YAĞDIRIN MEYDAN BOŞ! (2)
Yayınlanma :
09.01.2020 16:43
Güncelleme
: 09.01.2020 16:43
Elleri ve kafası ile çalışan insan ustadır.
Elleri, kafası ve yüreği ile çalışan insan sanatkardır."
Kıçını masabaşında spekülasyon, manipülasyon, lot ayarı, borsa kurnazlığı, karapara mistiği, ihale baronluğu, tefeciliğe ayarlayan xırpolara davul zurna eşliğinde emek, ekmek, sanat, sanatçıyı ne güzel anlatmış Goethe amcamız...
Doğrusu Goethe Amca ile oturmak ve sanatını, emeğini, ekmeğini, siyasetini, ekonomisini İsotçu Lobisinin spekülasyon, manipülasyon, borsa kurnazlığı, siyaset hinliği ve sömürü çarkının dişliler arasına teslim etmiş 2 milyon Urfa halkına dair düşüncesini dinlemek isterdim.
Dile kolay adı üstünde Goethe amca: Boru değil adamı Goethe eder...
Görünen o ki; dünkü yazımda kaleme aldığım "Arabizm" tespiti hayli ilgi gördü ve bir o kadar tartışılacak gibi.
Arabizm, Urfa da son beş yılda ortaya çıkan bir akım olup; ideolojisini aşırı uç milliyetçilikten alır.
Siz bakmayın Ak Partili gibi durduklarına! Arabizmin temelinde Karadeniz, İç Anadolu ve diğer bütün bölgelerdeki MHP zihniyetinden çok daha MHP'li olmak yatar!
Son dönem İsotçu Lobisi ile girdikleri çıkar ilişkisinde giderek baksın ve baskıcı şekilde kendini iyiden iyiye hissettiren bu akımın en belirgin özelliği "Bayrak, vatan, millet sevdası ve savunuculuğunun sadece kendilerine has bir durumdur refleks, eylem ve söylemleridir.
Hatta kendilerini çok başarılı bir şekilde terörün olmadığı Urfa da terörle mücadele eden birer kahraman gibi gösterirler!
İki akımın toplam nüfüs ve seçmen sayısı Urfa da %5'tir, kesinlikle 5.5 bile olmaz! Ama kalan %95'ni pasifize edip yönetme gücüne de "şehrin ve devlerin bekçileri sadece biziz" imajından alırlar.
Tabi bu durum Doğu ve Güneydoğu da muhafazakar Kürt seçmen sıkıntısı çeken Ak Partiye ciddi zarar vermektedir.
Hatta Urfa da hala hatırı sayılır SP ve muhalif partilerin seçmen kitlesi de bu baskıcı politikası karşısında giderek Ak Partiye alternatif bir parti arayışı içine girmiştir.
Bugün Urfa'yı doğru analiz eden herkes şunu görecektir: Yıllarca Ak Partiyeye ciddi emekler vermiş eski ilçe başkanları, meclis üyeleri, kurucu üyeler ve asıl Ak Parti emekçileri bu iki akımın ötekileştiren ve baskıcı politikaları yüzünden partiden uzaklaşmış durumda olduğunu görecektir.
İsotçu ve Arabimz akım ile lobisinin kendine göre ekonomik, sosyo ekonomik, sosyolojik, psikolojik refleks, paradigma ve ayakta durma pratikleri vardır.
Şehrin en önemli kurumlarına nepotizmin acımasız gücü ile yakınlarını ve kendilerine yakın olanları yerleştirmek sureti ile şehrin ekonomisine hükmetme noktasına gelmişlerdir.
Urfa yüz yıllardır başta Kürt ve Arap halkları olmak üzere bir çok etnik kimliğin kardeşçe, dostça ve huzur içinde yaşadığı kozmopolit bir şehir olmuştur.
Mamafi yeni akımlar en çok bu huzurun içine zehirli ayrık otlarının tohumlarını bilinçsizce ekmektedir.
Goethe Amcanın dediği gibi "Vur beline kazmayı güle damdan gel!" ya sanki bu söz Goethe Amcanın değildi ama ne önemi var :)
MİSYON EMANET KOMEDİSİ!
Merhum Mehmet Akif İnan' ın seneyi devriyesinde yaptığı konuşmayı dinlediğim Halil Özcan hakkında yanılmadığımı bir kez daha gördüm...
Özcan, Fakıbaba ile birlikte Urfa siyasetine gelmiş geçmiş megolaman, narsit ama daha da önemlisi kapasitesinin çok üzerinde özgüven sahibi iki isimden birisidir...
Kanımca Urfa siyasetine ve geleceğine balık kılçığı kadar katkısı mümkün olmayan ve vizyon yoksunu Özcan'ın İnan'ı anma gününde yaptığı "Emaneti devralacak tek misyoner siyasetçi benim!" söylemi bir tür aslında yalnız kalmış ve üretme gücü olmayan bir ismin kendini güçlü göstermek için yaptığı meydan okumadır.
İzlerken karın ağrısına gark olacak kadar güldüğüm bu emanet misyonerliği iddiası karşısında kendisine önerim "Sen önce tabi ömrün vefa ederse bir 4 dönem daha siyaset, bilim, vizyon, coğrafya, Urfa dinamikleri ve tarihçesi dersi al!" olacaktır.
Yahu Vekil Bey; konulmasını dinlerken başta tarzanca, Kuş dili, uzay dili, toprak dili, isotça olmak üzere onlarca dil bilen ben bile sizi anlamazken; bu berbat diksiyon, şive ile medeniyetlerin beşiği, turizmin, sanatın, tarihin başkentinin koca kültürel, siyasi, kutsal emanetinin sana kaldığını söyleyecek ne kullanıyorsan biz zahmet bana da söyle de dünyaya senin kadar özgüven ile bakayım...
Doğrusu hangi birikim ile kadim Urfa tarihinin kültürel, siyasi emanetinin yeni misyoner olacağını ifade etti bilmiyorum ama siyaseten samimi olmadığını iyi biliyorum!
Kendi partidaşlarına dahi samimi olmayan bir ismin Urfa Halkına samimi olmasını beklemek Goethe Amcanın diline düşmek gibidir.
Kaldı ki siyasi birikimleri, karşılıkları ve kadim, köklü geçmişleri ile Urfa'nın siyasi, kültürel ve inanç emanetlerini taşıyacak hatta nasıl taşınır konusunda Özcan'a ders verecek birçok ismin olduğu yerde Özcan'ın yaptığı ortaoyunu tiyatrosudur.
Son günlerde olduğu gibi sık sık Urfanın ilçelerini dolaşan; çözülmemiş bütün sorunları çözdüm, çözüyorum mesajları ile Halil Özcan'ın olmayan hizmet şovunu izliyoruz.
Örnek: Göçerlerin sorunlarını çözdüm kof ve altı boş iddiasıdır.
Mehmet Yalçınkaya Akçakale de, Kuş Eyyübiye de ayakta durma savaşı verirken; Harran zaten Özyavuz'ların saltanatına girmişken diğer ilçelere el atması Özcan'ın kendi seçmen bölgesinde karşılığının kalmadığını ve son çırpınışlarını gösterir.
Sen kendi seçmen bölgene hizmet getirmemiş, kendi yakının vekil, belediye başkanları ile bile anlaşamıyor iken diğer ilçelerde şov yapıyorsan siyasi kariyerinin son demleridir...
Halil Özcan uzun süredir neden TBMM de Urfa siyasetinin bir temsilcisidir sorusunun cevabı yoktur...
Özcan'ın bilmem kaç dönemdir Urfa vekili olması tez konusu olmalıdır.
Çünkü Özcan'ın bir şehri, halkı temsiliyet makamını dolduracak altyapısı yoktur. Ama Allah'ı var: damadına bir hafta gecikmeli de olsa BŞ Belediyesinde daire başkanlığı hediye edecek kadar kurt bir siyasetçidir.
Özcan'ın bir başka güçlü iddiası da komşu veya Ortadoğu da ki Arap ülkeleri ile çok iyi ilişkiler içinde olduğuna dair lakin ne tuhaftır ki ilişkide olduğu bütün Arap ülkeleri Türkiye'ye sırtını döndüğünde kendisinin ilişkilerinin faydasını pek göremedik ülke olarak.
Hey gözünü sevdiğim Şanlıurfa BŞ Belediyesi hey: Ne kadar liyakat sahibi müdür, genel müdür, daire başkanı ve diğer profesyonel isim varsa pasifize edilmiş; çoğu sonuna kadar Ak Partili isim baskılar ile ATM memuru/personeli haline getirilmiş BŞ!
Bir BŞ Belediye düşünün ki; 5.000 personelin hepsi diken üstünde ve güvensiz, tedirgin bir psikolojiye saplanmış; kimse ne yapacağını bilmez halde.
Canım isterse devam ederim!
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: