele gömecekler!
Annemden yana müsterihim: Çünkü kısa süre sonra kavuşacağız biliyorum ama kardeşimi, ablamı, ağabeylerimi çok özlemeyi umuyorum!
Ne olur kendinize dikkat edin ve geç gelin benim birkaç saat sonra gideceğim ebediyete, ne olur...
Şimdiden özledim hayatımı, sevdiklerimi...
Kimin, kimin üzerinde hakkı, emeği vardır bilinmez. Bu yüzden helallik istemeyeceğim kimseden...
Kaldı ki benim hakkımı helal etmeyeceklerim o kadar çok ki!
1- Hayatım boyunca yanında çalışırken alınterimi sömüren tüm patronlarıma hakkım zehir zıkkım olsun!
2- Oturdukları koltuklarda kendilerini o makama sen vatandaşın emeklerini sömüren, haklarını savunmayan siyaslerden kim varsa, hakkım zehir zıkkım olsun.
3- Bu memleket için, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklar, güneşi, suyu, havasına rağmen Urfa halkını mevsimlik işçi dramına, yoksulluğun çaresizliğine mahkum edenleri Allah kahrumar etsin.
4- Memleket insanımı sömüren enerji şirketlerine memleket insanımın ve benim hakkım haram olsun.
Tüm bunların içinde, başta mensubu olduğum Kejan Aşireti olmak üzere; Karacadağın esmer alınlı Tırkan Aşireti yani Siverek'ten Ceylanpınar'a, Urfa, Bozova, Hilvan ve ülkenin dörtbir yanına dağılan büyük aileme kıyamıyorum ama bilsinler ki hepsine kırgınım...
Sizler için verdiğim kavgada anlamadınız, dinlemediniz, kırdınız, döktünüz...
Ama sizler benim ailemsiniz bu yüzden hakkım size helal olsun.
Babasız, yoksul bir çocuk olarak başladığım ve sürekli kavga ettiğim 45 yıllık ömrüme çok acılar da sığdırdım, büyük başarılar da...
Kimseyi bilerek kırmadım. Kimsenin hakkını yemedim. Çalmadım, çırpmadım; kandırmadım.
Kimsenin umutları ile oynamadım, şükürler olsun.
İnandığım, dost bildiğim, umut bildiğim insanlar için kelleyi koltuğa alıp savaştım.
Hayatım boyunca boyun eğmedim haksızlığa karşı. Bu memleketin umudu olarak gördüğüm için: En ağababasını dize getirdim!
İhanet etmedim birlikte yola çıktıklarıma. Onlar etse de!
Yalnız bırakmadım, bıraksa da!
Köşe yazarlığından önceki 41 yıllık ömrümde tek bir düşmanım yoktu. Şimdi tonla varsa teki benim yüzümden değildi: Çünkü memleket ve memlekete umut dediklerim içindi...
Hemşire hanım ateşimi ölçtü şimdi. 39.7. Gözlerimden ateş fışkırıyor dostlar.
Dilim dudağım şişmiş durumda. Dudaklarımda yarıklar oluştu ateşten. Ağzımdan, dudaklarımdan kan akıyor çok korkuyorum!
Dürüst olduğu için doktoruma minnettarım. Buradan çıkmamın mümkün olmadığını az önce söylediği için.
Ne garip değil mi; an geliyor ve herşeyi bırakıp gidiyor insan...
Son 3 yıldır büyük heyecan ile hayatımın en önemli eseri olacak dediğim kitabımın çıkışını göremeyeceğim mesela!
Mutludur birileri!.. Tıpkı bu kitabın onları sevdiğim için engellediğini bile bile kılını dahi kımıldatmayanların mutlu olduğu gibi...
Sevgili Müzaffer, Recep Küçükçay, Ali Gubat, Ahin Güneş, Vehip Ağabey; ben göremesem de o kitabı çıkarmayı size bırakıyorum.
Benim onur meselemdi. Buna bile saygısı, vefası olmayanlara inat siz çıkarın olur mu! Sizlerden son isteğimdir.
Ceylanpınar da bütün umudu TİGEM de çalışmak olan hemşerilerim. Lütfen ama lütfen hakkınızı almak noktasında sessiz kalmayın.
Hukuki yollardan mutlaka hakkınızı arayın. Art niyetli ve bütün hatalarının vebalini sizin rızkınıza yükleyenlere karşı sessiz kalmayın.
Şimdi bir kez daha anladım ki yalan ve hiç bir şey için kalp kırmaya değmeyen bir dünyada yaşaıyoruz. Hatta benim için "Yaşadım"
Lütfen ama lütfen birbirinizi kırmayın. Sevdiklerinizin kıymetini bilin. Zaman geçmeden arayın, sorun. Küs olduğunuz kim varsa barışın hemen.
Ne yazık ki benim öyle bir fırsatım olmayacak.
Deryam; biliyorum evlatlarıma çok iyi bakacaksın. Senden özür dilemeye bile ne yüzüm ne hakkım yok.
Kitabım çıkınca benim yerime sen imza at olur mu.
Elbiselerimi yoksul bir adama ver canım. Bağlamamı sakla lütfen!
Üzülme, ağlama diyeceğim ama nafile. İnsan sevdiğine üzülmez mi hiç: Fakat ömrün boyunca karalar bağlama ne olur...
Senin kocan güçlü adamdı evet ama tüm gücümü senden aldım. Sen güçlüsün, güçlü kal.
İnsanoğlu ve dünya belki de tarihinin en acımasız düşmanı ile karşı karşıya!
Beni yakaladı o gizemli düşman! Ne olur kendini ve evlatlarımı iyi koru.
Gıdım hakkım varsa sende sonuna kadar helal olsun...
Seni seviyorum...
Şanlıurfa Valim Sn. Abdullah Erin; seni tanımaktan gurur duydum hep... Lütfen iyi ol ve duruşunun memleket için, yoksul insanım için önemli olduğunu unutmadan iyi ol...
Ve benim kekom Selim Bağlı; misyonunun o coğrafyadan çıkan yoksul insanların umudu olduğunu unutmadan iyi bak kendine. Başarılarına başarılar eklemeye devam et de yürü...
Bana neden kırgın olduğunu bilmiyorum Z. Abidin Beyazgül Başkan. Ama ben hakkımı helal ettim sana. Başında bulunduğun şehrin zenginliğin orta yerinde derin bir yoksulluğa mahkum edilmiş masum, mazlum insanların şehri olduğunu unutma!
Etrafına çöreklenmiş, çıkar derdinde bazı tiplerin halkasından kurtul. Çünkü sen, özünde iyi bir adamsın.
Çık o çemberden ve bu mazlum insanların umutlarına merhem çal.
Bil ki; makamında sürekli seni alkışlayanlar dostların değildir. İnsan değer verdiğini, sevdiklerini eleştirir ki doğruyu bulsunlar.
Eleştrilerimi öyle kabul et...
Ve memleketimin değerli milletvekilleri, belediye başkanları, brokratları, STK Başkanları; sizler, 2 milyonluk yoksul hemşerilerimin tek umudusunuz... Lütfen bu umudun farkında olun.
Tek biriniz ile bile özel husumetim yoktu. Kaygım memleket insanının sofrasına, boğazına çöreklenen acımasız yoksulluğun çözümünün siz olduğunu sizlere hatırlatmaktı.
Tanımaktan şeref duyduğım Ticaret Borsa Başkanı Mehmet Kaya Ağabey. Kral adamsın. Güzel adamsın...
Ve 45 yıllık ömrümde bir şekilde durağına yolumun düştüğü değerli, güzel insanlar hoşçakalın.
Cep telefonu için iznim bitti! Mezarıma gelin bile diyemiyorum: Çünkü öğr endiğime göre bizi toplu gömecekler!
Allah'a emanet olun...
SON
Not: Şaka be şaka!
Bu satırları yazmamın sebebi: İnsanoğlunun şimdiye kadar karşılatığı en berbat en tehlikeli ve her an içimizden birisini çekip alacak kadar sinsi virise karşı önlem almanın önemini anlatmaktı.
Turp gibiyim Maşallah ve evimde, çocuklarım, eşimle beraber; dışarı çıkmadan yaşıyorum.
Bu satırları yazmamın sebebi, lütfen evde kal demek biraz, biraz da dünyanın ne kadar yalan olduğunu anlatmaktı.
Corona veya bir başka nedenden: Ölümün her an kapımızda olduğu gerçeği ortada iken ve zamanımız var iken sevdiklerimizin farkına varmaktı.
Böyle bir veda mektubunu her an yazma ihtimalimiz olduğunu unutmuştuk, hatırlatmak istedim.
Ve lütfen #evdekal sağlık, huzur, bereket, barış içinde HOŞÇAKAL.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: